Adalet'i tanıdığım zaman genç kızlığa ilk adım attığım yıllardı. Benim yaşımda olanlar belki hatırlarlar. Türkiye'nin sanırım ilk dördüzlerinden. Gazetelere uzun süre manşet olmuşlardı.
Hürriyet, Adalet, Müsavat, Uhuvvet. Aklımda kalan yanılmıyorsam 4-5 yaşlarında iken doğum günlerinde, Amerika'dan ve birçok ülkeden hediyeler gelmişti. Yine gazetelere manşet oldular. Hiç unutmam, o yıllar yokluk yılları, gazetedeki resimlerde inanılmaz güzel paltolarla, beyaz kürk emsali, aklımda kalmış. Yıllar sonra bir yerlerde tanıştırıldık Adalet ile. Sohbet ederken bende aklımda kalan o gazete haberlerinden ve beyaz kürk gibi paltodan bahsettim. Çocukluk, imrenmişim muhtemelen. Acı, acı gülümsedi "O günlere dönersek' dedi.. 'Çeşitli ve çok güzel hediyeler aldık, onlarla ve bahsettiğiniz o paltoyu giydirip resimler çektiler. Basın ve kalabalık dağıldıktan sonra, o paltoları çıkardılar bir daha da hiç görmedik". Bunu duyduğumda ve şu an aynı üzüntüyü yaşadım, yaşıyorum. Adaletin ve kardeşlerinin yaşadığı, doğduklarında isimlerini Fransız Devrimi'nden esinlenerek koyan Behçet Uz çocuk hastanesi o zamanki başhekimi Doç.Dr. Hikmet Aladağ ve babasının ne düşünce ve umutlarla isimlendirdiği Adalet, Hürriyet, Müsavat ve Uhuvvet, bu kelimelerin sadece bir kelime, isim olduğu gerçeğini yaşamışlar.

***
Bizim bilmediğimiz daha o zamandan Türkiye değerlerini yitirmeye başlamış. İnce, kalın budanmış, hak, hukuk, adalet. Yazımı hazırladığım bugün gördüm ki, dolmuş taşmışız.
Bence son 50 yıldan bu yana. Halk TV sayesinde sağlık nedenlerimle gidemediğim mitinge katıldım baştan sona. Ne istendiğini anlamaya çalıştım 15 Haziran'dan 9 Temmuz şu saate kadar Ankara Güven Park'tan İstanbul Maltepe Meydanı'na kadar milyonlar yürüdü.
Yiğidi öldür hakkını ver. Köşemde çeşitli konularda, çeşitli zamanlarda eleştirdiğim Kılıçdaroğlu'na bu barışçı eyleme yaptığı liderlik ile hiçbir parti amblem ve söylemi kullanılmaksızın sadece Bayrak ve Atatürk posterleri ile 40 derece asfaltta, yağmurda 450 km sadece ve sadece hak-hukuk-adalet söylemi ile nedenlerini ve taleplerini ilettiği muhteşem konuşmasına birey olarak, kalben müteşekkirim.

***
'Huzur, barış, kardeşlik istiyorum' diyor. Yürürken geçtiğim beldelerin her biri cennetten bir köşe idi. Cennette yaşamak varken kimin ne hakkı var cehenneme çevirmeye sadece ve sadece herkes için adalet diyor. Guiness rekorlar kitabında birinciliğe oturan insan sayısı ve oluşumu ile Türkiye'nin her köşesinden insanların oluk oluk katıldığı, ardına takılan, destekleyen milyonlar içinse taleplerini şöyle sıralıyor: OHal kalksın. Adliye, cami, okullardan siyaset elini ayağını çeksin. Özgür medya hapiste, sadece düşüncelerini yazan gazeteciler özgürlüklerine kavuşsun, üniversiteler özgürlüğüne kavuşsun. Herkesin düşüncelerini özgürce açıkladığı bir Türkiye istiyoruz. TBMM'de bulunmaları, çalışmaları, aksi ispatlanana kadar milletvekillerinin hapiste olmamalarını istiyoruz. FETÖ mücadelesinin göstermelik değil gerçekçi olmasını istiyoruz. Tek adam rejimi (partili cumhurbaşkanı) değil demokratik parlamenter bir rejim istiyoruz. Ülkeyi yönetmek için TBMM'nin yetkilerinin iadesini istiyoruz. Gençlere saygı, kadın-erkek eşitliği, kadına karşı şiddetin son bulmasını istiyoruz, her türlü inanca, yaşam şekline saygılıyız. Fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür, toplumsal barışı bozan uygulamaların kaldırıldığı 7'den 70'e herkese adalet.

24 gün süren 450 km.lik bir yürüyüşün taçlandırdığı bir mitingle. Gandhi dediler, ülkesini insanını çok seven, yanılmadılar. Türkiye hepimizin çeşitli farklılıklarımızla bir arada yaşadığımız, yaşayacağımız toprağımız. Kıymetini bilelim.