10 Kasım 2010 tarihli Birgün gazetesini okudunuz mu?
Manşetten sesleniyordu gazete.
Manşet şöyleydi:
"Arınç'ın sesini kesen zehir!"
***
Birgün, ulusal çapta yayın yapan günlük bir gazete. Ülkenin dört bir yanında dağıtılan, okunan bir gazete.
Bu gazetenin manşetine bu önemli haberi, bu uyarı haberini çekmesi de kuşkusuz çok önemli.
Şule Yıldırım imzalı haber, geniş, kapsamlı, çerçeve metinlerle zenginleştirilmiş, bilim insanlarından alınan görüşlerle çeşitlendirilmiş dört dörtlük bir haber.
***
Neyse...
Biz habere dönelim.
Haber, Çal Dağı'nda kurulan İngiliz sermayeli maden şirketinin neler yapmak istediğini özetleyen bir paragrafla başlıyor:
"Manisa ili Turgutlu ilçesinde yer alan Çal Dağı'na European Nickel Şirketi tarafından kurulmak istenen ve Gediz Havzası'nı çöle dönüştüreceği bilim adamlarınca dile getirilen nikel madeni, Manisa Bölge İdare Mahkemesi'nin yürütmeyi durdurma kararına rağmen kurulum çalışmalarına devam ediyor. Sülfürik asit liç yöntemiyle açık maden işletmesi tekniğinin, dünyada uygulandığı yerlerde tabiata vahşice zarar verdiği ise bilim insanlarının raporlarıyla sabit."
Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi'nin hazırladığı rapora da yer verilmiş haberde. Raporda, söz konusu madenin doğal dokuyu nasıl mahvedeceği detaylı olarak anlatılıyor.
***
CHP'nin eski milletvekillerinden Hasan Ören'in görüşlerine de başvurulmuş.
Ören diyor ki:
"Sayın Arınç, madenin bölgeye nasıl zarar vereceğini bildiği halde ses çıkarmadı. Kendisi TBMM Başkanı iken yüz yüze görüştük. Bülent Bey, o dönem bu işletmenin ruhsat alması için kendisine ricacı olan birçok kişinin olduğunu, ruhsat baskısı gördüğünü söylemişti. 'Hayır böyle bir şey yok' desin, ben yüzleşmeye hazırım, kendisi isimler de zikretti. Bir kelam etse ben arkasını getiririm, söyleyecek başka şeyler de var."
***
Hasan Ören'in iddiaları çok vahim.
Çok önemli.
Sayın Arınç, bu iddiaları ya belgeleriyle yalanlamalı.
Ya da halka bunun hesabını vermeli.
***
Ören şöyle devam ediyor:
"Sanayiciyim, iki fabrikam var. Bölgemizde bir işletmenin açılıp istihdam sağlanmasını en çok ben isterim ancak bu işletme yaşamımızı tehdit etmezse. Parlamentoda bulunduğum dönemde 150-200 dosyayı Cumhurbaşkanlığı'ndan çevrecilere kadar herkese gönderdim. Burada gerçekten vahşet yaşanıyor. Dünyanın hiçbir yerinde açık usulle işletilen nikel madeni yok. Yeni Gine'de mesela, hisseleri bir garibanın üzerine yapmışlar, tamamen her tarafı yaşanmaz hale getirmişler. O gariban şimdi mahkemelerde sürünüyor, bunlar rantı alıp götürmüşler. Dört yıl önce dosyayı parlamentoda meclis başkanı olduğu dönemde Arınç'a götürdüm. 'Burası bizim memleketimiz, dünyanın yedi harikasından birisi olan Gediz Havzası. Artık ülkeler tarımla ilgili alanlarını sınırlarından daha iyi koruyorlar' dedim. Bana, 'Dosyanızı aldım baktım, bu ne melanet şeydir, bir yığın insan bununla ilgili ruhsatı vermemiz için bize baskı yapıyor' dedi. Bu konuda Arınç'la her yerde yüzleşmeye hazırım. İçimizde bir memleket sevgisi var ise buna hayır demeliyiz. Bu maden kurulursa ciddi bir getirisi de yok. 15-20 yılda getireceği para 700-800 milyon dolar. 2005'ten beri bu firmayla uğraşıyoruz. ÇED'leri kimsenin haberi olmadan almışlar. Başbakan'a ve Cumhurbaşkanı'na anlattım. Bunlar bunu siyasallaştırmaya başlayınca sivil topluma yöneldim."
Durum böyle.
***
Bitmedi.
Turgutlu Çevre Platformu Yönetim Kurulu Üyesi Metin Sert de, canına dişine takmış mücadele ediyor.
Çal Dağı'nı İngiliz sermayeli maden şirketine çaldırmamak için uğraşıyor.
Onun da bir dizi iddiası var.
Şöyle diyor Metin Sert:
"AKP'li Belediye Başkanı maden yanlısıdır ve maden şirketi ile işbirliği içindedir. Belediye Başkanı'nın amcaoğlu, madenin halkla ilişkiler müdürü olarak görev yapmaktadır. İngiliz sermayeli Sardes Şirketi'ne Çal Dağı ormanından ağaç kesmesi için verilen izin, 29 Mart yerel seçimlerinden hemen sonra, daha bir hafta bile geçmeden, 4 Nisan 2009 tarihinde verilmiştir. 28 Nisan 2010 tarihinde Manisa Bölge İdare Mahkemesi, Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından verilmiş orman tahsis izninin hatalı olduğuna karar vererek, yürütmeyi durdurdu. Bu karara göre şirket tarafından bir tek bile ağaç kesilemeyecekti. AKP'nin Mayıs 2010 tarihinde çıkarmış olduğu yeni madencilik yasası bu engelleri kaldırdı ve çalışmaya devam ediyorlar."
Görüyorsunuz...
Mahkeme iptal ediyor, durduruyor.
AKP istediği gibi yasa çıkarıp mahkeme kararlarını aşma manevrası yapıyor.
***
Üstelik bu maden şirketi pek çok Avrupa ülkesinden kovulmuş.
Daha önce Arnavutluk, Sırbistan, Yunanistan'da şansını deneyen şirket, Balkanlar'dan kovulunca gözünü Ege kıyılarına dikmiş.
Metin Sert, şu bilgileri veriyor açıklamasında:
"Bu şirket, Arnavutluk'ta bağlantıları olan Hamit Bitirici aracılığıyla Türkiye'ye getirildi. Şirket, İstanbul'da kurulmuş olan Bosphorus (Şimdiki adıyla Sardes) şirketinin tüm hisselerini satın alarak, nikel yatağı olduğu 60 yıldır bilinen Turgutlu Çal Dağı'ndaki maden yatağı hakkını ele geçirdi. Şirketin yönetim kurulunda ise 1997 - 2001 yılları arasında İngiltere adına Ankara ve İstanbul büyükelçiliği yapmış olan 'Sir' unvanlı David Logan var."
***
Demek ki Sayın Arınç'ın sözü herkese geçiyor.
İngiliz sermayesine geçmiyor.
Bu zehir çok yaman bir zehir.
Arınç'ın bile sesini kesen bir zehir!