Ursula K. Le Guin, Sesler adlı romanında, "Bir nesil, bilginin cezalandırıldığı ve cehaletin saadet olduğunu öğrenerek yetişiyor. Bir sonraki nesil cahil olduklarını bile bilmeyecek çünkü bilginin ne olduğunu bilmeyecekler" diyor.

Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), 18-22 Mart 'Medya Okuryazarlığı Haftası' dolayısıyla ilkokul öğrencilerini bilinçlendirmek amacıyla program düzenlemiş. 50 öğrencinin ve öğretmenlerin katıldığı programda, medya okuryazarlığı alanında farkındalık oluşturulması amacıyla bilmece, bulmaca, boyama, kodlama gibi etkinlikler gerçekleştirilmiş. Öğrencilere, medya okuryazarlığının içeriğine ilişkin temel bilgiler aktarılırken, konuyla ilgili çizgi film de izletilmiş.

RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin, bu müthiş programla ilgili olarak; 'RTÜK olarak medya okuryazarlığı konusuna çok ciddi eğiliyoruz. Medya okuryazarlığı konusunu bir üst noktaya taşımak istiyoruz. Yeni medya okuryazarlığı şeklinde bir girişimimiz olacak. Ben gelecekten umutluyum. Bu güzel gençlerimizin bundan sonraki süreçte medya konusunda bilinçlerinin artacağını düşünüyorum" diyor.

Başkan Şahin'in çizgi film ve boyama etkinliği ile yakaladığı umuttan medya okuryazarlığı dersinin zorunlu olması için hemen her fırsatta çağrı yapanların payına ne kadar düşer bilinmez ama iletişim fakültesi mezunları, yıllardır medya okuryazarlığı dersinin zorunlu dersler kapsamına alınması ve dersin iletişim fakültesi mezunları tarafından verilmesi için mücadele ediyor. Ama bu çağrıya kulak veren yok. Medya okuryazarlığı gibi önemli bir konu çizgi film izleme, bilmece çözme gibi faydasız etkinliklerle geçiştiriliyor.

Herkesin önemli olduğunu belirttiği ama nedense uygulamaya gelince geri durduğu medya okuryazarlığı; görsel, işitsel, basılı, vb. medya mesajlarına erişebilme, erişilen medyaları haberleri eleştirel bakış açısıyla çözümleyip değerlendirebilme ve kendi medya iletilerini üretebilme becerisi olarak tanımlanabilir.
Peki çocuklarımız, çocuklarımızı geçtim, yetişkin bireyler bunu ne kadar başarıyor? Üzülerek belirtmeliyiz ki hiç. Çocuklar olsun yetişkinler olsun medyada gördükleri haberleri eleştirel bir bakış açısı ile yorumlamayı bilmiyor. Mavi Balina, Momo gibi oyunların sanal-gerçek ilişkisini kuramayan çocuklarımız intihara kadar sürüklenirken, yetişkinler ise medyada gördükleri her bilgiyi doğru kabul ederek, yanlış kararlar verebiliyorlar.

Yazıya alıntı ile başladık alıntı ile bitirelim. Bakın Yaşar Kemal, 'Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca' adlı kitabında bu konu ile alakalı olarak ne diyor;
'Radyolar, gazeteler, televizyonlar, sinemalar işi gittikçe azıtıyorlar, gün yirmi dört saat, "Özgürlük, eşitlik, kardeşlik için," diye durmadan bağırıyorlardı. Bu dünyada her şey karıncaların özgürlüğü içindi. Onlar eşit, bağımsız, karıncalardı. Ve karıncaların karınları tok, sırtları pekti. Ve karıncalar sırtlarının pek, karınlarının tok olduğuna televizyonlar, radyolar, gazeteler, sinemalar söyledikleri için inanıyorlardı...'
Karıncalarıyız biz bu evrenin, bahtiyar karıncalarıyız.