26 Ağustos ülkemizin zafer günlerinden biridir. 1071 yılında yapılan savaşta Alpaslan Komutanlığındaki Selçuklu Ordusu Muş'un Malazgirt Ovası'nda Romanos Diogenes komutasındaki Bizans Ordusunu hezimete uğratmış; Anadolu'nun kapısı Türklere kesin olarak açılmıştır. Savaşın ayrıntılarına girmek yazı konumuzun dışında kalacaktır. Ancak; iki tarafın askeri gücünü karşılaştırmaktan bahsetmemek bir ölçüde tarihimize ihanet sayılabilir. Gerçekten; o günkü Bizans'ın askeri gücü Selçuklu Ordusunun belki de iki katı büyüklükteydi. Tarihçiler; Uz, Peçenek ve Kıpçak kökenli Bizans askerlerinin savaş öncesinde kaçarak Alpaslan'ın askerleri arasına katılmasından bahsetmektedirler. Bu saydığım boylar Türk kökenlidirler. Her ne ise; sonuçta, Malazgirt Savaşı; Türk unsurların Anadolu'ya kesin olarak yerleşmesini sağlamıştır.  

***

Yakın tarihimizde bir başka 26 Ağustos daha vardır. 1071'den sonra yıllar geçmiş ulusumuzun en ıstırap dolu günleri Anadolumuzun yer yerinde kendini belli etmektedir. O karanlık günler ancak bir dâhinin ulusu uyandırma çabalarıyla sona erdirilebilmiştir. Kurtuluş Savaşımızın zafer ışıkları Sakarya Savaşı'ndan bir yıl sonra bu kere Afyon Kocatepe'de parlamış şanlı ordumuz; seneler daha doğrusu seneler değil asırlar sonra bir atılım savaşını kazanmıştır. O 26 Ağustos; öylesine olumsuz koşullar altında hazırlanmıştır ki ve üstelik düşman güçleri öylesine güçlü konumdadırlar ki İngiliz gözlemciler Yunan Cephesi'nin 6 ayda bile ele geçirilemeyeceğini kesinlikle belirtmişlerdi. İşte o 6 ayda ele geçirilemeyecek kadar berkitilmiş Yunan Cephesi bir savaş dâhisi Mustafa Kemal ve silah arkadaşları tarafından bir günde ele geçirilmiş ardından 30 Ağustos zaferi yaşanmış toplamda 2 hafta sonra ana hedef İzmir'e ulaşılmıştır.

***
O günlerden 7 sene önce ulusumuz bir başka zaferi, Çanakkale Savaşı zaferini de yaşamıştır. Yedi düvelin orduları ve donanmasının saldırıları Mehmetçiğin akıl almaz direnci sonucu kırılmış "Çanakkale Geçilmez" olmuştur. Orada da başarının aktörleri arasında gene Mustafa Kemal bulunmaktadır. O günlerin öyküsü mutlaka baştanbaşa bir destan olarak algılanmalıdır.  

***
Şimdi ben izninizle başka bir etkinlikten söz edeceğim. "26 Ağustos"larla "Çanakkale Destanı" Eceabat'ın Kocadere'sinde ülkemizin sorunlarının tartışılacağı anlamlı bir etkinlikte buluşacaklardı. Biz, İzmir'den bir grup partili 26 Ağustos gününün ilk saatlerinde ADALET KURULTAYI'na katılmak üzere CHP Karşıyaka İlçe Örgütü'nün aracılığı ile Eceabat'a hareket ettik.

Açıkçası ben böylesi organizasyonlardan bir ölçüde çekinir, korkarım. Kolay mıdır öylesi 4 gün süreli bir etkinliği planlayıp yürütebilmek?
Rahat sayılabilecek bir yolculukla sabaha karşı Çanakkale'ye ulaştık. Ulaştık ulaşmasına ama, daha girişte bazı sorunlarla karşılaşıldı. Arabaların karşı kıyıya ulaşmasına izin verilmediğinden Çanakkale'nin Kepez Limanı'ndan büyük bir gemi ile Eceabat'a harikulade deniz yolculuğu yaptık. Bu arada mütevazı ancak doyurucu sabah kumanyalarımızı yediğimizi belirtmeliyim. Eceabat'tan etkinlik alanı Kocadere'ye midibüslerle ve hiç sıkıntı olmaksızın ulaşmayı başardık. Tüm katılımcıların günün anlamına uygun olarak son derece ciddiyet içinde davrandıklarını özellikle anlatıp izlenimlerimi yansıtmaya çalışayım. Etkinlik alanına geldiğimizde mahşeri bir kalabalıkla karşılaştığımızı söylememe gerek var mı? Yol boyunca kademeli olarak güvenlik denetiminden geçmiştik kurultay alanına girişte bu kere hem kimlik araştırması yapıldı hem de üst araması.

Kurultay öncesi partili arkadaşlarımızın kadın erkek ayırımı yapmaksızın kaynaşmaları görülmeye değerdi. Üstelik yurdun dört bir köşesinden gelen partililer sanki çok eskiden tanışıyorlarmışcasına birbirlerine sarılıyorlar başlangıç saatini heyecanla bekliyorlardı.
Nihayet beklenen saat geldi. Doğal karşılamak gerekir Saat; 9'u belki biraz geçiyordu Sn. Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'nun kurultay alanına geldiği anons edildi. Bir alkış tufanı ki unutulacak gibi değil. Sonrasında Şehitlerimiz, Yüce Atatürk ve ebediyete göçen gazilerimiz için saygı duruşu yapıldı ve ardından topluca İstiklal Marşı okundu.

Ardından Genel Başkan Sn. Kemal Kılıçdaroğlu; konuşmasını yapmaya başladı. Konuşmanın temeli Kurultay'ın teması olan "Adalet" üzerine kurulmuştu. Sn. Başkan yaşanmakta olan haksızlıklardan, hukuksuzluklardan bahsediyor, Adalet'in ayaklar altına alınmasından örnekler veriyordu. Nelerden bahsedildiğini buraya yazmama gerek yok sanırım. Görsel ve yazılı medyada (Yandaşlar hariç) konuşma metnin belki de tamamı yayınlandı. Ancak; Sn. Kılıçdaroğlu'nun konuşması sırasında verdiği her örnekten sonra katılımcıların hep bir ağızdan "Hak, Hukuk, Adalet" diyerek slogan atıp konuşmayı bir ölçüde duraklatmaları çok ilginçti. Sn. Kılıçdaroğlu; topluluğun bu haklı özlemini saygıyla karşılıyor olmalı ki konuşmasını duraklatıyor, izleyicilere içlerini dökebilme şansı tanıyordu.
Bir gazete yazısında orada yaşadıklarımın tamamını anlatabilmem olası değildir. Elbette bu düşünce doğrudur ama ilk gün yaşadıklarımdan bir bölümünü kısaca anlatmayı bir ölçüde görev  bilmekteyim.

Sn. Başkanın konuşmasından sonra "Açık Oturum" bölümüne geçildi. Açılış konuşmasını yönetici Av. Turgut Kazan'ın yaptığı oturumun konusu "Yaşanmış Olaylar" dı. Konuşmacılardan ve konulardan bire bir söz etmeyeceğim. Sanırım; CHP Kurultayın tüm çalışmalarını yakın zamanda kitaplaştıracaktır. Böyle bir çalışma bir ölçüde görevdir de. Gelecek kuşaklar için ciddi kaynak olacaktır. İzlenmesi dileğimdir.

***
Yanarım yanarım "Adalet Kurultayı" çalışmalarının 29 Ağustos'a kadar sürecek olan dört günlük çalışmalarının tamamına katılamadığıma yanarım. Doğrusu bu ya; aklım orada kaldı. Gece yolculuğu yaparak İzmir'imize döndük. Müjde saydığım bir haberle sevindiğimi söyleyebilirim. Bundan sonraki benzer kurultayın İzmir'de yapılma ihtimali var, nasıl sevinmem?

Son söz olarak; CHP yöneticileri olarak Kurultayın yapılmasını düşünenlere, yapılmasında aksaklık olmaksızın sürdürenlere teşekkür ve tebrikler. CHP İzmir İl Başkanlığına ve birlikte yolculuk yaptığımız ve etkinliklere katıldığımız CHP Karşıyaka İlçe Başkanı Sn. Uğur Yıldırım'a da teşekkür ve tebriklerimi sunuyor, başarılar diliyorum.
Esenlikler dilerim...

TÜRKÇE İÇİN NOT
Yalnış değil YANLIŞ