Gündem çok yoğun ama  bugün sadece "dağlarından yağ, ovasından bal akan" efeler diyarının başına gelenleri yazacağım.
Aydın deyince ne akla gelir?  Yemişi, zeytini, kestanesi, pamuğu, mısırı, ayçiçeği ve daha nice tarım ürünleri ile 'efe' insanları akla gelir.  Şimdi Aydın'da başka şeyler oluyor, Aydınlılar bugünlerde topraklarının yüzde 70'i ihale edilen jeotermal enerji yatırımları ile uğraşıyorlar.
Jeotermal enerji santrali (JES) yatırımları nedeniyle zeytinlikler, geçimlik tarım topraklar savaş halinde yurt savunması için uygulanması gereken acele kamulaştırmalarla köylülerin elinden alınıyor, Aydınlılar yerlerinden yurtlarından ediliyor. Bölgenin ekonomik ve toplumsal hayatı değiştirilmeye çalışılıyor, böyle giderse bir süre sonra Aydın tarımı ile anılan bir bölge olmaktan çıkacak.
JES projeleri için izin verilirken hiç bir özen gösterilmiyor, faaliyete geçen işletmeler denetlenmiyor. Jeotermal kaynağının olduğu tespit edilen alanlar artısı eksisi değerlendirilmeden ihaleye çıkartılıyor, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK)'ndan ön lisans alan şirketlerin hazırladıkları proje dosyalarına Aydın Valiliği doğrudan "Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) gerekli değildir" kararı veriyor, zeytinliklerin, incir bahçelerinin ve birinci sınıf tarım arazilerinde açılacak kuyular, kurulacak santraller için tarım görüşü dahi alınmıyor. ÇED raporu düzenlenmeden, ÇED süreci işletilmeden EPDK tarafından verilen üretim  lisansıyla şirketler satın aldıkları ya da kamulaştırma silahı ile köylülerin elinden zorla aldıkları arazilere kuyu açmaya, boruları geçirmeye, santral kurmaya başlıyorlar. Tam bir denetimsizlik ve kuralsızlık hali yaşanıyor. Bu durum santral faaliyete geçince de devam ediyor; re-enjekte edilmesi gereken borlu sular masrafsız olduğu için derelere, Menderes nehrine bırakılıyor, bütün havza kirletiliyor, filtresiz salınan buharla ağır toksik ve kanser yapıcı kimyasallar havaya salınıyor, insan ve diğer canlıların sağlığı tehdit ediliyor. Aydın Tabip Odası'nın verilerine göre; santrallere yakın yerlerde yaşayan insanlarda alerjik, kronik solunum ve dolaşım sistemi hastalıkları ile kanser artmakta, insanların ruh sağlıkları bozulmakta.
Neyse ki Aydınlılar yaşam alanlarına sahip çıkmaya başladılar, mahkemelerden kararlar almaya başladılar, Efeler - Yılmazköy civarına kurulacak JES projesi için Aydın Valiliği'nin verdiği ÇED gerekli değildir kararı iptal edildi. Yılmazköylülerin açtığı dava sonunda geçen ay Aydın 2. İdare Mahkemesi tarafından verilen iptal kararı halka nefes aldırdı. Karbon salanımı açısından yenilenebilir enerji olarak nitelendirilen JES'lerin nelere yol açabileceğini mahkeme kararından özet olarak aktarmak istiyorum; "...bilimsel bir araştırmanın sonuçlarına göre bu JES'lerde belli miktarlarda CO2, CH4, H2S, NH3, N2 ve H2 gibi gazların atmosfere salınmasının mümkün olduğu ve bu gazların da bu alandaki çevreye ve canlılara zararlı etkilerinin bulunması olasılığının var olduğunun ortaya çıktığı, kurulacak olan üretim fabrikası-santral alanındaki ve emniyet sınırları kapsamındaki bütün zeytin ağaçlarının kesileceği, bu alandaki toprak özelliklerinin geri dönüşümsüz bir şekilde bozulacağı, üretim kuyularından fabrikaya sıvı taşıyacak boru hatları ile üretim artığı olan sıvıların re-enjeksiyon kuyularına taşınmasında kullanılacak boru hatlarının güzergahlarındaki ve enerji nakil hattı direkleri için zeytin ağaçlarının kesileceği, tarımsal bütünlüğünün ortadan kalkacağı ve bu alanlardaki toprak özelliklerinin geri dönüşümsüz bir şekilde bozulacağı, zaman zaman çeşitli nedenlerle atmosfere ve yüzeye bırakılmak zorunda kalınan ve ağır metal ve zararlı gazları içeren jeotermal kaynakların etki alanı içerisindeki insanlara, hayvanlara, doğal ve tarımsal bitkilere ve yüzey sularına olumsuz fiziksel, kimyasal ve termal etkilerinin olacağı..."
Bu tespitlerden sonra Aydın'ın artık bir karara varması gerekiyor; 
? Ya gıda ihtiyacını karşılayan birinci sınıf tarım topraklarını koruyarak "dağlarından yağ, ovasından bal akan" yer olarak anılmaya devam edecek,
? Ya da ne pahasına olursa olsun bir süreliğine enerji üretilip, daha sonra tarımsal üretim yapılamayan yaşanmaz toprakları olan bir yer olacak
Aydın'ın yöneticileri, siyasileri ve Efeleri "enerji" ve "yaşam" arasında tercihlerini yapmak zorundalar. 

Yılmazköylü kadınlar tercihlerini yapmışlar, zeytinliklerini, topraklarını, yaşam alanlarını sonuna kadar korumaya kararlılar, her biri toprak ana olmuş, emeği, yaşamın devamlılığını temsil ediyorlar.