18. haftada lig 2.'sini deplasmanda koltuğundan eden Altınordu, bu haftada yine başka bir lig 2.'si Çaykur Rizespor'a konuk oldu. Rizespor'un maça girişi çok hızlıydı; kısa sürdü. Altınordu, her zaman yaptığını yapmaya başladı ve ayağa paslarla dengeyi kurdu, rakip kaleye gitmeye başladı.
Bir pozisyonda Saadane ceza sahası içerisinde Erdoğan'a sert bir müdahalede bulundu. Erdoğan yere düştü ve kıvranmaya başladı. Sert bir darbe alan oyuncu böyle kıvranmaz. Darbe aldığı yeri koruma dürtüsüyle yüklenmez. Kıvranıyorsa bilirim ki o oyuncuda hiç bir şey yoktur, numara yapıyordur.
14 ve 17. dakikalarda Rizespor'un gol bulabileceği dakikalardı. Rizespor'a göre sağdan Samu 2 ayrı pozisyonda süratiyle Altınordulu oyunculardan sıyrıldı, ceza alanı içerisine gönderdiği toplar gol getirmedi.
1. Lig'de hep kaleden uzak futbol izlemeye alışıktık ama bu tam tersi, bol bol pozisyona girilen bir maçtı.
Çıkarken kaptırılan toplar tehlikelidir. Recep Niyaz da bunu yaptı, Serkan ayak koyup topu kaptı, Kerim'e aktardı, Kerim'de zaman kaybetmeden Barış'ın önüne güzel bir pas verdi, yerden uzak direk dibine düzgün bir vuruşla da gol geldi.
İlk yarı bitmeden oyuncu değişikliği moda oldu. Gol öncesi topu kaptıran Recep Niyaz dışarı çıkarken adeta köpürüyordu. Çok gerekli olmadığı takdirde 40. dakikada oyuncu değişikliği yapmak bana göre tamamen gereksizdir. Üstelik İbrahim Üzülmez 2 tane oyuncusunu birden değiştirdi.
Altınordu atakları genellikle solundan yedi. Hem rakipleriyle baş etmekte zorlandılar hem de o bölgede devamlı boşta rakip oyuncu bıraktılar.
İkinci yarıya da Rizespor hızlı başladı. Kafa vuruşunda Erce parmaklarıyla dokundu, üst direğe çarpan top dışarı çıktı.
48'de Barış yine sahne aldı. Orta saha civarından Kerim'den aldığı topla, hızla rakip kaleye gitti. Saadane'ye bir çalım attı, ceza alanına girmeden vurdu, farkı 2'ye çıkardı.
Ev sahibi yüklendi, Altınordu hızlı hücumlarla kaleye gitmeye başladı. Zaman zaman ayağa paslarla oyunu yavaşlattı, topa hâkim oldu, Rizesporlu oyuncuları topun peşinde koşturmaya zorladı, biraz da yordu.
62. dakikada ise Murat, kaptırıldı denen toptan ümidini kesmedi, koştu, zorladı ve almayı başardı. Yaptığı ortaya Kerim kafa vuruşuyla skoru 3-0'a getirdi. Bu golü ben Murat'a yazdım. İstek ve inanç...
Kırmızı lacivertlilerin sol tarafının çok aksadığından bahsetmiştim. O bölgede oynayan Yusuf'un orta sahada tek hamlelik bir hareket yapması ve sonucunda geçilmesi kafamda soru işaretleri doğurdu. Böyle bir hatanın yapılması, bugün bir sorun çıkarmadı. Ancak sonraki maçlarda şampiyonluğa bile mal olabilir. Orta sahada defans oyuncusu rakibin önünde durmalı, ayakta kalmalı, kesinlikle çalım yememeli. Oyalamalı ve arkadaşlarının kademesine gelmesini beklemeli.
Maçın yıldızı bana göre Erce idi. İmkânsız gibi görünen kurtarışlarıyla, Rize'nin umutlanmasına izin vermedi. Mirkan ise sahada pek görünmedi. Bunda Altınordu'nun ataklarının çoğunun hızlı hücumlarla gerçekleştirmesi de etkili oldu. Önde olunca genellikle de top dolaştırdı, oyunu yavaşlattı, ileriye gitmeyi 2. plana aldı.
İstatistiklere bakacak olursak, topla daha çok oynayan takım, Altınordu idi. Ama şutlarda ise Rize'nin büyük bir üstünlüğü vardı. İsabetli şutlarda dikkat çeken şey, Altınordu hanesindeki 3 rakamı idi. 3 isabet ve 3'ü de ağları sarsmıştı. Kaleci Gökhan'ın da hiç bir kurtarış yapmadığı anlamına geliyordu bu aynı zamanda.
Rüya gibi haftalar devam ediyor Altınordu için. Oynadığı rakiplerin hedefleri şampiyonluk olsa da, kazanmasını bildi, ligin üst sıralarını kökünden sarstı. Okyanusta boğulmadan ilerliyor. Ya derede ne yapacak?