Ülkemizde ve dünyamızda, birlik, beraberlik ve barış dilekleriyle...
Annenizi düşününce aklınıza ilk ne geliyor? 
Onunla ilgili hangi anınız canlanıveriyor gözünüzde?
Hangi özelliği dilinizin ucuna kadar geliyor?
Yeni vizyona giren "Özel Bir Gün" filmi çok hoş bir anne çocuk sahnesi ile açılışını yapıyor ve sonrasında sizde de anneniz ile unutamadığınız anları canlandırıveriyor.
Sahne şöyle...
Sabahın erken bir saatinde... Sabahlığı içinde pjamalı bir anne... Yanında tahminimce 7-8 yaşlarında çocuğu ve eve yaklaşmakta olan bir okul servisi.
Anne ve çocuk adeta yaka paça kendilerini evden dışarı atmış durumdalar.
Amaç belli...
Çocuğu servise ilgili tüm ekipmanları ile birlikte zamanında bindirebilmek.
Anne çocuğun yemek çantasının içini tamalamaya çalışıyor... Bir yandan da sabahlığı dalgalanırken çocuğu ile birlikte servise doğru koşar vaziyette.
Bu hallerini görmek bile beni güldürmeye yetmişken... Anne bir de son gayret... Çocuğun yemek çantasının içine sıkıştırmayı başaramayıp elinde kalan muzu... Artık hareket halindeki servise...  Çocuğunun yakalayabileceği bir yön tayini ile fırlatmaz mı...
İşte o an ben kopuyorum!

Annem ile ilgili benzer anılar gözümde canlanmış vaziyette... Filmin ilk sahnesi ile birlikte o anları da hatırlayıp gülüyorum!
Neyse, lafı uzatmayalım... Siz şimdi asıl muzun akıbetini merak ediyorsunuz değil mi?
Annenin büyük bir ustalık ile fırlattığı muz, hedefi şaşıp, okul servisinin camından sekip yere düşüvermez mi?
Beni daha da bir gülme tutuyor...
Ama, yok, daha bitmedi!
Anne kalan son nefesi ile bu defa servisin arkasından çocuğuna bağırıyor...
"Olsun Tatlım... Sen şeftalini yersin çantandaki... Sorun yok Canım, sorun yok!"
O yemek çantasına pür telaş içinde koymayı başardığı meyve şeftali miydi, kurduğu cümle tam böyle miydi, onu şimdi tam hatırlamıyorum ama bir yandan gülüyorum, bir yandan da iyice filmin içine dalıveriyorum.

Bazen komiktir anneler...
Bazen, hatta sık sık telaşlı...
Sonra pratik!
Nasıl yaparlar ederler bilinmez, bir şekilde ne sorun varsa bir çözüm buluverirler.
Zaten, nedense, bir yerlere hep, anneniz sizi çekiştirirken yetişirsiniz ya da yetişmeye çalışırsınız.
Bir çok aksaklık anneniz ile başınıza gelir ve annenizin dahihane fikirleri ile o durumların içinden ustalıkla sıyrılırsınız.
Bazen hoşunuza gitmese de anneniz ne yapar eder bulduğu o pratik çözümlere sizi ikna etmeyi başarırır ya da annelik kartı ile size o şekilde kabul ettiriverir.
Sonra anneler hep daha duygusaldır.
Daha çabuk ağladıkları gibi, bazen daha çabuk kızadabilirler.
Daha narindirler işte...
Daha hassas...
Daha kırılgan...
Bir de genelde hep böyle bir sarılma,öpme, koklama güdüsü ile hareket ederler... Meğer ne de güzelmiş, başkaymış onların bu çocuklarını sevmeleri değil mi? Ne kadar çabuk bunu idrak edersek o kadar iyi, mutlu, bizim için.

Onları her ne kadar şimdi benim yaptığım gibi çeşitli genellemelerin içine koymaya çalışsak da, hepsi çok ayrı, çok özeldir. 
Annemizdirler...
"Özel Bir Gün" de farklı farklı anneler ile çocuklarını, yaşadıklarını anlatan bir film... Anneler Günü öncesinde ve Anneler Günü'nde.
Erken kaybettiğimiz anneleri...
Boşanmış anneleri....
Hayata çocuklarından çok farklı bakıp, çocuğu ile arası limoni olmuş, aylarca konuşmamış anneleri...
Daha bebekken çocuğunu bırakmak durumunda kalmış anneleri...
Filmde, hepsi de kendine has, bu özel durumlar işleniyor. 
Ayrı ayrı birer sınav şeklinde...
Öğrenecek ne çok şeyimiz var!