Milliyet Gazetesi'nin Genel Yayın Müdürü ve Başyazarı Abdi İpekçi'ye, 5 Ocak 1965 tarihinde Nazilli'den daktilo ile yazılmış bir mektup gönderilir. Mektubu gönderen Nazilli, Hal Köşesi No 31'de kurukahveci dükkanı bulunan, tarihe ve ulusal kimliğine düşkün yurttaş Mustafa Dövez'dir. Mektup aynen şöyle yazılmıştır:
"Sayın Abdi İpekçi,
Affınıza mağruren ve nezaketinizi sû'i istimal etmemek şartiyle maruzatıma manzum bir misalle başlayacağım, şöyle ki:
Başını kaşımağa eli değmez kelin
Su elin, çeşme elin, bakır tas da elin
Yalınız altındaki tahta oluk kelin
Bu manzume; Ödemişle Nazilli arasındaki Bey Dağı'nda bir çeşme taşına hak ettirilmiş olup, manzumenin sahibi Aydın'ı zapdedip (Vali-i Vilâyet, Hademe-i Devlet, Atçalı Kel Mehmet) imzasiyle vaktın Padişahına arîza gönderen meşhur şaki Atçalı Kel Mehmet'tir.

Manzumenin kısaca hikâyesi şudur:
Atçalı Kel Mehmet, bir yaz günü kızanlarıyla beraber Bey Dağı'nda yol alırken susamış ve hararetten dili damağı kurumuş. Sağda solda su bulamayınca; her birinde birer düdük olan kızanlarını dört tarafa dağıtarak, suyu kim bulursa düdük çalsın, orada toplanalım, demiş. Yalınız başına kalan Kel Mehmet, biraz ileriye gidince bir çeşme ile karşılaşmış ve düdük çalarak kızanlarını çeşmenin başında toplamış.
Çeşmenin tatlı ve soğuk suyundan kana kana içen Kel Mehmet, elini yüzünü yıkayıp serinledikten sonra, bu sudan gelip geçen hayvanatın da istifade etmesi için çeşmenin altına bir tahta oluk yaptırmaya karar vermiş ve yakın bir köye giderek bir marangoz, bir de kabir taşı yapan ve aynı zamanda kabir taşlarına kitâbe yazan birini buldurarak; marangoza bir tahta oluk yaptırıp çeşmenin altına koydurmuş. Taşçıya da, çeşmeye göre bir taş kestirip kendi eseri olan yukarıdaki manzumeyi hâk ettirerek taşı çeşmenin üstüne oturtmuş...
Bu manzume Atçalı Kel Mehmet'i dillere destan etmiş ve namı zamanımıza kadar gelmiş.

Manzumenin hikâyesi budur. Şimdi maksada gelelim:
Abdi Bey kardeşimiz bir bakarsınız Moskova'da, bir bakarsınız Almanya'da, bir bakarsınız şurada, bir bakarsınız burada. Bir türlü bir yerde durmuyor. Temsilde hata yoksa; Atçalı Kel Mehmet gibi başını kaşımaya vakti yok. İyi ama Abdi Bey kardeşimizle aramızda bir anlaşma var. Bu anlaşmaya göre Abdi Bey, Milli Mücadele'nin gizli kalan ve cephenin ordu tarafından teslim alınmasına kadar geçen bir buçuk senelik ve hatta 22 aylık tarihini bir kitap halinde yazıp tefrika halinde Milliyet Gazetesi'nde yayınlayacak ve böylece hem tarihe hizmet etmiş olacak ve hem de halk efkârını aydınlatacak.
Şunu da kaydedeyim ki, Atçalı Kel Mehmet yalnız Aydın'ı zaptedip kendi kendine vali olmuş, Köroğlu ise yalınız Bolu Beyi'ne ferman okumuş. Fakat Demirci Mehmet Efe Millî Mücadele'de umum kumandanlık yapmış ve 6 vilâyete hükmetmiştir ki, Abdi Bey bunu dile getirecek ve bu eseri Türk tarihine armağan edecek.
Muvafakatını aldığımız bir sayın Albay, bu eserin yazılması için soru beklemektedir ki, bu bir fırsattır. Fırsat ise kuşa benzer ki, uçarsa bir daha gelmez. Meramım bu fırsatın kaçmamasıdır.
Cevabınızı bekler, sağlık dileklerimle selâm ve saygılarımı sunarım muhterem efendim. Mustafa Dövez."

Son derece içten ve nezaketle kaleme alınmış bu mektubun sonunda sözü edilen albay, Kurtuluş Savaşı sırasında bölgede komutanlık yapmış, Nazillililer tarafından "Arap Yüzbaşı" unvanıyla anılan Nuri Vural'dır.
Bu kahraman asker ki, savaş sonrası sivil yaşamında, Demokrat Parti Genel Başkanı Celal Bayar'ın iltifatlarına mazhar olacak, yine Bayar tarafından 8 Kasım 1949 günü kendisine yazılan mektupta aynen şöyle denilecektir:
"Muhterem Nuri Beyefendi,
Manisa Vilâyetini dolaşırken bir çok yerlerde sizi andık. Bu arada bilhassa Eşme'ye vardığımız zaman orada halkın hali bizi çok üzdü. Sizin muvakkat bir zaman için olsun partimizin Manisa teşkilatıyla beraber çalışabilmenizi, bu vatan hizmetinde kendilerine yardımcı olmanızı düşündük.
Mümkün olur da bu ricamızı is'af ederseniz teşkilâtımız altı ay için zaruri masraflarınıza karşılık olarak ayda beş yüz lira vermeyi düşünmektedir.
Takviyeye ve yardıma muhtaç olan Eşme için bu fedakarlığı göze almanızı ben de bilhassa rica ediyorum. Cevabınızı bekler muhabbetle gözlerinden öperim. Demokrat Parti Başkanı Celal Bayar."    
Bu güzel ülkeyi parselleyip, kaynaklarına savurganca kıyan "içimizdeki düşmanların" ne yaptıklarını ortaya koyma adına resmi olan kadar resmi olmayan tarihten de bilgi sahibi olmak gerekiyor. Resmi tarihimizde adı pek geçmeyen, Kurtuluş Savaşı'ndan sonra madalya ile ödüllendirilmiş olan, Kurtuluş Savaşı kahramanlarından, bugün kendisine benzemiyor olsa da bir heykeli Nazilli Kent Müzesi'nde bulunan Arap Yüzbaşı'dan söz etmeyi sürdüreceğiz.

TARİHTEN SAYFALAR

9-13 Nisan Sağlık Haftası        


Birleşmiş Milletler tarafından 8-13 Nisan tarihleri arasındaki günlerin yer aldığı hafta Sağlık Haftası olarak kutlanıyor. Haftanın amacı; insanların sağlık kurumlarını öğrenmeleri ve sağlıklı yaşama bilincine kavuşmalarına dayanıyor. Ülkemizde sağlık hizmetleri istenilen düzeyde mi? Sağlık çalışanlarının sorunlarına çözümler üretiliyor mu?
Bir toplum tv kanallarının sabah proğramlarında ekranlara çıkan doktorların anlattıklarından yarar umuyor, sağlık çalışanlarının özlük hakları bir yana işlerini yaparken can güvenlikleri bulunmuyorsa sözün bittiği yerdeyiz, demektir.