1789 Fransız İhtilalinin dünyaya yaydığı milliyetçilik akımı neticesinde imparatorluklar içinde bulunan milletler, bağımsızlık için harekete geçmişler ve bazı devletlerin destek ve yardımları ile ayaklanmışlardı. Balkan Yarımadası'nda çok çeşitli milletler yaşadığı için milliyetçi ayaklanmalar en fazla burada görüldü.

Birinci Balkan Savaşı, 8 Ekim 1912'de başlamış ve 30 Mayıs 1913'te sonlanmıştır. Bu savaş ile Balkan Devletleri, Osmanlı Devleti'nin Balkanlardaki topraklarının büyük bir bölümünü ele geçirmiştir. Bu savaş sonucunda Osmanlı Devleti Kırklareli'ye kadar olan tüm topraklarını Balkan Devletleri'ne bırakmak zorunda kalmıştır. Osmanlı; savaşta  Avrupa'daki toprakların %83 ve nüfusunun %69'unu kaybetti. Ayrıca 12 Ada, Ege adaları ve Girit kaybedildi.

30 Mayıs 1913'te sonlanan savaşta sadece maddi değil büyük bir manevi çöküş de söz konusuydu. Böyle bir ortamda savaştan sadece 6 ay kadar bir zaman sonra; 16 Ocak 1914'te Altay Kulübü Siyah-Beyaz renkleri ile kuruldu. Siyah ve Beyaz Balkan savaşlarındaki kara günlerin ak günlere döneceğinin inancı ile kara ve ak günlerde bir arada olmayı temsil ediyordu. Kulübün isminin Altay olarak seçilmesinin amacı Türk kimliğine vurgu yapmaktı. Bu sebeple kulübün ismi Türklerin Anadolu'ya geldikleri Altay Dağlarından alınmıştı. Altay Kulübü Cumhuriyet öncesi görevini yerini getirmiş; o dönem göstermiş olduğu başarılarla Ege Bölgesinde ulusal bilincin yerleşmesini sağlamıştır. Düşman işgaline direnen, Kuvayi Milliye hareketinde yer alan Altay Kulübü Cumhuriyetin kuruluşunda da yer almıştır.
16 Ocak 2014 günü Altay Kulübü şan ve şerefle dolu bir yüz yılı tamamladı. Yüz yıl içerisinde büyük sportif başarılar kazanmakla birlikte her zaman kulüp kimliği ve kültürü ile ön planda oldu. Kuruluş bilincinin içinde yer alan ahlak meşalesi hiç sönmeden yüz yılı tamamladı. Defalarca uğradığı haksızlıklar sportif alanda gerilemeyi getirse de kulübün ahlaklı duruşu ve haksızlıklara direnmenin merkezi olması hiç değişmedi. Her zaman kara günlerin ak günlere döneceği inancı kulübün içerisinde hissedildi.

Altay Kulübü kuruluş zamanında büyük zorluklar içerisinde idi. Bugün yeni yüzyıla girerken; farklı platformlarda da olsa Altay Kulübünün birçok zorluklarla mücadele etmesi gerektiğini görüyoruz. Yeni Yüzyılda Altay'ın kendi kimliğine uygun; yeni hedeflere yürümesi gerektiğine inanıyoruz.

Yakında tanıtımı yapılarak sizlerle buluşacak olan; Yüzüncü yıl Altay Tarihi kitabının yazarı Sayın Fehim Kuruloğlu'nun emekleriyle yeni yüzyılın ilk büyük projesini 17 Ocak günü Altay Resmi İnternet sitemizden yayınladık. Sporun insanlar arası ilişkilerde sevgi, saygı, hoşgörü, sevinç, üzüntü paylaşımı gibi toplumsal değerleri oluşturma ve geliştirme niteliğini göz önünde bulundurduk. Projemizin temel dayanak noktası toplumsal uyum ve kaynaşmada araç olarak kullanılabilen spor vesilesiyle ülkemiz için ciddi bir potansiyele sahip olan ve derin kültürel bağlarımız olan dış Türklerle mevcut ilişkilerimizin daha da derinleştirilmesine katkı sağlamak oldu. Altay Spor Kulübü'nün, ismine ilham kaynağı olarak seçtiği coğrafyayla ilk defa olacak nitelikte yeni bağlar tesis etmesi anlamlı olacaktır diye düşündük. Amaçlarımızdan biri; Rusya Federasyonu içerisinde yer alan ve özerk bir cumhuriyet olan Altay Cumhuriyeti ile ülkemiz arasındaki ilişkilerin güçlendirilmesi, Anadolu ile Altay coğrafyaları ve toplumları arasında köprü oluşturulması oldu. Günümüzde futbol Simon Kuper'in saptadığı gibi sadece futbol değildir. Artık spor olmanın ötesinde başka anlamlar taşımaktadır. Biz de bu vesileyle spor aracılığıyla birbirine binlerce kilometre uzakta olan bu iki coğrafyayı birbirine yakınlaştırmaya vesile olmayı düşünmekteyiz.

Altay kulübünün yüz yıllık geçmişinde dünyada birçok coğrafyasında haritalar değişti, imparatorluklar sona erdi, birçok devlet kurulup, bazı devletler sona erdi. Altay Kulübü her zaman kendi değerleri ile ayakta kaldı. Bunu sonsuzluğa uzandırmanın yolunun sevgi ve dostluktan geçtiğine inanmaktayız. Projemize Altay Cumhuriyetinden kişiler çok sıcak baktılar. Umarım ülkemizin, şehrimizin ve kulübümüzün idarecileri de bu dostluk köprüsüne taşlar koyarlar. Ve bu proje sadece mevcut olan Altay Spor Kulübünün projesi olmakla kalmaz; herkesin ortak projesi haline gelir.