Altay camiasından dostlarımızın bir kısmı bu yıl işlerin yolunda gittiğini düşünürken bir kısmı büyük bir karamsarlık içerisinde gözüküyor. Bundan iki yıl önce bugünkü adıyla PTT 1.Lig olan ligde şampiyonluk hedefi ile başlayıp küme düşen takım, geçen yıl mutlak direkt yükselme hedefi ile başladığı ligde sezon sonunda play-off'a bile kalamamıştı. Bu yıl en iyimser olanın bile beklentisi play-off oynamak ve işler iyi giderse üst lige çıkabilmek. Hedeflerin her geçen yıl böylesine aşağıya çekilmesi Altay'ın büyüklüğünü kaybetmesinin bir işareti sayılabilir mi?
Altay'ın büyüklüğü tarih boyunca hiçbir zaman sportif başarı ile ölçülmemiştir. Altay; camiasın seçkin isimleri; kulüp kimliği; futbolun sömürücülerine karşı yaptığı ahlak mücadelesi ve her zaman altyapısından yetiştirdiği oyuncuların Türk futboluna katkıları ile Büyük Altay olmuştur.
Hedeflerin aşağı çekilmesinde en son sorgulanacak olanlar mevcut kadrodaki oyunculardır. Bu yıl en azından bir kısmımızın gelecek için umut sahibi olabilmesinin tek sebebi mevcut kadrodaki oyuncuların fedakarlıkları, özverileri ve hissedilen Altay sevgileridir. Görünen o ki; tribündeki bizler kadar sahadaki oyuncularımız da kazanmayı, Altay'ı onurlandırmayı hedefliyorlar.
Her ne kadar geçen yıl ki sportif başarısızlığın sorumluluğunu mevcut başkan ve yönetime bağlıyor olsam da bu yıl yaşanabilecek sportif başarısızlık da onları suçlamak haksızlık olur. Sportif başarı vaat etmeden genel kurulda yeniden görev alan yönetimi başarısızlıkta suçlamaktansa kendisini Altay'ın sigortası gibi algılayan fakat yakın dostlarımızdan duyumlarımız gerçekse aylardır toplanamadığını öğrendiğimiz Yüce Divan Kurulunu ve mevcut Genel Kurul Üye sistemini sorgulamak daha gerçekçi olur.
Altay'ın büyüklüğünü altyapısından yetiştirdiği oyuncuların Türk Futboluna yaptığı katkılara bağladık. Bununla birlikte tüm olanaksızlıklara rağmen bugün ayakta durmaya gayret ediyorsak altyapısından yetiştirdiğimiz oyuncularımız sayesindedir. Türkiye'nin altyapı olarak en büyük vitrini olan A2 liginde bu yıl tüm Süper Lig ve PTT 1.Lig ekipleri TFF tarafından zorunlu olarak lige alındı. Bu 2 lig dışında, bizim de yer aldığımız Spor-Toto 2.Lig'den Turgutluspor; Sakaryaspor, İskenderun DÇ; Alanyaspor ve K.Maraş Belediyesi ile 3.Lig ekipleri Kocaelispor, Derince Belediyespor; Sivas 4 Eylül Belediyespor; Erzurum BŞB ve profesyonel liglerde yer almayan Ankaraspor A2 takımları bu vitrin ligde mücadele ediyor. Oysa TFF bu yıl önceki yıllarda yapmadığı ek bir katkıyı yeni statü ile ilan etti.A2 Liginde yer alan takımların, belediye sınırları dışında oynayacakları deplasman müsabakalarına ilişkin ulaşım giderlerini karşılamak üzere, karayolu ile gidilen kilometre başına 1,50 TL tutarında ödeme yapılmasına ve Kulüp merkezinin bulunduğu ilin merkezi ile müsabakanın oynanacağı ilin merkezi arasındaki mesafenin karayolu ile tek yönde 300 km'yi aşması durumunda,  A2 Liginde yer alan kulüplerin konaklama masraflarına katkıda bulunmak amacıyla, müsabaka başına TFF tarafından 1.250 TL tutarında ödeme yapılması kararlaştırıldı.
İki yıl önce A2 takımında yönetici olarak görev yaptığımız takımdan Ali Şaşal; Oğulcan; İsa; Metin; Abdülkadir bu yıl takımın en vazgeçilmez oyuncuları olmayı başardılar. Bu oyunculara sonradan kadroya eklenen Cihan ve Halil'i de ekleyebiliriz. Bugün gelecek için umutlanabiliyorsak bu yedi oyuncunun arma sevdalarının payı büyüktür.
Bugün bu lige katılma gereği görmeyen düşünce sistemi Altay'ı küçültecektir. Bizlerin endişesi, kaygısı ve gerekli mercileri uyarma zorunluluğumuz da bundan kaynaklanmaktadır.