Elinizi yumruk yapın ve hayal gücünüzü kullanarak yumruğunuza bakın.
İşte yaklaşık yumruğunuz büyüklüğünde bir organ kalbiniz!
Sadece 280-300 gram ağırlığında ufacık bir şey!
Göğsünüzün ortasında atıyor.
Tik tak, tik tak!
24 saat aralıksız, durmaksızın...
Adeta saati kıskandırırcasına çalışıyor; zamanında ve gerektiği kadar.
Ne eksik ne de fazla!
Eğer olması gerekenden biraz az ya da biraz fazla çalışırsa, bazen yavaş yavaş bazen aniden sinyal veriyorsa, işte o an ağzımızdan iki kelime adeta dökülür:
'Ah kalbim!'

Yalnız kendimiz için değil

İşte 'Ah kalbim!' dememek için kalbimizin sağlığını da önceden düşünmemiz gerekir.
Bu yaşantımız içinde önemli bir şarttır.
Yalnız kendimizinkini mi?
Elbette hayır!
Tüm sevdikleriniz ve çocuklarınızın da kalp sağlığı size emanet.
Daha anne karnındayken tanıştığınız minicik kalbinin yaşam boyu sağlıklı çalışması için bilinçli bir anne-baba olarak size düşen görevleri bilmeniz gerekiyor.

Neşe Hanım, keyfimizi kaçırdı

Özetle; 'Ah kalbim!' dememek için, kalbimizin sağlığını önceden düşünmemiz şart.
Bunları neden yazdım:
Hafta içinde Çiğli'den 'üzücü bir haber' aldığım için...
İzmir'in ve Çiğli'nin köklü ailelerinden olan ve Aliağa Petkim'in çalışkan teknik adamı Ferudun Kuruçaylı'nın sevgili eşi Neşe Kuruçaylı aniden vefat etti.
Sağlıklı olarak bilinen daha 50'sinde bile olmayan Neşe Kuruçaylı birden kalbine yenik düştü.
Genelde insanlarımızda, kalp krizinin yaradılış gereği erkeklerde olduğunu düşünürüz ama hekimlerle görüştüğümüzde çocuk ve genç kadınlarımızda da kalp rahatsızlıkları olduğunu öğrenebiliriz.
Hatta Dokuz Eylül Üniversitesi Kardiyoloji bölümünden, Prof. Dr. Daimi Kaya'nın 'Aman dikkat edin!' sözleri hâlâ kulaklarımda.

Bir başka 'kalp' öyküsü

Size 25 yaşındaki bir ev hanımı Ayşe K.'nın kalp öyküsünü ağzından anlatayım:
'19 yaşındaydım. Yeni evlenmiştim. Bu yaşta kalbimde aşkın büyülü sıcağından başka ne olabilirdi ki!
Oldu ama!
Biliyordum, annemin bir kalp sorunu vardı. Genetik olarak beni etkileyebilirdi ama 19 yaşında olmaz, diye düşündüm.
Daha önümde çok uzun yıllar vardı, kalp sorunlarıyla tanışmak için.
Ama bir gün göğsümde bir ağrı hissettim.
Hastaneye başvurdum.
Sonuç; kalp krizi geçirmişim!
Hem de 19 yaşımdayken...'

İyi ki iyi doktorlarımız var

Ayşe Hanım, daha önce yaşadığı göğüs ağrısına tanı konabilir umuduyla hastaneye gitti.
Ailesinde kalp hastalığı ve kolesterol yüksekliği sorunu dışında bilinen bir kalp damar hastalığı riski bulunmuyordu.
Ayşe K. hastaneye gelmeden önce kalp krizi geçirmişti.
Kroner anjiyografi yapıldı.
Kalp damarında diseksiyon denilen damar içi yırtılma saptandı.
Damarına ilaçlı stent yerleştirildi ve damarın tamamen açılması sağlanarak, damar yırtığı tamir edildi.
Stent işlemi sonrasında 3. yılda Ayşe K. hamile kaldı ve sağlıklı bir anne oldu.

Doktorlar şaşırttı!

Size şimdi de bir başka ama gerçek kalp öyküsü anlatayım.
Olayı anlatan Sezgin C. isminde 44 yaşındaki bir tamirci:
'Bugüne kadar hiçbir rahatsızlığım yoktu.
Günde yarım paket sigara kullanıyordum.
Her akşam da 3 duble rakı içiyordum.
Göğsümdeki ağrının basit bir nedenle olabileceğini düşündüm.
Doktorların söylediklerine inanamadım.
Tıp literatürüne girecek bir durumum varmış.
Aort damarımın bir bölümü doğuştan kapalıymış.
Vücudumun alt yapısı kılcal damarlardan besleniyormuş.
Ölmemiştim.
Mucize olarak yaşamışım!
Hala inanamıyorum, buna.
Dedikleri şuydu:
Bu tip sorunu olan bebekler en fazla altı ay yaşayabiliyormuş.
Ben tam 44 yaşındayım ve çok şanslıyım.
Hem böyle bir haldeyken yaşadım, hem de durumum zamanında saptandı.
Ameliyattan sonra tamamen sağlığıma kavuştum, artık çok mutluyum.'

Doğuştan aort damarı kapalıydı...

Sezgin C., Bornova doğumlu...
Önce tamircilik yaptı, sonra tütüncü oldu, daha sonra traktör tamircisi...
Kalbinde bir sıkışma hissedince, akrabası Hakan-Tolga Ülkü kardeşlerin uyarısı ile doktora gitti.
Onun motoru yani kalbi, ifadesine göre, reflektifiye alındı.
Doğuştan aort damarının vücudunun alt bölümüne giden kısmı göğüs hizasından kapalıydı.
Ancak tüm karın içi organlar ve ayaklarının, vücudun üst tarafından gelen kılcal damarlarla beslendiği belirlendi.
S.C. de tıp literatürüne girdi.
Çünkü daha önce dünyada 12, Türkiye 2-3 vaka bildirilmişti.
Bu da herhalde 16'ncı vaka idi.
Kendisine ameliyatla 24 milim genişliğinde, 10 santim uzunluğunda sentetik damar takıldı ve işlem bitti.

İzmir önde gidiyor

Doğumsal kalp hastalığı olan çocukların önemli bir kısmında müdahale ihtiyacı, daha doğar doğmaz ortaya çıkabiliyor.
Hemen hemen tamamına yakını, okul çağı öncesinde tedavi ediliyor.
Bunlar ile şunu anlatmak istiyorum:
Artık korkulacak bir durum yok, özellikle İzmir'de...
Bu konuda tıp da çok ileri, doktorlarımız da üstün başarılı...
Kalbimiz, yaşadıklarımızı en çok yansıtan organımızdır.
Seviniriz, üzülürüz, coşarız, kızarız.
Ama ne hissedersek hissedelim, önce göğsümüze taşınır.
Duygularımız kalbimize yansıdıkça kalbimiz de farklılaşır.
Bazen heyecandan gümbür gümbür atar.
Bazen de adeta durmuş gibidir, varlığını bile hissetmeyiz!

Kalbimiz, her şeyimiz...

Duygularımızı yansıtmadaki önemi öylesine açıktır ki, şarkıların şiirlerin ve belki pek çok edebi metnin bir yerinde mutlaka çıkar karşımıza.
Sevgi olur, aşk olur, özlem olur, dert olur, sevinç olur.
Amma illa da hayat olur.
Çünkü duygularımızın bir ömür yorduğu kalbimizin hiç durmaksızın atması gerekir.

Kalp neye benzer?

Unutmamamız gereken bir iki sözü sizinle paylaşmak istiyorum:
Bir insanı avucunuza almanın en güzel yolu, kalbini kazanmaktır.
İnsanın kalbi altına benzer. Ne kadar saf ise o kadar yumuşaktır.
Hisseden bir kalp için, ölümden de beter acılar vardır.
Gözlerden kalbe giden yol akıldan geçmiyor.
Kalbinizin sizi yönlendirmesine izin verin. Fısıldar; bu yüzden onu dikkatlice dinleyin.
Kalp, denize benzer; fırtınaları, sakin zamanları ve taşkınlıkları vardır, bazense derinliklerinde inciler gizlidir.
Kalplerin hepsinde insanlara özgü düşkünlükler vardır.
Kalp için küçük olay diye bir şey yoktur. Kalp her şeyi büyütür.
İki kalbin birbirini sevmesi kadar büyük bir sevinç yoktur.

***

MENEKŞE

Sorunlar bitmek bilmiyor


Türkiye'de 13 yıl önce, sağlık ocaklarına başvuran her 100 hastadan 22'si hastanelere sevk edilirken, Aile Sağlığı Merkezleri'nin (ASM) hizmete girmesiyle bu oranın geçen yıl yüzde 0,3 olarak gerçekleştiği belirlendi.
Araştırmaya göre, yazılı basında Aile Sağlığı Merkezleri (ASM) hakkında 4 bin 577 haber çıktığı tespit edildi. Çıkan haberlerin daha çok Aile Sağlığı Merkezleri'nde (ASM) çalışma saatleri ile ilgili yaşanan sorunlar ve bu merkezlerin butik hastanelere çevrilmesi yönünde yapılan çalışmalar ile ilgili olması dikkat çekti.
Nöbet tutma ve çalışma şartları gibi sorunlarla gündeme gelen aile hekimliği hakkında geçen yıl yazılı basında toplam 3 bin 503 haber yayınlandığı saptandı.
Sağlık tesislerine başvuranların yüzde 34'ü aile hekimlerine giderken, cumartesi günleri de çalışmaları gündemde olan aile hekimleri hakkında ise 3 bin 620 haber çıktığı belirlendi.

***

KILÇIK

*- Kalpler silahla değil, sevgi ve yüksek gönüllülükle yenilirler.
*- Kendi kalbine baktığın zaman orada kötü bir şey görmezsen, üzülecek ve korkacak bir şey yoktur.
*- Kalbin, muhakemenin asla tanımadığı fikirleri vardır.
*- Hiçbir kalp, zorla elde edilmez.
*- Kalbin gözleri, vücudun gözlerinden çok daha iyi görür.