İzmir'e nazar değdi...
Kapkaç'ın ayyuka çıkmasından, kentin sokaklarının tinercilerden geçilmez olmasından sonra alınan önlemler netice vermiş olacak ki, "süt liman" olmuştu her yer. Ne kadar da güzeldi...
Derken bir anda ülkedeki "hadi kadınları dövelim" kampanyasına katılıverdi güzel İzmir'im... Bu bağlamda da sadece bu kentte / 2010 yılının ilk 6 ayında toplam 240 kadın / İzmir Cumhuriyet Savcılığı ve Emniyet Müdürlüğü'ne "şiddet görüyorum, beni koruyun" diye dilekçe verdi.
O günün kentin asayişinden sorumlu yetkilileri hemen bir çözüm buluverdiler. Bir de üstüne üstlük basının önüne bir edayla çıkıp, "Şiddet gören kadınların gözü aydın. Bugünden sonra kimse kadınlarımızı bırakın tehdit etmeyi, yan gözle bile bakamayacak. Onları karakol ekiplerine zimmetledik." demişlerdi.
Sen misin bunu söyleyen... Bir anda mesleğin bazı çürükleri o günün Emniyet Müdürü Ercüment Yılmaz'ın bu sözlerini şöyle anladı:
Bu dakikadan sonra "ciğerler bize teslim" edilmiştir.
Dolayısıyla da;
"Eti de, kemiği de benim"dir...
Beni koruyun diyen 240 kadının içinde Karabağlar mağduresi Fevziye Cengiz yoktu. Zaten o, eşi ve kızları ile mutlu bir hayat sürüyordu. Şiddetten de polisten de bihaberdiler...
Şimdi;
Polisle bir ilgisi olmadığı halde Fevziye Cengiz'in başına bunlar geldiyse, polise teslim edilen 240 kadının başına nelerin geleceğini varın siz düşünün. Kulakları çınlasın eski müdür 'şiddet gören kadınlarımıza kimse yan gözle dahi bakamayacak' diyordu.  Herhalde teşkilatındaki 2 polisin bir kadını döverek, bir gözünü sağa, diğerini de sola kaydırarak "kadının yan bakacak hale" geleceğini, aklının ucundan bile geçirmemiştir. Bu olaydan sonra hangi kadın karakolun önünden geçer, varın bunun da kararını siz verin...
Hergün Karabağlar mağduresi Fevziye Cengiz ile ilgili skandallar ortaya çıkıyor. Nasıl çıkmasın ki, olayın vahameti kadar, ondan sonraki süreçte rezaletler zinciri...
16 Temmuz'da meydana gelen dayak olayı Aralık ayında su yüzüne çıkarsa,
2 polis memurunun Temmuz'da attıkları dayağın faturası Aralık ayında önlerine zorla getirilip, yalvar yakar zorla görevden alınabiliyorlarsa,
Fevziye önce konsomatrist, sonra sayın oluyorsa,
Olay sağdan sola / yukarıdan aşağıya Türkiye'nin ayıbı olmuşsa...
Bundan sonra / kadına şiddet / dendiği zaman benim aklıma "asma kabakçı" gelir.
Timurlenk öğle uykusuna yatmış. Hemen arkasından da bir gürültüyle fırlamış, sokaktan hıyarçı geçiyor.
 - Taze hıyar, körpe hıyar...
 - Timurlenk öfke ile haykırmış, yakalayın şu herifi hıyarları da münasip bir yerine...
 - Hıyarcı başlamış gülmeye...
 - Ne gülüyorsun ulan?
Hıyarcı, kıkır kıkır...
- Nasıl gülmeyeyim, arkadan asma kabakçı geliyor...
Arkada "polise zimmetlenmiş 240 kadın"ın daha olduğunu hatırlayınca onların başlarına neler geleceğini düşünmeden edemiyor insan...