Önce 'Çatı Aday' terimi, ardından da sürpriz 'Ekmeleddin İhsanoğlu' adı ortaya çıkınca 2001 yılını anımsadım... DSP-MHP-ANAP koalisyonunda ekonomik sorunlar yaşanırken, bir laf atılmıştı ortaya: Bize 'Uluslararasında Tanınmış Ekonomist' gerekli diye... Tesadüf bu ya, tam da böyle biri çıkıverdi ortaya: 'Kemal Derviş'... Bakan oldu. 2002'de Ecevit hastalanmış, artık bırakması gerektiği konuşulmaya başlanmıştı. Ecevit'in iyileşip göreve başlamasından iki gün sonra Bakan Derviş "erken seçimin Türkiye için felaket olmadığını" dile getirmiş, ardından Bahçeli erken seçim istemişti. Derviş, İsmail Cem ve adı Cemaat ile anılan Hüsamettin Özkan ile birlikte Yeni Türkiye Partisi'ni (YTP) kurma kararı almış, ancak bir ABD gezisinin ardından YTP yerine CHP'ye geçmişti, tesadüfen. Sonuçta Kasım 2002'de AKP birinci parti ve iktidar olmuştu; 12 yıldır da başımızda...

Bir de Kemal Kılıçdaroğlu'nun CHP Genel Başkanı olmasından bir buçuk yıl önce ortaya çıkan bir rapor geldi aklıma. 2008 Ekim'inde Washington / Stockholm kökenli Central Asia-Caucasus Institute tarafından Svante E. Cornell ve Halil Magnus Karaveli'ye hazırlatılmış 'Prospects for a Torn Turkey: A Secular and Unitary Future?' başlıklı raporda, Türkiye'nin politik bir analizinin ardından, Cumhuriyetin 100. yılında (2023) nasıl bir Türkiye olabileceğine ilişkin üç senaryo geliştirilmiş. İlk senaryoda daha muhafazakar bir Türkiye, üçüncü senaryoda ise askeri yönetim söz konusu. İkinci senaryoda ise (74. Sayfa) çok ilginç bir cümle var: "Deniz Baykal sonunda CHP Genel Başkanlığı'ndan istifa etmeye ikna edildi ve yerine AKP'nin üst düzey çevrelerindeki yaygınlaşmış ahlaksızlık ve yozlaşmanın açığa çıkmasına katkı sağlayarak halkın dikkatini çeken Kemal Kılıçdaroğlu geçti." http://www.silkroadstudies.org/new/docs/silkroadpapers/0810Turkey.pdf adresinde yer alan rapordan bir buçuk yıl sonra Baykal'a ait olduğu ileri sürülen bir seks kaseti ortaya çıktı, Baykal tesadüfen rapordaki gibi istifaya ikna oldu ve yerine Kılıçdaroğlu geçti.

Kılıçdaroğlu'nun, Soros'un TESEV'inin 183 numaralı kurucu üyesi olması da tamamen tesadüf; tabii ki. "Ben kurucu üye olduğumda Soros yoktu" şeklinde doyurucu bir açıklaması da var, Kılıçdaroğlu'nun...
Baykal'ın istifasından bir yıl sonra tesadüf eseri bir çok MHP milletvekili ve yöneticisinin de benzer seks kasetleri çıktı ve tümü Mayıs 2011'de Bahçeli'nin isteğiyle istifa etmek zorunda kaldılar. Tesadüfen bu olayların hiçbirinin üzerine gidilmedi, Kılıçdaroğlu ve Bahçeli bu durumu fazla sorgulamadı ve komploları kuranlarla ilgili hiçbir kanıta ulaşılamadı.

Gelelim bugüne... Ekmeleddin İhsanoğlu adını seçenler, ne Kılıçdaroğlu, ne de CHP... Derviş'i getirenler ve Sarıgül'ü isteyenler kimlerse, onlar. Normal koşullarda seçilme şansı bulunmayan bu kişiyi öne sürenler, bir taşla birkaç kuş vurmak istiyor. İlk amaç Erdoğan'ın karşısında, Gül'ün elini güçlendirmek... Diğerleri ise CHP'de zaten çok azalmış Atatürkçü ulusalcıların kökünü kazımak, orduya komplo kuranları korumak ve AKP'deki çözülmeyi engellemek... Önümüzdeki günlerde Erdoğan'ı bitirecek bazı kasetler de servis edilebilir.
Atatürk'e gönülden bağlı 'Ulusalcılar'ın iki seçeneği var:
Susup kabullenirseler, birçoğu yeniden aday gösterilmeyecek ve unutulup gidecekler; tıpkı bugüne dek tasfiye edilenler gibi...
Veya 20 'çılgın' milletvekili bir araya gelecek (CHP dışından da olabilir) ve sunulan A,B,C seçenekleri arasından 'F'yi seçecekler... 'Emine Ülker Tarhan' gibi bir aday çıkarıp, halka durumu anlatacaklar; Gezi Ruhu'nu uyandıracaklar ve sonuç ne olursa olsun, hep hatırlanacaklar. İnsanların yaptıklarından çok yapmadıkları şeylerden pişman olduklarını anımsatırım.
'20 Çılgın Türk' aranıyor; bir vapura binip, Samsun'a çıkacak...

"Siyasette hiçbir şey tesadüfen olmaz. Olmuşsa, öyle planlanmıştır." (ABD eski başkanlarından Franklin D. Roosevelt)