Aykut Polatlı-Pek çok derneğin kurucuları ve yöneticileri arasında yer alan işadamı Akın Kazançoğlu, İzmir sevgisi ve beyefendi kişiliği ile tanınıyor. Siyaseti kişiliğine uzak bulan Kazançoğlu, 'Olursam belediye başkanı olurum' diyor. İzmir Ticaret Odası'nın gelecek seçimlerinde aday olup olmayacağı sorulduğunda da 'O gün gelsin, bakarız' yanıtını veriyor.

Yaşamının 40 yılını sivil toplum kuruluşlarına (STK) adayan bir hizmet insanı Akın Kazançoğlu. Beyefendi kişiliğinin yanı sıra açık sözlülüğü, doğru bildiğini söylemekten geri adım atmayan tutarlı duruşu ve karşılıksız hizmet aşkı ile tanınıyor. İzmir Ticaret Odası'nın 24 yıllık daimi ve en aktif üyelerinden olmasının yanı sıra uzun süre yönetim kurulu başkan vekilliği de yaptı. Kendi öncülüğünde kurulan Balkan ve İş Dünyası Derneği (BATUDER) gibi çok sayıda sivil toplum kuruluşunda gönüllülük esasıyla hizmette bulunan Kazançoğlu tam bir İzmir ve Türkiye aşığı. İstifa ettiği İTO meclis başkanlığı görevinden sonra iki yıl önce kurduğu BATUDER başkanlığını yürütüyor şimdi.
İzmir'in beyefendi ağabeyi olarak da bilinen ve sevilen Akın Kazançoğlu'nun İzmir sevdası sohbetimizin her anına damgasını vurdu desek abartmış olmayız. 'İlklerin kenti olarak bilinen İzmir çok zaman kaybetti. Eskiden İzmir denince insanlar önlerini iliklerlerdi' diyen Akın Kazançoğlu, yapılan yatırımlara iyimserlikle bakıyor ancak sorgulayan, eleştirel yaklaşımını korumayı da ihmal etmiyor ve ekliyor: İzmir tam yatırım yapılacak kent. Otobanlar ve hızlı ulaşımlar bu anlamda çok önemli.Tek beklediğimiz atak yapması ve az hatalı işler yapmamız. Daha iyi planlama yapılmalı. Ulaşım bu anlamda son derece önemli. On yıl önce de söylemiştim. Şimdi başladı ama çok zaman da kaybedildi. İzmir ile İstanbul'u karşılaştırırsak İstanbul bir şehir değil ülke. İstanbul'u yakalamak zor. Orası süper güç olmuş durumda. Ama biz Ankara ile yarışabiliriz mesela. Arkamızda da gelişen Antep, Bursa, Eskişehir gibi şehirler var. Eskiden İzmir gerçekten bir merkezdi. O özelliğini kaybetti. Kazanmak için atak yapmak lazım. Tabii ki kalkınıyoruz. Ama yeterli mi? Bunu tartışmalıyız.
BATUDER odasında iki saati aşkın sohbet etme olanağı bulduğumuz Akın Kazançoğlu'na İzmir, yatırımlar, Türkiye başta olmak üzere çok sayıda soru yönelttik. Sakin ve bilge duruşuyla hepsini tek tek yanıtladı. Keyifli okumalar.

*Çok kısa sürede büyük yol alan BATUDER'den söz eder misiniz?

BATUDER'i kuralı iki yıl oldu. "BATUDER'i bu coğrafyada herkesin birbirini kucaklaması için kurduk. Birlik, beraberlik, kardeşlik içinde yaşamamız lazım. Sevginin ve güzelliklerin ön planda olduğu bir toplum oluşturma gayreti içindeyiz. Çok önemli gelişmeler sağladık. Kafkaslardan Türk dünyasına geniş bir coğrafyayı kapsayan İzmir'de kurulan bir derneğiz. İşadamlarını destekleyen bir dernek. Türklerin yaşadığı ve iş yaptığı her yerde varız. Her yaştan iş insanı ile ilişkideyiz. Dernekte kadınlar da var ,gençler de. Derneği kurarken çıtayı yüksek tuttuk. 80 civarında seçilmiş üyemiz var. Birçok önemli etkinliğe katıldık. Bu kadar iyi insanı nereden buldun diyorlar. Şimdi Balkan ülkelerinde temsilcilikler oluşturmaya başlayacağız. Ülkeler arasında lider ülke Türkiye imajı ile bölgede genişlemek istiyoruz. 40 yılımı verdim İzmir'e. Burada doğdum, büyüdüm, hocalık yaptım. Mümkün olduğunca değerli insanları bulduk. Bir aile gibiyiz burada. En güzel tarafımız bu bizim. Biz çok büyümek istemiyoruz. Bazı dernekler beş yüz kişi ama birbirini tanımıyor. Kalite önemli diye yola çıktık. Güzel bir dernek oldu, çok az imkanlarla büyük işler yapıyoruz. İTO mesela, 138 öğrenciye burs veriyor ama 80 bin üyesi var. Biz burada burs veriyoruz. Benim cebimde bin lira var senin cebinde daha fazla ama biz daha fazla veriyoruz. Pek çok hizmet yapıyoruz. İki yıl içinde buraya bakanlar, milletvekilleri, işadamları geldi. Bir avuç insanla önemli işler yapıyoruz. Bir şey beklemeden. Bugüne kadar her şeyi karşılıksız yaptım. Para almam, bir plaket ya da bir teşekkür yetiyor. Her şeyi helalinden yapıyoruz. Bunu bütün İzmir de biliyor. Ödüller yönünden izmir'in en zengin insanıyım. 40 yılın en az 25 yılı sivil toplum kuruluşlarıyla geçti.

*Çok sayıda Balkan derneği var.

Evet çok sayıda Balkan derneği var ama bu dernekler daha lokal kalıyor. Anadolu'nun her yerinden üyelerimiz var. Karadeniz'den de, güneydoğudan da. Ayrımcı bir felsefemiz yok, bütünleştiriciliği tercih ediyoruz. Bu vatan toprağında, bu bayrak altında herkesin birbirini kucaklamasını istiyoruz. Mümkün olduğu kadar belli iş dünyasındaki arkadaşları almaya çalıştık, herkese kapıyı açmadık. İyi günde kötü günde hep beraberiz arkadaşlarla. Maddi manevi destek veriyoruz. Balkan deyince 11 ülkeden söz ediyoruz. Geniş bir coğrafyadan. Parti, din, mezhebine bakmadan bir araya getirdik insanları. Balkan ülkelerinin cumhurbaşkanları, yatırımdan sorumlu bakanları, milletvekilleri geldi. Bu coğrafyadaki Türk milletvekilleri ile de temas kurduk. Kosova'da 1 bakanımız, 3 bakan yardımcımız, 3 milletvekilimiz var. Balkanlar lojistik anlamda ticarette avantajlı konumda. 2 otoban mevcut. Balkanlar bize bir satarsa biz onlara 9 satıyoruz. Burada kazan kazan dönemi var. Yatırımı yapan kazanıyor. İş imkanları açıyoruz. Mesela yağ işi yapıyorsunuz, bizden isim istiyorsunuz, hemen açıyoruz telefonu, yağ ihracatına ön ayak oluyoruz. Maddi bir şeyler beklemiyoruz, sadece bağlantıları yapıyoruz. Böyle bir derneğe ihtiyaç vardı, onu karşılamış olduk. Sonra Balkanlarda okuyan çok sayıda öğrenciye de sahip çıkıyoruz. Balkan dünyasındaki gençlerin ülkemize gelmeleri, burada eğitim almalar, Türkiye'yi tanımaları önemli. İçimizde Anadolu'dan insanlar da var. Sonuçta bu insanlara hizmet etmek bizim işimiz. Balkanlı değilim diyor bazı insanlar. Önemli değil, kişiliğin önemli, gelebilirsin diyoruz. Hizmete yönelik olmak lazım. Tüm sektörlerde etkin olmaya çalıştık. Düzgün işadamları olsun. O tarz insanları seçmeye çalışıyoruz. Kurarken ilk kez Türkiye'de biz iş dünyası derneği dedik. İş insanı dedik. Neden dedik? Ayrımcılık yok bizde. İş adamları da iş kadınları da var. Genç işadamları da var. Bu tür tanımlamalar yanlış. Menfaatimiz yok. Ülke kazansın istiyoruz. Heyetlerle bu ülkelere gittiğimizde ayakta karşılanıyorum. O bölgelerde gerçekten seviliyorum. Bazı arkadaşlar 'Ağabey sen burada milletvekili olursun' diyorlar. Yani fahri konsolos gibi çalışıyoruz.

*Balkan ülkeleri açısından Türkiye nasıl gözüküyor? Yatırım konusunda hem Balkan hem de Avrupa ülkeleri ile temaslarınız oldu mu?

Dışarıdan bakınca Türkiye abi ülke, büyük ülke. 11 tane Balkan ülkesine baktığınızda toplam 65 milyon. Bununla beraber Türkiye dünyanın en büyük on yedinci büyük ekonomisi. Hedef ilk ona girmek olsa da. Önemli olan hedef. Türkiye gerçekten iyi bir ülke. Altmış, yetmiş ülke gezdim. Hiçbir ülkede yatırım yapmak çok kolay bir iş değil. Bizde bu biraz daha doğru. Para korkaktır derler. Doğru. Sen Suriye'ye gidip yatırım yapabilir misin? Huzur ortamı önemli. Turist neden gelmiyor? Ürküyor insanlar. Takımlar bile maç yapmaya gelmiyor, yatırım nasıl gelsin. Türkiye'nin tekrar toparlanması lazım. Ama gerçekten Türkiye büyük bir ülke. İnsan yapısı oldukça genç. İyi yönetilirse, iyi liderler gelirse olur. Çok iyi liderler gelip ülkeyi kaldırabilir. Adam hizmeti doğru yaparsa kazandırır ülkeye. Çok iyi bir genç neslimiz var. Devinimi yakalaması lazım ülkenin.
İzmir tam yatırım yapılacak kent. İklimi, ulaşımı müsait. Üç kıtanın ortasında merkez gibi. Avantajlı durumda. Bunları değerlendirdiğimizde son derece etkin olabiliriz. Teknik önemli. Bilgi önemli. Yatırımlarda dikkatli olunmalı. Daha iyi olmalıyız. Pedalı sürekli çevirmemiz lazım.

*İzmir'de inşaat sektörü nasıl? Gelişmesi için neler yapılmalı?

İnşaat sektörü oldukça iyi. Yetişmiş bir mimar mühendis müteahhit işçi kadrosu var. En iyi inşaat kadrosu burada. İstanbul yönünü buraya çevirdi. Otobanlar ve hızlı ulaşımlar bu anlamda çok önemli. İzmir'den tek beklediğimiz atak yapması ve bizim de az hatalı işler yapmamız. Daha iyi planlama yapılmalı. Ulaşım bu anlamda son derece önemli. On yıl önce de söylemiştim. Şimdi başladı ama çok zaman da kaybedildi. İzmir ile İstanbul'u karşılaştırırsak İstanbul bir şehir değil ülke. İstanbul'u yakalamak zor. Orası süper güç olmuş durumda. Ama biz Ankara ile yarışabiliriz mesela. Arkamızda da gelişen Antep, Bursa, Eskişehir gibi şehirler var. Eskiden tabii İzmir denince insanlar önlerini iliklerdi. İzmir gerçekten bir merkezdi. O özelliğini kaybetti. Kazanmak için atak yapmak lazım. Tabii ki kalkınıyoruz. Ama yeterli mi? Bunu tartışmalıyız.

*İzmir'in kent vizyonu, kentselleşme çalışmaları, kentin planlamasını bir arada ele alırsak nasıl görüyorsunuz? Eksiklikler neler?

İzmir'e ilk gelen insan doğasından etkileniyor. Çeşme, Foça, Kordon'u gibi. Ama biz iyi bir kentleşme yaptık mı? Maalesef hayır. Hamburg, Barcelona modellerine bakılmadı. Kentsel dönüşüm değil, binasal yenileme var. Biz ormanla uğraşmak zorundayız. Altyapıyı, yolları yeniden düzenlemek lazım. Oyun, eğitim, yaşam alanlarını da. Sosyal bir altyapı yapılması lazım. Bu kentlerin sürdürülebilir olması lazım. Yaşanabilir olmalı. Arttırabiliyor muyuz? Hayır. Nerede bunun çocuk parkı? Binanın içi de önemli ama dışı da önemli. Otopark sorunu var bir kere. Yapılması gereken modelleri ortaya koyduk ama adamlar almıyor ders. Yapılmadı. İzmir'de o kadar az ki otopark sayısı... Şimdi bir milyon 300 bini aşkın araç var İzmir'de. Kaç otopark yapıldı? Otopark kanunu çıkarılacak. Bina yapılacağına otopark binası yapılmalı. Daire gibi 20 metre otopark tapusu verilecek mesela. Ben bunları otuz yıl önce anlatıyordum. Maalesef çok zaman geçti.
Bu alan yeşil kalmalı. Herkes oturduğunda denizi görebilmeliydi. Sen öne on kat, sekiz kat verirsen, hatta otuz beş kat verirsen olmaz. Planlamalarda yanlışlıklar var. Pek çok sorun var. Doğru söyleyince dokuz köyden kovuluyorsun. İzmir büyüyor, gelişiyor. Dört milyon oldu şimdi. Kimse yirmi beş yıl sonra İzmir'in vizyonunun ne olacağını söylemiyor. Ben duymadım. Günlük çalışmalar oluyor. Uzun planlamalar göremiyorum. Başka yerlerde deniz yok, nehri denize dönüştürüyorlar.

*Sizce kent nasıl daha çok gelişir?

İzmir çok güzel bir kent, inanılmaz bir coğrafya. Ama İzmirliler olarak bu kente daha fazla faydalı olmayı tartışmalıyız. Marka kent olma konusunda stratejik planlara kavuşmak, yeni projeler üretmek zorundayız. Bilgimizi paylaşma konusunda, projeleri ortaya koyma konusunda çalışmaya devam edersek hayal ettiğimiz bir kente kavuşabiliriz.

*2016'da inşaat sektörü yılı nasıl kapattı? 2017'de sektörü ne bekliyor?

İnşaat sektörü bu son olaylardan etkilendi. Türkiye ivme yaşamıştı. 1.8 küçüldük. Tabii bu dünyadaki olaylarda da ilgili. Savaşlar, terör olayları da etkili. Para korkak. Yatırımcı gelir mi gelmez. Turist sayısı 22 milyona düştü, 35 milyondan. Artılarımız var ama eksilerimiz de var. İnsan eksisini bilirse daha fazla gelişebilir.

*Hayatta kimi ve neyi örnek aldınız?

Ben dolu geçtim her şeyi. Çok genç yaşta olgunlaştım. Takdir olunca daha fazla çalıştım. Vizyoner olmak önemli. On altı yıl önce söylediğim şeyler yeni yeni söyleniyor. Hep gelecek bilimcileri okudum. Vizyonerleri okudum. İnanılmaz güzel şeyler çıktı. Hanımla tek kavgamız dokümanlarla ilgili. O kadar çok kaynak var ki.

*Politika ile aranız nasıl? Hiç siyasete girmeyi düşünmediniz mi?

Siyasi görüşlerim var ama siyasi parti kaydım ve aktif olma durumum yok. İnsanın dünya görüşü elbette olmalı. Politika yapmayı zaman zaman düşündüm ama ortam meselesi. Sınıf arkadaşlarım bakan ve milletvekili oldu. Öncelikle iyi bir işadamı olmaya çalıştım. Tüm siyasi partilerden milletvekilliği teklifi geldi ama kabul etmedim. Belediye başkanları üç bin lira maaş alıyordu, ben on beş yirmi bin lira kazanıyordum. Girerim ama tüm kadromu kendim hazırlarım. Yoksa yokum. İmara açarız ama alırız elli bin liranı diyor adam mesela. Ben bunu yapamam. Dürüstlüğü ve şahsiyeti hep önde tuttum. Artık bu yaştan sonra da zor girerim. Çocuklar şu anda istemiyor. Ama bir yerlere gelsinler önce. Kırkından sonra girmelerini isterim ama çok da zorlamam. Bu işler bilgiyle değil ilişkilerle oluyor. Listede bana da yer verin demem. Genel başkanlar yapıyor listeleri. Siyaset farklı. Bu ortamda verimli olamazsın.
Ürünüm var ama pazarlamak lazım. İnsanlar kapıda karşılayıp kapıda uğurluyorlar. Ben de gidip meclise girmem. Olursam belediye başkanı olurum. Kalkınma ajanslarına da çok emeğim geçti. Yaptıklarım bana çok büyük isim sundu. Geçenlerde kente hizmet ödülü verildi bana mesela. Buraya büyükelçi geldi, sizi tanıyorum, dedi. Siz Karadağ'da konferans vermiştiniz sizi dinledim, demişti. Dolu dolu yaşadım dolu dolu şeyler yaptım.

*İzmir Ticaret Odası'nda oğlunuzla berabersiniz. Neler hissediyorsunuz?

Yağız da iki üniversite bitirdi ki zor branşları bitirdi. Ben de olmayan bazı unsurlar da var onda. Bütün İzmir'i ve işadamlarını tanır. Ben çalışırken gelir bakardı, çok meraklı. İş hayatına da meraklı. Çok da mütevazı. Yaptıklarını söyleyen biri de değil. Karakterli olmak önemli.

*Yağız Kazançoğlu aynı zamanda İTO'da yeni bir kuşağın döneminin başladığının mı simgesi?

Evet. Biz bu dönemde yavaş yavaş sona geliyoruz. Yerimizi gençlere bırakacağız artık. Bizim yetiştirdiğimiz gençler gelsin ki Oda emin ellerde olsun. Yağız, İzmir Ekonomi Üniversitesi'nde okurken iki yıl öğrenci konseyi başkanlığı yaptı. Hem yönetmeyi bilir hem de benden daha fazla girişkendir. Yağız da mezun olduktan sonra çalışarak, sonra da meclise girerek bütün arkadaşlarına örnek oldu. Dört sene sonra odaya daha çok genç girecek. Bugün bir Yağız varsa gelecekte dört beş Yağız olacak. Bizim bilgimiz ile gençlerin dinamizmini birleştireceğiz.

*İzmir Ticaret Odası'nın gerçekleştireceği seçimlerde başkan adaylığınızı açıklamayı düşünüyor musunuz?

Kasımda seçim olacaktı. Türkiye'de yakın zamanda gerçekleşen olaylar olunca ertelendi. O gün gelince bakarız. Olur ya da olmaz. Olacak diye bir şey yok. Gerektiğinde bilgimizi veririz ama daha çok düzgün karakterli insanlarla beraber olabilirim. Ekrem Beyin listesinde yer almayacağım. Neden bıraktım o zaman? Beni bilen bilir. Grup çalışması ve gençleştirme, yenileme, farklılıklar, uyum önemli. Böyle bir şey olursa olur. Seçim tarihi daha belli değil. Bir bakarız. Ben demokrat, katılımcı bir yapıya sahibim. Ben olacağım ya da benim dediğim olur diyemem. Karakterimiz öyle değil.

*Ticaret Odası'ndaki istifanız çok konuşuldu. Hep Ekrem Beyin yanında yer aldınız, ne oldu da bu noktaya geldi deniliyor.

Ben hiç para almadım hiçbir işte. Pek çok aktiviteyi getiren adamım ben. Herkes biliyor ama onlar da söylemiyor. Neden ayrıldım? Çıkar ilişkisi olayı değil bu, öyle olsaydı ayrılmazdım. Kimse bana bir liralık bir şey diyemez. Şimdi ben bazı şeyleri söyleyemiyorum. Ben üretken adamım, dedikoducu biri değilim. Yeter dedim ayrıldım. Neden istifa ettim? Değerlerime ve yapıma uygun görmedim. Ben yapamam bazı şeyleri. Beni bütün İzmir biliyor.


Akın Kazançoğlu kimdir?

Akın Kazançoğlu inşaat yüksek mühendisi. İzmir ve çevresindeki birçok yapıda imzası var. İzmir Ticaret Odası'nda 24 yıldır meclis üyeliği yapıyor. İTO Eğitim ve Sağlık Vakfı, Ege Kültür Vakfı, Bilçağ Bilgi Platformu, Kent Konseyi ve İzmir Yerel Gündem 21 Kurucu Yürütme Kurulu üyesi, ESTOB Ege Sivil Toplum Birliği Yüksek İstişare Kurulu üyesi, Birleşmiş Milletler İnsan Yerleşimleri üyesi, Uluslararası Balkan ve Türk İş Dünyası Derneği Yönetim Kurulu Başkanıdır. İzmir Ekonomi Üniversitesi kurucularındandır. Kazançoğlu AN Mimarlık Mühendislik, AKKO Yapı, İGYAŞ Gayrimenkul yatırım şirketlerinin ortağı. Özellikle kent üzerine yurtiçi ve yurtdışında çeşitli panel, iş forumu ve sempozyumlara katılıyor. İzmir Kentinin Vizyonu, Kentsel Yerleşim Politikaları, Başarılı Kent Yönetimi, Yerel Kalkınma ve Rekabet Edebilir Kentler, Kentlerin Yeniden Yapılanması, Sağlıklı Kentler gibi çeşitli yazılı ve görsel basında mesleki, ekonomik ve sosyal içerikli yayınlar gerçekleştirdi. Mesleğinin yanı sıra çok sayıda sosyal hizmet projelerinde de karşılıksız görev almıştır. Yüksek Mimar Sumru Hanım ile evli olup Yiğit ve Yağız Kaan isimlerinde iki oğlu vardır.