Bu yıl ellincisi düzenlenen Ulusal Psikiyatri Kongresi 12-16 Kasım tarihleri arasında Antalya’da gerçekleştirildi. Ülkemizin saygın bilim adamlarının katıldığı kongrede meslektaşlarım birçok konuda ülkemizde ve dünyada gerçekleşen son gelişmeleri değerlendirdi. Kongre ortamında yazdığım köşe yazımı Geriatrik Psikiyatri Çalışma Birimi adına Prof. Dr. Isın Baran Kulaksızoğlu ve Doç. Dr. Eylem Sahin Cankurtaran’ın basın açıklamasına ayırmak istedim.

21 Eylül günü tüm dünyada Alzheimer Hastalığı ile ilgili farkındalığı arttırmak amacıyla ‘Dünya Alzheimer Günü’ olarak kabul edilmiştir. Alzheimer Hastalığı bir beyin hastalığı olup demansın(bunamanın) en sık görülen nedenidir. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre günümüzde dünyada 35.6 milyon kisinin demans tanısı olduğu ve her yıl yeni demans vaka sayısının yaklaşık 7.7 milyon olduğu bildirilmektedir. Her yüz yaslıdan 2 ile 8inde demans tanısı bulunmaktadır. Demans vakalarının yaklaşık %60-70i Alzheimer Hastalığına bağlı olarak çıkmaktadır. Alzheimer hastalığının görülme sıklığı 60 yasından sonra her 5 yılda bir 2 katı artmaktadır. Halen ülkemizde 400.000 hasta vardır. Bu nedenle gelecek yıllarda nüfusun hızla yaslanmasıyla birlikte hem ülkemizde hem dünyada Alzheimer Hastalığının çok daha yaygın hale geleceği düşünülmektedir. 2050 yılında tüm dünyada Alzheimer Hastalığı vaka sayısının 115 milyon olması beklenmektedir ve yeni vakanın da yarıdan fazlasının Türkiye’nin de aralarında bulunduğu gelişmekte olan ülkelerde ortaya cıkacağı ön görülmektedir.

Maalesef ülkemiz hızla artmakta olan yaslı nüfusun ihtiyaçlarına ve Alzheimer hastaları için gerekli bakımın sağlanmasına hazır değildir.

Alzheimer Hastalığı beyin işlevlerinde belirgin bozulmaya yol açan ön planda unutkanlığın olduğu ancak zaman içinde belirgin davranış bozukluk ve fiziksel kısıtlılıkların eslik ettiği bir hastalıktır. Sinsi seyri nedeniyle ilk belirtilerden olan unutkanlık hem hasta hem de yakınları tarafından yaşlılığın doğal seyri gibi değerlendirilmekte ve bu nedenle de ancak hastalığın ileri evrelerinde demans tanısı konulmaktadır.

Alzheimer Hastalığının erken tanınması için farkındalığın artması gerekmektedir


Alzheimer hastalığı/hastayı etkilediği kadar bakım veren kişilere/ailelere ve topluma ciddi psikososyal ve ekonomik yük getirmektedir. Alzheimer Hastalığının mali yükü kanserden daha yüksek ve kalp hastalıklarıyla benzer düzeydedir. Türkiye’de Alzheimer hastasının bakımını çoğunlukla aileden biri üstlenmektedir ve bu kisi %85 sıklıkta es yada kız çocuğu olmaktadır. Alzheimer Hastalığının ilerleyen dönemlerinde hastalar sürekli bir bakım verenin desteğine ve gözlemine ihtiyaç duymaktadır. Bu nedenle bakım veren aile üyesi de ciddi bir zorlanma ve bakıcı tükenmişliği yasamaktadır. Alzheimer hasta yakınlarında %40 oranında tükenme ve depresyon mevcuttur.

Alzheimer Hasta yakınlarının sosyal ve psikolojik desteğe ihtiyacı vardır


Demansı olan kişilerin özellikle davranış sorunları olduğunda ya da bakımlarının zorlaşmasıyla birlikte bakım evlerine yerleştirilmesi sık rastlanan bir durumdur. Turkiye’de bakım evi yatak sayıları artmakla birlikte henüz ihtiyacı tam olarak karşılayacak düzeye gelmemiştir. Son yıllarda bakım evlerinin fiziksel koşullarında düzenlemeler yapılmaktadır ancak bakıcı personelin sürekliliğinin sağlanması ve personele düzenli eğitim verilmesi/hasta bakımının tam olması bakımından gereklidir. Bakım evleri ile ilgili bir başka öncelikli konu ise hekim desteğidir. Aile hekimliği uygulaması ile kalıcı kadro ile çalışan ve bu alanda özellesen pratisyen hekimler yerine aile sağlığı merkezlerinden kısıtlı süre için gelebilen ve sürekli değişen aile hekimleri bakım evlerine tıbbi destek sağlamaya çalışmaktadırlar. Bu durum ise bakım evlerinde yasayan yaslıların yeterli tıbbi tedavi ve takiplerinin yapılmasına engel olmaktadır.

Toplumda Alzheimer Hastalığı yeni vaka sayısının hızla artması beklendiği için gelişmiş ülkelerde olduğu gibi Alzheimer hastalığıyla ilgili toplumda farkındalık arttırılması/ hastalığın tanınması ve bakım verenlere destek olunmasını kolaylaştıracak resmi politikalar oluşturulmalıdır.

Ülkemizin sağlık politikaları acısından yaslanma ile ilgili ‘Yaslanma Ulusal Eylem Planı’ yapılmakla birlikte gelecekte sayısı hızla artacak olan Alzheimer hastalarını öncelikli ele alan politikalar eksiktir.

Ülkemizde sağlık ve sosyal politikalarında Azheimer hastalarının bakımı ve rehabilitasyonu ile bakım verenlere yönelik destek programları mutlaka yer almalıdır. Evde sağlık hizmetleri ve bakım alanında demanslı hasta ve hasta yakınlarının ihtiyaçlarına daha duyarlı olunmalıdır. Hastalığa karşı toplumda farkındalığın arttırılması ise hem hastalığın tanı konulma aşamasında hem de tedavisine karsı engelleri azaltacak ve damgalamayı önleyecektir. Dünya sağlık örgütü tarafından öncelikli halk sağlığı sorunu olarak nitelendirilen demans icin hem farkındalığın hem de hasta ve ailelerine bakım ve destegin arttırılması çalışılmalıdır.