2015 yılının asgari ücret rakamları belli oldu...
İlk 6 ayında asgari ücret brüt 1168 lira, net 922 lira,
İkinci 6 ayında brüt 1203 lira, net 947 lira olacak.
2015 yılının ortalaması 922+947=1869/2=937 TL...
Ekim 2014'te yoksulluk sınırı 3.926 TL.
3.926-937=2989TL.
Yani, askeri ücretli yoksulluk sınırının çok gerisinde yaşamaya mahkum ediliyor.
Ekim 2014'ün açlık sınırı 1.205 TL.
1.205-937=268 TL.
Bu demek oluyor ki asgari ücret ortalaması açlık sınırının bile gerisinde...

* * *
Şimdi gelelim asgari ücretlinin çay-simit hesabına.
Bugün en düşük fiyatla bir bardak çay 75 kuruş. Bir simit 75 kuruş. Beş kişilik bir aile, üç öğün sadece çay ve simitle karınlarını doyurmaya kalksa bakın ayda kaç lira ödemesi gerekecek...
(0.75+0.75)=1.50x3= 4.5 TL. Bir kişinin 3 öğün (1 gün) çay-simit tutarı.
(4.5x5) = 22.5 TL. Beş kişinin 3 öğün (1 gün) çay-simit tutarı.
(22.5x30)= 675 TL. Beş kişinin bir aylık çay-simit hesabı...
Değerli okurlarım, sadece bir simit ve bir bardak çayla dengesiz beslenen beş kişilik bir ailenin karınlarını doyurmaları için bile ayda 675 TL gerekiyor.
Bu hesaba göre 937-675=262 TL geriye kalıyor.
Geriye kalan bu 262 TL ile dengeli beslenme, eğitim, sağlık, giyinme, su, elektrik, barınma, hayal olan doğalgazla ısınma, sosyal vb. giderler nasıl karşılanacak?...
Açlık sınırının 1.205, yoksulluk sınırının 3.926 TL olduğu bir yerde beş milyonu aşan asgari ücretlinin alacağı ücretin açlık sınırının bile altında olması vicdanları hiç mi rahatsız etmiyor?...
Bir gece yarısında yangından mal kaçırırcasına kendi menfaatleri için maaşlarına zam yapmayı düşünenler, Ak saraylarda yaşayıp lüks uçaklarla ve şatafatlı yaşam tarzlarıyla devletin hazinesini sorumsuzca harcıyorlar da ...
Sıra halkın ihtiyaçlarına gelince yukarıdaki tabloyu görmezden gelip asgari ücreti açlık sınırının üstüne çıkarmayı bile düşünemiyorlar...
Sonra da "milli iradeyi temsil ediyoruz" diyorlar...
Ne dersiniz? Bu işte bir tuhaflık yok mu?...

* * *

Değerli okurlarım, Recep Tayip Erdoğan, 2002 Milletvekili Genel Seçimi sürecinde halkın alım gücünün nasıl zayıfladığını çay-simit örneği ile meydanlarda çok yalın bir biçimde anlatmış; çok alkış almış ve belki de bu sayede iktidara gelmişti...
Bakın Erdoğan, Türkiye 2002 Seçimleri'ne giderken neler söylemiş:
"...Bir bardak çay 20 kuruş, bir simit 20 kuruş. Beş kişilik bir aile, üç öğün çayla ve simit yiyerek karınlarını doyurmaları halinde ayda 180 lira ödemek zorunda. Asgari ücret ise 184 lira. Bu insanlar kalan 4 lira ile diğer ihtiyaçlarını nasıl karşılayacaklar? Sizin Allah'tan korkunuz yok mu? İnsafınız, vicdanınız yok mu?"
Şimdi eski Başbakan olan yeni Cumhurbaşkanı'na sormak istiyorum.
Yıl 2014. Aradan on iki yıl geçti.
Bir bardak çay en iyimser rakamlarla 75 kuruş, bir simit 75 kuruş. Beş kişilik bir aile, üç öğün çayla ve simitle karınlarını doyurmaları halinde ayda 675 TL ödemek zorunda. Asgari ücret 937 TL. Bu insanlar kalan 262 lira ile diğer ihtiyaçlarını nasıl karşılayacaklar?

* * *

Evine ekmek dahi götüremeyen; sayıları 5 milyonu aşan işsiz,
Her gün yatağa aç giren 400 bin yoksul,
Ürününü ekemeyen, ekse de değerini alamayan köylü, çiftçi,
Gelecek kaygısıyla yaşayan gençler ve onların gelecek kaygısını paylaşan anne ve babalar,
Sokaklarda yaşayanlar kimsesizler,
Evden dışarıya çıkıp üretmek isteyen; ama çıkamayan engelliler,
Siftah yapmadan dükkanlarında bekleyen ve sonunda kepenklerini kapatmak zorunda kalan esnaflar,
Her geçen gün çarklarının dişleri teker teker duran sanayiciler,
Haklarını alamayıp sokağa dökülen, biber gazlarıyla, coplarla susturulmaya çalışılan işçiler, memurlar, öğretmenler, öğrenciler, emekliler, şehit aileleri,
Bir lokma ekmek için kömür madenlerinde göçük altında kalan madenciler,
Bir hiç uğruna geçim kaynakları olan altı bin zeytin ağacı katledilenler varken...
Nasıl bu kadar rahat uyuyabiliyorsunuz?
Sizler saraylara layık yaşamınızı sürdürürken...
Sizin milli irade dediğiniz bu insanlara bu yaşam tarzını nasıl reva görebilirsiniz?
Sizin Allah'tan korkunuz yok mu? İnsafınız, vicdanınız yok mu?...


ENDÜSTRİ DEVRİMİNİN NERESİNDEYİZ?



Aşağıdaki resim 1800'lerin başından. Endüstri devriminin ilk yılları. İngiltere'de olası taşkın sularını kömür madeninden çıkartmak için madenin hemen yanına inşa edilen bir buhar makinesi sistemi.
Aşağıdaki fotoğraf 2014'ten. Ermenek'te kalıcı bir su tahliye pompa sistemi olmayan kömür madeninden taşkın suyu itfaiye hortumlarıyla çıkarılmaya çalışılıyor.
Hızla gelişen teknolojinin madenlerimize kadar girmesine 12 yıl olanak tanımayıp seyirci kalan iktidar...
Konu Ak saraylar, uçaklar, lüks makam otomobilleri...
Olunca teknolojinin en gelişmişini kullanmakta hiç sakınca görmüyorlar...
Yorum sizin...