Değerli okurlarım, Afrin Operasyonu, PKK/PYD'nin tarihsel olarak bir Kürt nüfusu barındırmayan Suriye'nin Akdeniz kıyılarına doğru yönelmesini engellemek adına atılan stratejik bir adımdı. Üstelik bu bölgeden Türkiye'ye yönelen tehdit ve silahlı saldırı boyutuna varan eylemler karşısında meşru müdafaa gerekçesiyle düzenlenen bir harekattı. Bu çerçevede, en azından hukuksal düzlemde, operasyona doğrudan karşı bir devletler bloğu oluşmadı.
Operasyon, Türkiye içinde de HDP bir kenara bırakılırsa bir uzlaşı yarattı. Bu uzlaşının oluşmasını sağlayan aktör ise CHP oldu. MHP'nin son dönemlerde AKP ile ilişkilerinin mantığı düşünülecek olursa CHP gibi bir ana muhalefet unsurunun böylesine önemli bir dış politika meselesinde iktidar ile benzer çizgide kalması, müdahalenin bir "milli çıkar" olarak algılanmasını kolaylaştırdı.

Tam da böyle bir süreçte, yani neredeyse ulusal bir oydaşım oluşmuşken, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Lozan konusunda ilginç bir söz söyledi. Kocaeli AKP Gençlik Kolları İl Kongresi öncesinde kendisini bekleyen vatandaşlara yaptığı konuşmada Lozan'ı yeniden gündeme getirdi: "Şimdi Kılıçdaroğlu'na sorarsan Lozan'da kazandığımızı söyler. Ondan sonra da adaların faturasını AK Parti'ye kesmeye kalkar. Adaları siz verdiniz siz. Sizin partinizin başında olanlar verdi ve şimdi tarihi dosyaları hazırlatıyorum. Ve o tarihi dosyaları, Lozan'da dahil olmak üzere bunların önüne de milletime de bunları o belgelerle anlatacağız..."
Değerli okurlarım, Lozan Antlaşması'nın metni ortadadır. Sanıldığının aksine Lozan, büyük gizleri içeren bir antlaşma da değildir.
Geçmişte, çeşitli vesilelerle Lozan'a karşıtlık üzerinden Atatürk karşıtlığı yapan, üstelik Lozan'ı Sevr gibi sunan sözde tarihçiler olmuştu. Bu sözde tarihçilerin birçoğunun FETÖ tarihçisi olduğu akıldan çıkarılmamalıdır.

Lozan'ı yani Türkiye'nin kurucu senedini, önemli bir milli meselenin tam ortasında tartışmaya açmanın kritik sonuçları olur. Böylesi bir meseleyle mücadelede toplumsal mutabakatın oluştuğu bir süreçte Türkiye'deki fay hatlarını kaşımanın, Türkiye'ye faydadan çok zarar getireceği asla unutulmamalıdır.