Ülkemizdeki iklim değişikliğinin bir göstergesi gibi, Batı’da bulutlar toplanıyor, bahar yağmuru mu, kar mı, fırtına mı, henüz belirsiz. Referandum yaklaşırken, birçok gelişme oluyor, ve tümü de aleyhimize.
Ya referandum sonrasına hazırlanıyorlar, ya da bu olaylar referandumdan önce iktidarı vazgeçirmek için tehdit paketi. Her halükarda, ufkumuz kapalı, güneşimiz saklanmış durumda.

Uluslararası platformda iki konu var. Daha yeni olmasına rağmen referandum için daha önemli olan, Birleşmiş Milletler nezdinde tanınan bir kuruluşun, OHAL koşullarında yapılacak bir referandumun yasal olmayacağına dair başvurusu. Light Millenium isimli platform bir devlet kurumu olduğu için önemsemeyenler yanılıyor. Çünkü Birleşmiş Milletlere sundukları başvuruda, Türkiye’nin hepsinde imzası olan birçok uluslararası anlaşmaya göre, yapılacak referandumun sonuçlarının Birleşmiş Milletler tarafından tanınmaması isteniyor.

İkinci konu, biraz daha eski. Rusya’nın delillendirdiği, İŞİD’den alınan kaçak petrolle, terörün finansmanı iddiası. Rusya ilişkiler düzelince dosyayı uyutsa da, yurtdışında etkin olan FETÖ, bu konuyu Lahey Adalet Divanı’nda takip ediyor. Lahey’in Hollanda’da olması da ilginç bir tesadüf. Bu iddialara göre, kaçak petrol ticaretinde damat Enerji Bakanımız da çok aktif sorumluluk sahibi olabilir. Hatta, kayınpederinin ona ayrıcalıklar tanıdığıyla ilgili iddialar da araştırılıyor.
ABD tarafında da önemli gelişmeler var. En son haber Halk Bankası genel müdür yardımcısının tutuklanması. Onun da FETÖ bağlantısından söz edenler var. Olmasa bile, bir devlet bankasının yöneticisinin vereceği ifadeler, yapacağı anlaşmalar, Zarraf’ınkilere benzemez. Doğrudan devlet yöneticilerini hedef alan iddialar ortaya her an çıkabilir.
ABD’de daha da önemli olan ikinci bir gelişme şu. Eski CIA başkanı Woolsey CNN'de, Rusya bağlantıları nedeniyle görevden ayrılmak zorunda kalan Ulusal Güvenlik Danışmanı Flynn için açıklamalar yaptı.

Bu açıklamalarda, Eylül ayında, kendisinin, Flynn'in ve ülkemizin Dışişleri ve damat Enerji bakanlarının katıldığı, ABD yasalarına göre yasak olan bir toplantıda, Türk bakanların isteğiyle, Gülen'in bir gece operasyonuyla ABD'den kaçırılarak Türkiye'ye getirilmesiyle ilgili planlar yapıldığını söyledi. Çok rahatsız olmuş, bunu o zamanki başkan yardımcısına söylemiş, vesaire.

Dedikodulara göre, Flynn'in Rusya bağlantısının ortaya çıktığı dinleme ve izleme bilgilerini başlatan, Türk bakanlarla yaptığı bu yasal olmayan görüşmeymiş ve Flynn Türkiye lehine casusluk yapmakla suçlanacakmış.
Eğer deliller de ortaya çıkarsa, bu olay çok büyüyebilir. Ve bizi çok daha yalnızlaştıracak, çok ağır sonuçları da olabilir. Damat Enerji Bakanımız ve Dışişleri bakanımız yargılanabilir, yurt dışına çıkışları engellenebilir.

Sonra Almanya var. İstihbaratın başındaki görevli, “15 Temmuz’un FETÖ tarafından yapıldığına ikna olmadık” diye bir röportaj verdi. Almanya’da böyle bir uygulama yok, yani istihbarat politik açıklamalar yapmaz. Bunu Alman istihbarat örgütü olan BND’nin, “Türkiye’nin NATO üyeliği konusunda endişelerimiz olduğu için Türkiye’yi dinledik” açıklamasıyla da birleştirmek lazım. Almanya aba altından filan değil, sopayı doğrudan gösteriyor. Zaten o günden beri, ne nazi, ne faşizm filan kalmadı. İktidar “mesajını aldım Almanya, güçlü bir Türkiye için sustum”dedi.

İngiltere parlamentosu da 15 Temmuz için bir rapor hazırladı, ve aynı argümanlarla, “FETÖ’nün yaptığına ikna olmadık” dediler. İngiliz dış politikası Brexit sonrası, hatta ABD’ye rağmen, yeniden güçlenme çabası içinde Türkiye’yi önemli bir partner adayı olarak görürken, bu rapor da bir mesaj.
Son olarak, aniden bitirilen Fırat Kalkanı meselesi var. Rusya hem doğuda hem batıda, ABD doğuda, 4.500 kilometrekare olması beklenen alanımızı 1.800 kilometrekarede durdurdular. Askerlerine YPG rozetleri taktırdılar. Bize çok yakın zamanda, “buradan çıkın, artık biz devralıyoruz” diyebilirler. Nitekim bunu zaten demiş olduklarına dair rivayetler de var. Rakka ve Musul’da olmadığımız gibi, Kerkük’te çekilen bayrağa bile ses çıkaramamızın nedeni, Trump’ın, kim bilir hangi pazarlıklar sonrasında, referandum sonrasına ertelediği askeri operasyon kararı olabilir.

Daha da uzatabilirim aslında, ama bunlar da yeterli. Batı rüzgârları, referandum öncesinde, özellikle Cumhurbaşkanımızın başının üstündeki Demokles kılıçlarına üflüyor. “Sırlarını biliyoruz” diyorlar. FETÖ de, yeniden güçlendiği Batı’da, bütün bu gelişmeleri köpürtüyor. Yazının başında da var, bunu iki nedenle yapıyor olabilirler. Birincisi bunlar muhtemel bir evetten sonra, dış politikada Batı karşıtı bir değişimi önlemek için tehditlerdir. Aynı çerçevede, muhtemel bir hayırdan sonra, iktidarın sonuca direnmesini engellemek istiyor da olabilirler. Ya da, “yol yakınken vazgeç, referandumu iptal et, rahatla” diyor da olabilirler.

Ama başta iktidar ve tepe yöneticilerimiz, çok ciddi bir kıskaç altındalar. Dilerim, Batı’da toplanan bulutlar toprağımıza sadece özgürlük ve barış çiçeklerini yeniden canlandıracak, yumuşak yağmurlar bırakıp dağılsınlar, ve güneşli güzel günler görelim.