Bu haftaki yazımı hazırladığım gün, Anneler Günü. Başka hiçbir konuya odaklanamadım dolan, taşan duygularla. Gözlerim sulanıyor, kabıma sığamıyor, dönüp dolaşıp odasına dalıyorum. Yatağı, resimleri, artık içinde ona ait eşyaların olmadığı dolabı.

Bundan sonraki yıllarda da bir boyutta bu böyle. Küllerin altındaki korun hiç sönmediği.
Tevekkülün 364 günü egemen olup da, bugün zerresinin kalmadığı.
***
Gün içinde çalan telefonlar boyut değiştirtiyor, "Anne" benim, öz'lerim kızım, oğlum hatta öncelikli torunum. Anneanne "Anneler günün kutlu olsun" diyor torunum, çocuklarım. Aman Tanrım ben annem olmuşum, sanki geri çekim gibi. Aynı şeyler, kutlamalar, kelimeler, duygular ama ben kutlayan değil, kutlanan. Nasıl da geçmiş yıllar. Gidiş var, dönüş yok, kavuşma var, ayrılık var, dönüş yok. Bırakayım boyutları, yaşanmışlıkları, onlar odalarda olsunlar, gelen günleri düşleyeyim giden anıların ötesinde. Babaanne de oluyorum, cıvıltılar çoğalıp hayatımı gökkuşağına çevirecek renk renk. Hangi renklere kavuşabileceğim?
***
İçimde var olup da çocuk sevgisiyle işlenen, beni de büyüten bu olgu, bu döngü "Annelik".
Düşünüyorum; anneler hiçbir karşılık beklemeden ya da çıkar gözetmeden bizim daima yanımızda olur. İşte bunun için en kutsal değerlerin simgesidirler. Vatan gibi, "Ana vatan" gibi. Türk milleti öyle analara sahiptir ki, her devrin büyük adamlarını bu analar yetiştirmiştir" demiş Atatürk. "Ana sevgisi bütün sevgilerin kaynağıdır, değeri ölçülemeyen tek şey anne sevgisidir demiş" atalarımız. Çocuğun yaşamında sevgi, şefkat; güven, emek koyan, okul olan, anne kalbi olan tüm annelerin, annelik yapan kadınların Anneler Günü kutlu olsun. Annelik dünyanın en yaşanılası, en muhteşem lütuflarından biri.