Önümüzdeki Perşembe günü başlayacak Kurban Bayramı için tatil; bu Cuma akşamı başladı. O kadar zengin bir ülke haline gelmiş olmalıyız ki, neredeyse tatil aralarında çalışır olduk. Bir memur vatandaş olarak, bu sık tatiller hoşuma gidebilir ama vatanını sevdiğini hisseden bir vatandaş olarak bu tatillerin ülkeye zarar vereceğine inanıyorum. Daha dün bir ticaret yapan dostum yakındı. Her yıl bu iki bayram tatili arasında o kadar çok esnaf, tüccar dükkan kapatmak, iflas etmek zorunda kalıyor diye. Koca bir ülke, üretmekten uzak yine günler geçiriyor. Ekonomik krizde olduğu halde günde iki saat siesta yapıp dükkan kapattığı için eleştirdiğimiz Yunan dostlarımıza inat adeta zenginliğimizi haykırmak için dokuzar günlük tatiller yapıp duruyoruz. Ne diyelim; durmak yok tatile devam Türkiye. Haydi eller havaya!

***           

Bir siyasi partinin amacının kendi doğrularıyla iktidar olabilmek olduğunu hepimiz kabul ediyoruzdur sanırım. İktidar olmak, kendi doğrularınızı uygulamak için de size fırsat verir. Peki; MHP ne yapmak istiyor, anlayabilen birileri var mı? Her platformda şiddetle eleştirdiği hatta vatana ihanet ettiklerini dile getirdikleri AKP hükümeti ne zaman dara düşse ilk yardım onlardan geliyor. 7 Haziran seçimlerinde seçmen AKP yönetimlerine dur diyerek, muhalefetteki partilere iktidar olma şansı verdi. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, daha seçim gecesinde iktidar olmayı istemediklerini hatta iktidarın AKP-CHP koalisyonu ile olmasını istediğini söyledi. Ona; iktidar olmayı önerenleri ise neredeyse hakarete varacak sözlerle ret etti. Bu durum siyasetin tabiatına aykırı değil mi?
Şimdi 1 Kasım seçimleri yaklaşıyor. Cuma günü siyasi partiler milletvekili aday listelerini YSK'ya teslim ettiler. Listelerdeki sürprizleri görünce yine aynı soru zihnime takıldı. MHP ne yapmak istiyor? Ülkede milyonların takdir ettiği, hatta cumhurbaşkanlığı için aday görmek istediği Meral Akşener'i aday listelerine almamıştı. MHP'ye oy vermeyen insanların bile takdir ettiği Meral Akşener'i siyaset dışında bırakmak MHP'ye ne kazandırabilir?
Aynı şekilde İzmir listelerinde de değişiklikler bizleri şaşkınlığa ve hayal kırıklığına uğrattı. Altay Kulübü eski Başkanı Aslan Savaşan, seçildiği ikinci sıradan üçüncü sıraya geriletilerek bir anlamda cezalandırıldı. Peki; ama neden? Aslan Savaşan da geçmişte hekimlik dönemindeki hizmetleriyle, kişiliğiyle taraflı tarafsız herkesin takdirini kazanmış bir isim. Kısa vekillik döneminde de, İzmir'in sorunları için yoğun mesai verdiğini gördüğümüz ve takdir ettiğimiz biri. Kendisine yapılan haksızlık, taraf olmayan bizleri şaşırttı. Akla ister istemez şu paranoid soru geliyor. MHP, AKP tek başına iktidar olsun diye mi uğraşıyor? Bu durumda inadına MHP'ye oy vermek mi gerekiyor? Bir anlamda siyasetteki bulanıklık zihinlere de mi yansıyor?

***

Altay camiasından birçok dostum ne olacak bu Altay'ın hali diye soruyor. Altay'ın camia içerisinden, siyasilerden sahipsizliği sürdüğü sürece bu sıkıntıların devam edeceğini garanti edebilirim. Bu zor süreçte Altay'ın en büyük kazancı giderek bilinçli şekilde takımına sahip çıkan taraftarı oldu. Altay'ın şu an ayakta kalan tek kalesi eskiden etkisizliği ile eleştirilen taraftarları. Taraftarın gösterdiği çabanın binde birini kulübün başka dinamikleri gösterebilse Altay tekrar ayağa kalkar. Ama ben camia büyükleri dediklerimizin büyük kısmından da, İzmir'in kültür mirası olan kulüplere sahip çıkması gereken siyasilerden ümitsizim. En büyük ümidim; tribünlerde adı Altay olan; binlerce gencin bizlerin başaramadığını bir gün başaracaklarına ve Büyük Altay'ı geri getireceklerine olan inancım.