Suriye'de yaşananlar ile ilgili olarak YCHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklama aynen şöyleydi: CHP tezkereye, hükümetin IŞİD'le mücadele yerine hedef kaydırması ve ülkeyi büyük bir savaşa sürükleme niyeti taşıması nedeniyle karşı çıkmıştır. Bugün ise hükümeti tekrar aklıselime davet etmek istiyoruz. Onun için şu çağrıda bulunuyoruz: Gelin askerimizin kara harekatını, Kobani'nin kurtarılması ve IŞİD'in buradan püskürtülmesi hedefi ile kısıtlayalım, böyle bir tezkereyi Meclis'ten hemen yeniden çıkaralım. Böylece, halkımızın akrabalarını IŞİD gibi bir terör örgütünün öldürmesine izin vermeyelim, onları koruma ve evlerine salimen geri dönmeleri görevini bizzat biz üstlenelim. Bu hedefin gerçekleşmesiyle birlikte askerlerimizi derhal geri çekeceğimizi de taahhüt edelim. Tezkereden ülkemize yabancı asker konuşlandırma maddesini çıkaralım, onun yerine hava harekatları için işbirliği sağlayabileceğimiz ifadesini koyalım. Böylece herkes ne anlama geldiğini çıkartamadığı torba tezkere yerine, hedefi ve kapsamı belli bir tezkereyi desteklesin. Bu çerçevede biz de CHP olarak ülkemizin bekası için her türlü desteği verelim.

***

Oysa CHP eski milletvekili ve büyükelçi Onur Öymen, Ulusal Radyo'ya bu konu ile ilgili şunları söylüyor; "...Başta ABD olmak üzere Koalisyona katılan ülkelerden hiçbiri Suriye'ye asker göndermeye niyetli değilken ve parlamentolarından bu yolda yetki dahi alma girişiminde bulunmamışken Türkiye'nin tek başına böyle bir harekatta bulunmasını beklemek gerçekçi değildir. Türk Anayasası, Türk askerlerinin ancak uluslararası hukukun meşru saydığı hallerde yurt dışına gönderilebileceğini belirtmektediir. Oysa, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin son olarak kabul ettiği terörle mücadeleyle ilgili kararda Türkiye'nin veya herhangi bir ülkenin Suriye'ye kara operasyonu yapmasını öneren veya meşru sayan bir hüküm bulunmamaktadır. (Gerçekten BM Güvenlik Konseyi'nin 24 Eylül 2014 tarihli ve 2178 sayılı kararında sadece terör örgütlerinin mali kaynaklarının kesilmesi, teröristlerin sınırlardan geçmesinin engellenmesi, terör örgütlerine katılımın önlenmesi ve bütün bu konularda uluslararası işbirliği yapılmasını öneren hükümler yer almaktadır). Şimdi yapılması gereken şey, Koalisyona katılan ülkelerin yalnız IŞİD'e değil, bölgedeki bütün terör örgütlerine karşı etkili bir mücadele yürütmenin ilkeleri, yolları ve yöntemleri üzerinde anlaşmalarıdır..."

***
Değerli okurlarım, yukarıdaki açıklamaların biri YCHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'na diğeri de CHP eski milletvekili ve büyükelçi Onur Öymen'e ait.
Sanırım CHP ile YCHP'nin dış politikası arasındaki büyük uçurumu fark etmişsinizdir.
Açıkça görülüyor ki YCHP, IŞİD terörüne karşı PKK terörünün reçetesini savunur hale sürüklenmektedir. Alt emperyal bir aktör olmaya doğru hızla ilerlemektedir. Oysa CHP, terörün her türlüsüne karşı milli bir direniş rotasındadır! Emperyalizmi kızdıran rota, bu rotadır!

***
CHP'nin vizyonunun YCHP'den farkına bir tarihsel örnek daha mı istiyorsunuz? Sizlere 1 Mart Tezkeresi'nin reddedilmesinde üstün bir gayret gösteren CHP eski Genel Başkanı Deniz Baykal'ın şu sözlerini aktaralım o zaman...   
"Değerli arkadaşlarım, üçte birlik bir sayısal azınlığa sahip olan Cumhuriyet Halk Partisi grubunun, karşısında üçte ikilik bir parlamento çoğunluğu ile bir tek parti hükümeti bulunan bir parlamento içinde neler yaptığını hatırlayalım.
Önce bir defa CHP grubu Türkiye'de giderek değişen, büyüyen, gelişen önemli bir konu haline her geçen gün dönüşen terörle ve bölücülükle mücadele konusunda gerçekten bütün milletimizin saygısını kazanan, CHP'li olmayanların da yürekten takdir ettiği çok büyük bir görev yapmıştır...
...Irak politikasında Irak'a yönelik askeri harekat politikasını Türkiye'nin kendi içinde terör tehdidine karşı; bölücülük tehdidine karşı ortaya çıkabilecek tehlikeyi dikkate alarak değerlendirmeye çalıştık. O konuda fevkalade dikkatli ve duyarlı tavır takındık. 1 Mart Tezkeresi'ne TBMM'nin hayır demesini hep birlikte sağladık. O, Türkiye'de terör sorunu bakımından olağanüstü etkili ve becerili olmuştur. Eğer Türkiye 1 Mart Tezkeresi doğrultusunda; hükümetin, başbakanın önerdiği doğrultuda Irak'taki bu terör bataklığının bir parçası haline resmen dönüşmüş olsaydı; Türkiye silahlı kuvvetleriyle, askeriyle Irak'ta bu gün artık bütün Irak'ın reddettiği bir işgal gücünün bir parçası haline dönüşmüş olsaydı Irak halkının müdahalesinin hedefi haline Türkiye de dönüşecekti. Ve bu sıkıntı ve kargaşa içinde Türkiye'de teröre uygun bir ortam yaratılacaktı. Güneydoğu Anadolu'da yerleştirilecek 65 binin üzerinde yabancı askerin oluşturacağı otorite boşluğu yer yer terörün serpilmesi için uygun bir zemin oluşturacaktı.   
Türkiye'nin kendi sınırları içindeki terörle mücadelesi dahi bin bir güçlükle karşı karşıya kalacaktı ve Türkiye, Kuzey Iraklılaştırma sürecinin bir parçası haline gelecekti. Bütün bunları gören ve bütün bunları kavrayan ve olayın ruhunu doğru değerlendiren ve daha 1 Mart Tezkeresi parlamentonun önüne gelmeden 'Türkiye Irak'taki savaşın ne karargahı olmalıdır ne de cephesi olmalıdır' diye açıkça tavır takınan, CHP'nin bu grubu olmuştur.
O grup, TBMM'yi ikna etmeyi başarmıştır... CHP grubu Atatürk ve İnönü'ye yakışan bir duyarlılık, yurtseverlik, ileri görüşlülük ve sorumluluk duygusu içinde hem kendi  ülkesine hem de içinde bulunduğumuz bölgeye yanlış yapmamıştır. Yanlış yapılmasını önlemiştir. Çok büyük bir görev olmuştur...
Fakat işbaşındaki hükümetin Türkiye'nin çıkarlarını esas alan özgür politika koyma yerine telkinleri, tavsiyeleri, birtakım güçlü çevrelerin bekleyişlerini karşılamaya yönelik bir politika içine girmiş olması sonucunda Türkiye terör sorununa yönelik olarak da etkin önlemleri maalesef alamamıştır'
Değerli okurlarım, umarım hem iktidar hem muhalefet, çok geç olmadan bu doğru rotaya girer ve vatanımız yeniden güvenli bir ülke durumuna gelir.