Kim ne derse desin, AKP bu işi iyi biliyor, beğensek de beğenmesek de çok da güzel yapıyor. Erdoğan ve kurmayları, Türk seçmenini en nazik yerinden yakalayıp, paketledikten sonra da istediklerini elde edebiliyor, "kendi kanunlarını" artarda çıkarıyorlar...

İktidarları öncesi /kendilerine göre/ mağdur oldukları tüm yasaları, 2002'den bu yana kendi kalıplarına uydurdukları ve bu konuda ne kadar mahir oldukları ortada. Bu başarının altında da hiç şüphesiz o dönem yaşadıkları "ben ezik miyim" psikolojisi yatıyor.
   
Bugün artık AKP rüzgarı ülkenin her yerinde ve her zerresinde hissediliyor. Bu bir başarı mıdır derseniz, AK pencereden bakarsanız, elbette başarıdır.
            ***
   
Eski defterleri çok iyi okuyorlar, çok güzel analiz ediyorlar. Bir zamanlar kendilerini mağdur eden yasaları teker teker gün yüzüne çıkarıp, Meclis üstünlüklerini de kullanarak açıkcası rövanşı alıyorlar. Eziyorlar...
   
Bu savaşta şüphesiz Başbakan Erdoğan'ın rolü yadsınamaz. Ama görünen o ki, bugün artık AKP kurmayları da birer küçük Erdoğan oldular. Amaçları da AK Parti'yi artık bir cemaat partisi imajından kurtarıp, bir kitle partisi haline getirebilmek. Bunu da başarmaya başladılar. Bunu hem partinin geleceği ve hem de siyasi ideolojinin gereği görüyorlar...
   
Kurulduğu günlerde "milli görüş gömleğini çıkarıp çıkarmamakla" anılan dünün Erbakan hocanın talebelerine bugün artık "merkez sağ" gömleği bile dar geliyor. Başbakan başta olmak üzere partinin tüm konuşmacıları bazen öylesine laflar ediyorlar ki, solcu geçinen siyasilerin bile ağızları açık kalıyor...
            ***
   
Çıkaracakları yasaları öylesine süslü tepsilerle vatandaşın önüne koyuyorlar ki, büyük kitleleri inandırmayı başarabiliyorlar.
   
Bilinçli ve kurnaz bir taktikleri var.
   
Çıkarmak istedikleri yasa ile ilgili olan Bakan, önce Türkiye'nin herhangi bir ilindeki, herhangi bir toplantıda konuyu "çıtlatıyor". İktidar bir şey söylese de bağırsam diye bekleyen muhalefet ve küçük muhalefet, hazırlıksız bir şekilde hop diye atlıyor... Ortalık toz duman... O zamana kadar dersini iyi çalışan Başbakan Erdoğan çıkıyor bu kez sahneye. Antrenmanlı ve gardını almış...
Eh, artık bu saatten sonra kim tutar seni misali, iş birkaç grup toplantısına kalıyor. Onların da tabii galibi belli...
Bir de Başbakan'ın herkesin gözünün içine baka baka, cümle aleme meydan okuya okuya bu yasa şu güne kadar Meclisten geçecek dedi mi, o işin bileti kesilmiş demektir... Bu talimatı cihad sayan AK grubu mecliste tutabilene aşk olsun....
Hepimiz gördük.
12 Eylül'ün, 28 Şubat'ın getirdikleri, AKP'nin istediği doğrultuda ve tekme – tokat savaşları sonunda tuş olmuş ve bu hükümetin istekleri tecelli bulmuştur. Hatta bugün hızını alamayan İktidar partisi sadece bunlarla yetinmemiş, kendi vesayetini hakim kılma gafletine kapılmıştır. 
Dün çoğunluğun azınlığa tahakkümünden feryat edenler, bugün aynı uygulamayı kendileri yapmaktadırlar...
Türkiye'nin geçmişi ile savaşanlar, fincancı katırlarını ürkütmeye başlamışlardır.
Akil olan, dünün yaralarını kaşıyarak değil, geleceğin Türkiye'sini yaratmaya uğraşarak bu ülkeyi ve halkını sevdiğini gösterebilme erdemini ispatlamaktır.
İktidar olanın muktedir olması da gerektiği gözardı edilmemelidir.
Bugün AKP'nin takındığı "cakayı" çok kısa bir süre önce ANAP'ın da takındığını ama bugün halinin ne olduğunu irdelemek, Türk siyasi hayatının asla hata kabul etmediğinin göstergesidir.