Ülkemizde ve dünyamızda, birlik, beraberlik ve barış dilekleriyle...
Aşk'ın tarifi olur mu? 
Ya aşk acısının?...
Bilim ne kadar ilerlerse ilerlesin bu sorunun hiçbir zaman tek bir yanıtı olmayacak çünkü hepimiz ayrı ayrı yaşıyoruz şu aşkı da, acısını da. Tarifi de, acısı da bize özel.
"Benim Adım Feridun" da olduğu gibi  fimlerde aşkı ve aşk acısını yeniden keşfetmek de bir başka oluyor sonra.
 
BENİM ADIM FERİDUN
 
Filmimiz ağaçların içinde şirin bir kahvede çayını içmekte olan ana karakterimiz Ersan ile açılıyor. Hayali roman yazmak, mevcut işi ise tercüme yapmak. Kendisi ve sevgilisi Ayla'yı ev, çay bahçesi arasında bir hayat içine sıkıştırmış. Rahatı ve keyfi yerinde! 
Sevgilisi Ayla ise bu kısıtlı hayattan artık öylesine sıkılmışki sonunda dayanamayıp Ersan'ı terk ediveriyor!
Eyvah ki ne eyvah...Gitti mi aşk? Geldi mi acısı...
Filmde Ersan aşk acısını yaşar ve anlatırken siz de kendi tecrübelerinizi düşünmeye başlıyorsunuz ister istemez.
Bazı  noktalarda Ersan ile buluşuyorsunuz, bazı noktalarda ise onun deneyiminden, hislerinden öğreniyorsunuz. 
 
AŞK ACISININ İLACI 
 

Ersan katman katman yaşadığı bu aşk acısına merhemini sürmek üzere kendini annesinin evine atıyor. 
Annesi ise Ersan'a ilaç olacakken Ayla'ya hak veriyor. Üstelik bu durumdan ötürü anneyi de alıyor mu bir tasa?
Ersan çareyi annesinin evine yakın olan Erdek'e kaçmakta buluyor.
Erdek Sahii'nlde açıyor Ersan birasını. İçiyor iki bira. A, bir de bakıyor sahilde, hemen yakınındaki mekanda bir düğün...
Aşk acısını da çözecek ya, yeni bir aşamaya geçmeye hazır hissediyor işte o an kendini ve üçüncü  birayı o düğünde içmeye karar veriyor.

KİM MİŞİM BEN ?

İçinde duyduğu bu dürtü ile düğüne girmeyi ve bara kendini atmayı başarıyor Ersan. 
Tam barda otururken damadın babası  yıllardır küs olduğu Almanya'ya yerleşmiş kardeşinin oğlu Feridun'a benzetmez mi Ersan'ı? 
Basmaz mı "Feridun!" diye çığlığı? 
Düğünün akışı da ondan sonra geri dönülmez bir şekilde değişiyor. 
Tüm hısım akraba yıllardır küslük içinde görmedikleri aslında Ersan olan "Feridun"un etrafında toplanıyor.
İşte yıllar sonra Feridun böylesine güzel bir günde barış elini uzatmaya gelmiş...
Damadın ailesinde bu haberle bambaşka bir neşe, mutluluk!
Meğer herkesin ne  çok içi yanıyormuş yıllarca bu küslükten?
Ne büyük hasretmiş canından bir yakına böylesine uzak düşmek?
Can suyu hiç eksilmemeliymiş meğer hasım akrabanın muhabbetinden, dostluğundan... 
Ersan ister istemez kendini Feridun olarak davetsiz gittiği düğünün içinde buluveriyor. 
Meğer "kim mişim ben" diye düşününce  insan, bir başkasının yerine konunca, kendini de daha mı iyi anlıyormuş?
Hele bir de karşısında, akıllı mı akıllı, dobra mı dobra, Hayal isimli damadın kuzinini buluverince... 
Baş kahramanımız Ersan başlıyor bir yandan aileler arası yılların küskünlüğünü, bir yandan da kendi hissiyatını çözmeye.
İşin enteresanı çözdüğü kadar da karıştırmaya... 
Ailemiz deseniz, yerel yemekleri, çifte tellileri, içtenlikleri ve şen kahkahaları ile kalabalık mı kalabalık, tatlı mı tatlı bir aile... 
Karşılarında da sosyetik, mesafeli, çoşkusuz bir gelin tarafı! 
Oğullarına tam zıt bir kültüre, yaşam tarzına ait bir  aileden gelin almışlar ki, kolay değil, yükü bir başka... Bir de üstüne Feridun ile yılların aile içi küskünlüğü ile yine yüz yüze gelivermişler, onun yükü ise apayrı bir başka... 
 
SORULAR... SORULAR...

Aşk geride bırakılabilir mi? 
Peki ya acısı? Geçer mi?
Giden sevgiliyi olgunlukla uğurlayıp, iyi mi hatırlanmalı? Yoksa ısrarla geri kazanmak için gideni, gerekirse kötü hatırlanmayı bile göze mi almalı? 
Alan bırakmak mı sevdiklerimize kendileri olabilecekleri yoksa sıkıştırmak mı onları bizim sınırlarımız içinde? 
Ersan davetsiz düğününde Hayal ile karşılaştıktan sonra hem kendi iç sesinde hem de Hayal ile aşka dair çok güzel konuşmalar yapıyor, çok güzel sorular doğuyor o konuşmalardan.

ÇOK HOŞ BİR SÜPRİZ!

Filmde bir de düğünde Ersan ile Hayal dans ederken efsanavi eski bir Türk filmine gönderme de var ki Sevgili Okurlar... Söylemeden olmaz!
Gözlerim dolu dolu izledim o anları.
Sizin bulacağınız bir sürpriz olsun bu ama, yazmak yok.
 
NE OLACAK PEKİ?
 
Ne olacak peki Ersan'ın bu aşk acısının, bu davetsiz düğününün, birbirine küsmüş bu ailenin sonu?
Ne dersiniz?
Davetlisiniz!