Avrupa Birliği'nde kömürün yol açtığı sağlık maliyetlerini veren Sağlık ve Çevre Birliği HEAL 2013 yılı raporunda her yıl 18.000 erken ölüm ve dört milyon işgünü kaybını rapor ediyor. O yüzden termik santraller için 'ödenmeyen fatura' deyimini kullanıyor. Bu rapor iki yıl önce Avrupa ile eş zamanlı Türkiye'de kamuoyuna duyurulmuştu. Basın toplantısında öneri ve taleplerde de bulunulmuştu. Bir tanesini buraya alayım; "Karar alıcılara, kömürün sağlık üzerindeki etkilerinin ve dışsal maliyetlerinin, Türkiye'nin enerji ile ilgili kararlarında dikkate alınması gerektiğini anlatmalıdır; sağlık açısından, yeni kömür santralleri inşa etmenin, kronik hastalıklarla halihazırda yürütülen mücadeleye zarar vereceğini ve yüksek toplumsal maliyetler oluşturduğunu belirtmelidir."[1] Halk sağlıkçılar, Türk Tabipler Birliği böyle diyor.

Bu girişten de anlaşılacağı üzere termik santral konusuna devam edeceğim. 30 Ocak, 20 Şubat ve 6 Mart tarihli yazılarımdan sonra Aliağa'daki Termik Santral konusunda yılbaşından beri bu dördüncü yazım olacak. Bu kez İzmirliler başta olmak üzere sağlıklı çevrede yaşama hakkından yana olan, çocuklarına yaşanabilir bir ülke, bir dünya bırakma duyarlılığı olan herkese çağrıda bulunmak istiyorum. Çevre Bakanlığı yetkilileri artık mahkeme kararıymış, kendi kuruluş kanunuymuş, yaratacağı risklermiş, hiçbir şeyi önemsemiyorlar, Aliağa'daki termik santralı susturmamak için insan üstü gayret gösteriyorlar.

Geçen haftaki yazımda bahsettiğim, İnceleme Değerlendirme Kurulu (İDK) toplantısı 6 Mart'ta Ankara'da Bakanlık'ta yapıldı. Saat 10 olarak bakanlık web sitesinde duyurulan toplantı, gerçekte saat 14.30'daymış, bu yüzden İzmir'den toplantı için gidenler bilet iptallerinden dolayı ciddi zarara uğradılar, yorgunluğu da cabası. Neyse bu özensiz ve kusurlu hizmet başka bir yazının konusu olsun. Konunun uzmanları tarafından hazırlanan bilimsel ve hukuki raporlar elden verildi, bununla yetinilmedi, toplantıda davacılar adına hazırlanan ÇED raporuna ilişkin itirazlar sözlü olarak da sunuldu. Daha sonra yasal bir düzenleme olmadığı halde sunum yapan katılımcılar toplantı salonundan çıkarıldı, İDK toplantısı kapalı kapılar ardında devam etti.

İDK toplantısında ve sonrasında ne yapılır? ÇED Yönetmeliği'nin 12. maddesine göre İDK üyelerinin "10 iş günü içinde, ÇED Raporu ve eklerinin yeterli ve uygun olup olmadığı, projenin çevreye olabilecek etkilerinin kapsamlı bir şekilde incelenip incelenmediği, çevreye olabilecek olumsuz etkilerin giderilmesi için gerekli önlemlerin yer alıp almadığı, Halkın Katılımı Toplantısı ve süreç içerisinde gelen görüş ve önerilere çözüm getirilip getirilmediğine ilişkin inceleme ve değerlendirmelerini yapmaları" gerekiyordu. Ama öyle olmadı, ertesi gün 07.03.2017 tarihinde İzmir Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü web sitesinde ÇED raporunun İDK tarafından yeterli bulunup nihai kabul edildiğini şaşkınlıkla öğrendik.[2]

Duyuruda da yer aldığı gibi şimdi 16 Mart 2017 Perşembe mesai bitimine kadar halktan görüş isteniyor. Bu iş birilerine havale edilecek, yöneticilerin insafına bırakılacak bir konu değil, özelde Aliağa ve yöresinin, genelde dünyanın sağlığını ilgilendiriyor. O zaman kolları sıvama vakti geldi de geçiyor. Ne mi yapacağız? 16 Mart akşamına kadar itirazlarınızı iletin. İzmir Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü'ne posta ile, e.posta ile faksla [3] ya da elden vereceğiniz dilekçenizle itiraz edin.

"Aliağa'nın kapasitesi dolmuştur, Termik Santral insanlığın ortak kültür mirası Kyme antik kentine, bölgedeki zeytinliklere, tarım alanlarına, Foça Özel Çevre Koruma Bölgesi'ne, toprağa, denize, İzmir dahil olmak üzere bölgenin havasına çok büyük zarar veriyor, Anayasanın 2. maddesinde yazıldığı gibi HUKUK DEVLETİ olmanın gereğini yapın mahkeme kararını derhal uygulayın, hukuka aykırı çalışan termik santrali kapatın" deyin.

[1] http://www.ttb.org.tr/index.php/Haberler/komurlu-5396.html
[2] http://www.csb.gov.tr/iller/izmir/index.php?Sayfa=duyurudetay&Id=193420
[3] Adres: Anadolu Caddesi No:41/5 Bayraklı, Faks:0232 341 65 36