Ülkemizde ve dünyamızda, birlik, beraberlik ve barış dilekleriyle...
Yaşlanmaya karşı duran bir adam. 
Evet... Hep de kadınlar karşı duracak değil ya?  
Cemal dinamik, yakışıklı, başarılı ve "yaşlılığa" karşı direnişde.
Bu fiziksel bir direniş özünde. 
Saçının rengine, yüzündeki yaşamın izlerine karşı. 
Çok sevdiğim bir arkadaşım "yüzümdeki çizgileri seviyorum" derdi. "Bana yaşamın izleri onlar"... Hayatın hatıraları gibi. Ne kadar da etkilenmiştim o sözünden. 
Ama olaylar baktığınız yere göre değişir, değişebilir. 
Cemal için kırışıklıklar ve beyazlaşan saçlar uygun değil.
Sonuçta hızlı bir hayat. Yüksek bir popülarite. 
Zaten etrafı da çok kalabalık...
Müşteriler.
Çok genç sevgililer. 
Arkadaşlar. 
Bir de Mahmut... Yıllar sonra haberdar olup restoranında adam etmeye, iş öğretmeye çalıştığı on sekiz yaşlarındaki oğlu. 
Oğlanın tek istediği sıcak bir baba kucağı. 
Cemal'de de bir çok meziyet var... var da...  bir o yok işte!
 Cemal'in meşhur restoranında baba oğul arasında sık duyulan bir konuşma:  Cemal sinirlenmiş bağırıyor,  "Bir daha bana milletin içinde baba deme!", Mahmut üzgün cevap veriyor, "Kusura bakmayın Cemal Bey"... Üstelik Mahmut yıllar sonra en çok o kelimeyi söylemeye babasının yanına gelmişken!
Film ritminde ilerliyor.
Cemal'in kendisi de hayatı da parıltılı, ışıldıyor.
Yalnız sanki o fiziksel yaşlanışa diriniş bir yandan da olgunlaşmanın önüne de set mi çekiyor ne?
Daha mı bir yüzeyde mi kalıyor o zaman insan yaşadıklarında, paylaştıklarında? 
Hissettiklerinde ve hissettirdiklerinde? 
Mutlu mu yani şimdi Cemal bu ışıltılı hayatında?
Yasemin çok hoş, çok güzel bir kadın. 
Evliliğinde büyük bir hayal kırıklığı yaşamış ve boşanmış.
Bir daha aynı hataya düşmemeye kararlı. 
Evliliğinin en güzel hediyesi ise güzel kızı. Kızı ile beraber yaşıyorlar. Matematik öğretmenliği yapıyor. Sonra uzakta yaşayan çok değer verdiği bir annesi var.
Kızı, annesi, işi, iş arkadaşları ile korunaklı, güvenli bir alan içinde yaşıyor hayatını. 
Peki Yasemin mutlu mu bu korunaklı hayatında?
Cevap "Aşk" mı? 
"Gerçek" bir aşk...
Size ne kadar "uygunsuz"  gözükse de kapınızı cesaretle çalan aşk!
Korkularınızı, kriterlerinizi, kendi kendinize koyduğunuz tüm kalıpları yerle bir eden aşk! 
Işıltısı ya da güvenilirliği içinde mutsuzluğunuzu örtüğünüz yerden sizi çıkarıp... Bu hayatta size ikinci bir şansın kapısını açan aşk!
Aşk o zaman "aşk" değil midir zaten?
Tabi cesaretiniz varsa...
"İkinci Şans" vizyona girdi, şansınızı da hak ediyor Sevgili Okurlar!
Davetlisiniz.