Geride kalan 2017 - 2018 sezonunda ligde korkulu rüya gören Teleset Mobilya Akhisarspor, Ziraat Türkiye Kupası'nı alarak tüm dertlerini unuttu, zafer sarhoşu oldu.

Akhisarspor lige galibiyetle başladı ve üst üste 3 hafta puan almayı başardı. Bu puanlar kendisini 3. sıraya taşıdı ancak 1 hafta burada kalabildi.
7. haftadan itibaren de 3 hafta üst üste puan almayı başardı yeniden. 8. hafta deplasmanda Trabzon karşısında alınan 6-1'lik galibiyetle ligin en çok konuşulan takımı konumuna geldi. Bu süreçte tekrar 3. sıraya çıktı ve 2 hafta burada tutunabildi. Ligde yükselebileceği en üst noktaydı aynı zamanda ve bir daha buraları göremeyecekti.
Kaybedilen puanlar, yavaş yavaş aşağılara çekmeye başladı yeşil siyahlı ekibi. Tam tamına 12 hafta boyunca galibiyet yüzü göremedi. Farklı skorla alınan Trabzonspor galibiyetinden sonra sanki kara büyü yapılmıştı. 20. haftada 14. sıraya kadar geriledi.
21. hafta oruç bozuldu, Bursapor galibiyetiyle derin bir oh çekildi. Ve bu süreçte arka arkaya toplam 4 galibiyet alındı. Bu galibiyetlerden sonuncusu, deplasmanda Fenerbahçe maçı idi. Bu 3-2'lik zaferin ardından yine galibiyet orucuna girildi. Bu seferki 8 hafta sürdü. Ve bu süreçte ligin alt sıralarına oldukça yaklaştı ve küme düşme korkusu sardı kulübü.
Sondan 2. maçında deplasmanda Kayserispor ile karşılaştı. Ligde hiç bir iddiası kalmayan rakibini yenerek, kümede kalışını ilan etti. Ligi de Osmanlıspor galibiyetiyle 11. sırada bitirdi.
34 haftalık maratonda 11 galibiyet 9 beraberlik ve 14 mağlubiyet aldı. 44 gol atıp, 53 tane de gol yedi.
Bu sezon adından en çok söz ettiren oyuncular Yevgen Seleznov ve Mustafa Yumlu oldu. Biri hücumda ve gol yollarında, diğeri ise defansta çok iyi işler yaptı. Muğdat Çelik de çalışkanlığıyla göze giren diğer bir isimdi.

Kupa kralı

Tarihinde ilk defa Türkiye Kupası'nı kazanma başarısını gösteren Akhisarspor, bu serüvene 4. Tur'da 24 Erzincanspor ile başladı. 5. Tur'da Ankara Demirspor'u eleyerek Son 16 Turu'na kaldı.
Boluspor ve ardından Kayserispor'dan sonra karşısına Galatasaray çıktı. İlk maçı sahasında 2-1 kaybetti ama deplasmanda yedek ağırlıklı rakibini 2-0 yenerek finale yükselmeyi başardı.
Diyarbakır'da oynanacak maçta ise karşısına ligde 2 kere yendiği Fenerbahçe çıktı. Her ne kadar fazla şans tanınmasa da, sarı lacivertlileri 3-2 yenmeyi başardı ve Türkiye Kupası'nı müzesine götürdü.

Süper Lig genel istatistik

Maç başına hava topu kazanmada Mustafa Yumlu, ligdeki tüm oyuncular arasında 4.32 ile 4. sırayı aldı.

Lig istatistiği

En farklı galibiyet: Trabzonspor (6-1)
En farklı mağlubiyet: Alanyaspor (4-0)
Kadroya en çok alınan oyuncu: Milan Lukac (32)
En çok maçta görev yapan oyuncu: Mustafa Yumlu - Caner Osmanpaşa (32)
Dakika olarak en çok formasını terleten oyuncu: Caner Osmanpaşa (2702 dk.)
En çok gol atan oyuncu: Soner Aydoğdu (7)
En çok asist yapan oyuncu: Soner Aydoğdu (6)
En çok sarı kart gören oyuncu: Abdoul Sissoko - Ömer Bayram (8)
En çok çift sarı kart gören oyuncu: Milan Lukac - Mustafa Yumlu - Ömer Bayram - Serginho - Dany Nounkeu (1)
En çok kırmızı kart gören oyuncu: Miguel Lopes (2)

Bir krallık yıkıldı

Türkiye'de uzun bir süre bir kulüp yönetmek, bir kulüpte görev almak çok ama çok zor, hatta imkânsız. Aziz Yıldırım bu imkânsızı başardı ve Fenerbahçe gibi bir kulübü 20 yıl aralıksız yönetti. Bu süre zarfında birçok başarılı işlere de imza attı.
Bazı kulüpler ellerindeki malı mülkü kaybederken o ilk önce tesisleşmeye önem verdi, kulübe birçok tesis kazandırdı. Amatörlere de el attı, sadece Türkiye çapında değil, hatta sadece Avrupa çapında da değil, dünya çapında başarılar yakalanmasını sağladı.
Ancaaak zaman geçtikçe tek adamlık görevine soyundu, her şeye karışmaya, her şeyde kendi karar vermeye başladı. Çevresindeki iyi kariyere sahip iş adamlarını bile parmağında oynattı, yeri geldi fırçaladı. Bunu zaman zaman basın önünde de yaptı. Kavga etmediği kimse, rest çekmediği makam, koltuk kalmadı. Biz Türkiye halkı bu tür insanları daha fazla severiz her nedense. Psikologların ve sosyologların buna vereceği bir cevap vardır diye düşünüyorum. Yoksa da mutlaka araştırılmalı.
Tam tamına 12 seçim kazandı ama onun sonunu hazırlayan en büyük etken 13. seçimi olması dolayısıyla 13'ün uğursuzluğu değil, futbolda Galatasaray'ın Fenerbahçe'ye üstünlük sağlaması oldu. Yanlış anlaşılmasın, tek başına bu etkili olmuştur demiyorum kesinlikle.
Artık yeni başkan Ali Koç. Çok iyi bir çalışma yaptı ve efsane başkan Ali Şen'in desteğini aldı. Taraftarlar zaten yıllar öncesinden desteğe başlamıştı. Taraftarlara kalsa uzak ara başkan olurdu, fakat kulüp üyelerine kalıyordu başkanı seçmek. Hiç ama hiç kimsenin beklemediği bir sonuç çıktı ortaya, taraftarlarla üyelerin görüşlerinin aynı olduğu anlaşıldı. Aziz Yıldırım'ın her zaman yanında olan, her koşulda destekleyen üyeler, bu sefer onu yalnız bıraktılar.
Yukarıda da değindiğim gibi ülkemizde demokratik insanlar değil, krallar, padişahlar seviliyor. Ama Ali Koç görüldüğü üzere demokratik bir insan. Hiç bir zaman 'ben' diyebilecek biri değil, 'biz' diyebilen biri; ki bunu da zaten başkan seçildiğinde yaptığı konuşmada gördük.
Karakter olarak da düzgün dürüst biri, bu her halinden belli oluyor. Fakat seçim süreci onu bir hayli değişime uğrattı, seçim bitene kadar da olsa... Aziz Yıldırım ve yanındakiler, ellerine ne geçirdilerse, Koç'a saldırdılar. Etik değilmiş, hoş değilmiş, hakaretmiş hiç önemsemediler. Rezil etmek için ellerinden geleni yaptılar. Ali Koç da bunlara sessiz kalamadı, o da raydan çıktı. Onların seviyesine inerek karşılık verdi. Benim bir sözüm vardır: 'Şeytanla baş edebilmek için, en az şeytan kadar kötü olmak gerekir.' Burada Koç'u kesinlikle eleştirmiyorum hatta hak veriyorum. Günümüzde kötülüğe iyilikle karşılık vermek saflık, salaklık kabul ediliyor. Böyle kazanmak imkânsız gibi bir şey.
Ali Koç çok sevilen bir kişi olsa da, en ufak bir başarısızlığında kazan kaynamaya ve bir süre sonra da homurdanmalar başlayacak. Millet olarak sabırsız da olduğumuzdan istifa sesleri yükselecek. Ben Ali Koç için istifa çağrısı yapıldığında, o koltukta 1 dakika bile durabileceğini sanmıyorum. Onurlu ve gururlu biri, istenmeyen yerde asla durmaz. Ali Koç'un taraftarlarca sabır eşiği yüksek. Başarı için daha fazla bekleyebilirler. Bunun da yeterli olacağını sanmıyorum ve bu eşik çok daha yükseklerde olmalı. Çünkü hiç bir başarı birden gelmez, gelenler ise sadece ve sadece anlık başarılardır.


Süpermen Cenk

Geçtiğimiz haftaya damgasını Cenk Tosun vurdu. Oynanan hazırlık maçlarında süpermenliğe soyundu. Her golü kendi atmak istedi, değerine değer katmaya çalıştı. Bir pozisyonda, ceza alanı önünde düşürülen oyuncu, vuruşu kendi kullanmak için Cenk'ten izin istedi. Cenk izin vermedi, vuruşu farklı şekilde auta gitti.
Saha içi süpermenlik kesmedi, tribünlere de el attı. Milli maç oynanırken, futbolu bıraktı, kravatı, gömleği, ceketi ve pantolonunu çıkardı, saldırıldığını düşündüğü tribündeki babasına yardıma koştu. Patronda (hakem) süpermeni (Clark Kent) işinden (gazeteci - muhabir) kovdu (kırmızı kart).
Düşünmeden edemedim, şöhretliğin getirdiği sarhoşluğu mu yaşamaya başladı acaba, hakemin yakasına yapışıp tehdit eden Arda, Emre Belözoğlu gibi.
Sonradan yaptığı açıklamada özür dilemiş, hatalı olduğunu kabul etmiş. Bazıları gibi, danışmanlar tarafından yönlendirildiğini sanmıyorum. Gerçekten de hata yaptığını anlamıştır. Ancak bu süpermenliği de bırakması gerekiyor. Sahaya çıkacak, sadece kendi görevini yapacak, oyuna iyi konsantre olacak, tribünde kim var, kim yok, kim neler yapıyor, buralarla bağlarını iyice koparacak.