Son zamanlarda ardı ardına batan, daha doğrusu konkordato ilan eden firmaların sayısı artarken, benim dikkatimi çeken bir nokta daha oldu.
O da, birçok dernek ve yardım kuruluşu da ayakta durmak için çırpınıp duruyor.
İçlerinden çok güvenli olanlar var...
Tabii ki bu arada sahtekârları, dolandırıcıları da unutmamak gerekir.
Aslında bunlar yüzünden yardım ederken, bağış yaparken düşünceye dalıyoruz.
Bu nedenle bu haftaki yazımıza, 'Bağışta neredeyiz?' sorusunun cevabını vererek başlayalım!

Kabuğumuzu kıramıyoruz

Dünya Bağışçılık Endeksi (Word Giving Index) 2013 yılında ülkelerin bağışçılığa bakış açısını karşılaştırmalı sundu.
İngiltere merkezli Charities Aid Foundation (CAF) tarafından toplam 135 ülke arasında yapılan sıralamaya göre Amerika Birleşik Devletleri en çok bağışta bulunan ülke oldu.
Türkiye ise bağış yapma konusunda bir önceki yıllarda olduğu gibi 128'inci sıraya oturdu.
Türkiye Üçüncü Sektör Vakfı'nın (TÜSEV'in) Türkiye ile ilgili yayınladığı veriler ise şöyle:
'Toplam 135 ülkeden verilerin analiz edildiği araştırmada Türkiye; 'bir yabancıya yardım etme' konusunda 116, 'maddi yardımda bulunma' konusunda 102 ve 'gönüllü zaman harcama' konusunda ise 130. sırada yer aldı.

Yardım eğilimi içimizde kalıyor

Bağışçılık konusunda Türkiye'nin hala istenen düzeyde olmadığına dikkat çeken Türkiye Üçüncü Sektör Vakfı Genel Sekreteri Tevfik Başak Ersen, 'Türkiye'de her ne kadar yardım etme eğilimi yaygın olsa da dünyadaki diğer ülkeler ile kıyaslandığında çok da parlak bir durumda olmadığımız ortaya çıkıyor.
Bir önceki yıl yapılan endeksteki bölgesel sıralamada da Türkiye 17 ülke arasında en düşük sıralamaya ve skora sahipti.
Daha üst sıralara gelebilmemiz için insanların bağış yapmaya özendirilmesi, sivil toplum kuruluşlarına bağış mekanizmasının çok daha şeffaf ve kolay hale getirilmesi gerekiyor' dedi.

Bağış yapmak neden bu kadar önemli?

Bağış yapmak sadece yardım etmek değil aynı zamanda orada olamadığımız ya da o deneyimi yaşayamadığımızda telafi niteliğinde bir eylem.
Bize pek çok alanla ilgili farkındalık kazandıran ve sayesinde gelecek nesillere örnek olacağımız değerli bir hareket.
Bunları neden yazdım?
Son zamanlarda yakından takip etmeye çalıştığım bir vakıftan söz etmek için...
Türkiye Zekâ Vakfı'ndan...
Peki, Türkiye Zekâ Vakfı olarak ne yapıyorlar?
'Hareket berekettir!' diyor ve en çok tercih edilen sporlardan 'Koşuyu bu sene güzel bir amaç ile birleştiriyoruz.
(11 Kasım 2018'de) kırkıncısı düzenlenecek olan İstanbul Maratonu'nda gönüllülerimiz ile birlikte Türkiye Zekâ Vakfı için koşacağız.
Amacımız Vakıf farkındalığı, çalışmaların sürdürülebilir olması ve genel eksende bilim, bilgi, zekâ ve eğitim gibi konuların hak ettiği yere ulaşabilmesi...
Tabii ki her vakıf gibi yaşamak için bunların da desteğe yani son zamanların en moda rakamını dillendiriyorlar; 10 TL.
Türkiye'nin ne halde olduğunun rakamı da bu; 10 TL.
Vakıflar kurumlar yaşamak için 10 TL'ye muhtaç hale getirenler utansın...
Başka söyleyecek laf bulamıyorum...

GÜNÜN HABERİ

Hepimizin görevi!

İçinde bulunduğumuz yıllar dünyamızda köklü bir değişikliğin yaşandığı, bilginin üretimi, dağıtımı, kullanımı ve bilgi alt yapısının insan hayatında en belirleyici roller üstlendiği, adeta bir devrimin yaşandığı yıllardır.
Bu Bilgi Devrimidir ve Bilgi Çağını başlatmıştır.
Sanayileşme sürecini tamamlayarak sanayi ötesi toplum aşamasını yakalamış olan bilgi toplumlarında en temel öğe insandır.
Bilgi toplumunda kitleler önemini bireye, fiziksel güç ise önemini entelektüel güce bırakmıştır.
En temel kaynağı zekâ olan entelektüel gücün böylesine önem kazanması, zekanın iyi değerlendirilmesi ve geliştirilmesi konusunu gündeme getirmiştir.
Sebep sonuç ilişkilerini daha iyi kuran, yeni çevre şartlarına daha kolay uyum gösterebilen, doğru ve gerekli bilgiye daha kısa sürede erişebilen ve bu bilgiyi ulaşmak istediği amaç doğrultusunda en verimli kullanabilen yani kısaca daha zeki insanlardan oluşan toplumlar her zaman diğerlerinden ileride olacaktır ve aradaki mesafe büyüyen bir hızla açılacaktır.
Bilgi çağının bu temel gerçeği, genç bir nüfusa sahip olan ülkemiz için önemli bir fırsattır.
Bu düşünceler ışığında bilgiye, zekâya, insana ve entelektüel değerlere daha fazla önem verilmesini sağlamak hepimizin görevleri arasındadır.