Demek ki 18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi yalnızca 18 Mart günü kutlanmazmış! Yazdıklarımda bir yanlışlık yok, zira bunun, bu sözümün doğruluğunu 23 Mart Cuma günü akşamı Karşıyaka'da yaşadım. Bu özel gün muhteşem bir etkinlikle kutlandı, ben de tanık olmak mutluluğuna erdim.

TDK'nin Türkçe Sözlüğü'ne göre "Oratoryo; solo sesler, koro ve orkestra için yazılmış, oyun ögesi bulunmayan, kutsal nitelikte müzik eseri" anlamına gelmektedir.

Klasik müzik tarihinde inceleme yaparsak Oratoryonun 16.yy'da İtalya'da dini alanda kendine yer bulduğunu öğreniriz. Operadan farklı olarak özel bir sahne düzeni ve kostüm gerektirmemesi bu müzik dalının en belirgin özelliğidir. Klasik müzik ustalarından George Frideric Haendel, Joseph Haydn ve Alessandro Scarlatti oratoryonun en iyi temsilcilerinden sayılabilirler.

Ülkemizde de Ahmet Adnan Saygun'un Yunus Emre'nin şiirlerini esas alarak düzenlediği "Yunus Emre Oratoryosu", Nüvit Kodallı'nın Cahit Külebi'nin şiirinden esinlendiği "Atatürk Oratoryosu" ve Piyanist Fazıl Say'ın Sivas'ta alçakça yakılan Şair Metin Altıok'un şiirleri üzerine yazdığı "Metin Altıok Oratoryoları" anımsanacak ve ilgi çeken oratoryolardır. Elbette ülkemizde değişik konular üzerine değişik müzik ustaları tarafından hazırlanmış başka oratoryolar da bulunmaktadır.

İzmir'in Karşıyaka'sı her yönüyle bir başkadır. Boşuna mıdır, Karşıyakalıların senelerdir kendilerine 35 ½ İzmir diyerek ayrı bir yer tuttukları? Kültürel ve sosyal çalışmalar açısından İzmir'de her zaman bayrak olmuş bir yerleşim birimidir Karşıyaka. Bakmayın, siz şimdilik Karşıyaka Spor Kulübü'nün futbolda öyle arka sıralarda olduğuna, ben yakın gelecekte kardeş kulüp Göztepe'nin belki de Altınordu'nun yanında üst sıralarda olacağına inanmaktayım. Elbette İzmir'imizin kadim kulübü Altay da aynı düzeylerde yer alabilecektir. Kim istemez ki?

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü, Karşıyaka'da özellikle kadınlarımızın katılımı ile coşkuyla kutlanmıştı. Karşıyaka'daki kadın dernekleri platformunun yaptığı çalışmalar son derece olumlu sonuçlar doğurmaktaydı. Bu anlamlı günün tüm etkinlik ayrıntılarını burada yazmaya kalkışsak yazımızın amacından uzaklaşmış oluruz. Zaten o günde yaşananlar medyada gerekli yerini bulmuş sayılır.

Bu kadarı yeterli sayılır mı? Karşıyakalı kadınlar durmamışlar, çalışmalarını sürdürmüşler, 18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi'nin 103. günündeki kutlamaları yeterli görmemiş olmalılar ki Karşıyaka Belediyesi Çarşı Kültür Merkezi'nde 23 Mart Cuma günü akşamı bir etkinlik daha düzenlemişler. Katkıda bulunan kurumlardan bazılarını unutup ya da bilemeyip yazamadıklarım olabilir hoşgörüye dayanarak sayayım o halde: Karşıyaka Atatürkçü Düşünce Derneği, Türk Kadınlar Birliği Karşıyaka Şubesi, Karşıyaka Kent Konseyi ve CHP Karşıyaka İlçesi Kadınlar Kolu Başkanlığı'nca düzenlenen "Çanakkale Oratoryosu" etkinliğinden bahsedeceğim sizlere.

Doğrusu bu ya, oraya gittiğimde belki de bir ilkokul müsameresi havasıyla karşılaşabileceğimi düşündüğümü söylemem gerekir. Bu olumsuz düşüncemin tüm vebali bana aittir, o etkinlikte yaşadıklarımdan sonra utandım kaldım. Ön yargılı olmanın nasıl da bir günah üretebileceğini bire bir yaşamış oldum kendimce.

Nasıl olmasın ki? Begüm Ertaş'ın yönetiminde koroyla başlayan oratoryo; Nurten Kahraman'ın söylediği "Eledim, eledim" türküsü ile sürmekte idi. Yavaş yavaş düşüncelerim değişmeye başlamıştı. Nitekim ardından başlayan koronun büyülü sesi ortalığı kaplayıverdi.

Karşıyaka Belediyesinde görevli Begüm Ertaş'ın oratoryo yönetmeni olduğunu üst bölümde yazmıştım galiba. Ama söylemek gerekir ki Sn. Ertaş adeta profesyonel bir maestro davranışları içindeydi. Onun her işaretinde koronun bir bölümü çok sesli olarak yanıt vermekte, bir diğer işaretle ise tek ses devreye girmekteydi. Bazen de koronun sağ, sol ve ortadaki grupları Sn. Ertaş'ın bir eğilip bükülmesiyle topluca ses vermeye başlıyorlardı.

Şimdi burada oratoryo programı sırasında yaşadıklarımızı yazmaya kalksam ne satırlar ne zaman yetecektir. Bir asker türküsünü de Filiz Akdurak söylüyordu. Ne de güzelmiş, ne de duygusalmış bizim asker türküleri. Hangisini sayayım? "Hey onbeşli, hey onbeşli"yi mi, "Gidiyom gidemiyom"u mu ya da benzerlerini mi? Ah... o da ne, bir efe çıkmaz mı ortaya? Türküsü de var, "Şu Dalma'dan geçtin mi? Soğuk sudan içtin mi?"

Velhasıl o bir saat nasıl geçti, "Çanakkale Oratoryosu" bitti mi anlayamadık bile. Ortalığı birden "Onuncu Yıl Marşı"nın eşsiz müziği kapladı. Tüm salon akıl almaz bir coşkuyla "Çıktık açık alınla... " diyerek marşı söylemeye başlamıştı.
Kapanış konuşmasını "Kadın Platformu"nun  duayen üyesi Mehpare Özkaban yaptı. Ülkemizde kadının konumundan söz ederek katılımcılara ve izleyicilere teşekkür etti.

Esenlikle kalınız...