Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek her ne kadar bizim gibi düşünenlere göre çoğu zaman hatalı tutumlar ve davranışlar içerisinde olsa da bir siyasi fenomen olduğunu kabul etmemiz gerekir. Hatta ben 60-70 yıl sonra adına fıkralar üretileceğini bile düşünüyorum. Melih Gokçek birgün diye başlayan fıkralar. Melih Bey son günlerde Ankara'nın insan sağlıgına zararlı suyu için CHP milletvekili Aylin Nazlıaka ile kapışmış durumda. Bu kavgada ise fıkralık olan Aylin Hanım oldu. Evinden aldırdığı numunelerin insan sağlığına zararlı olduğunu tespit ettirdikten sonra evin suyunun kaçak kuyudan sağlandığı ortaya çıktı. AKP'nin iktidarını sürdürmesi için bir çaba göstermesine gerek yok. Muhalefet partileri zaten bunun için var gücüyle çaba gösteriyor.
* * *
Haftanın en önemli gündem maddesi sınırdışı tezkere idi. Sonuç evet çıktı ve hükümet taraftarları barış için böyle olmalıydı/hükümet büyük cesaret ve kararlılıkla bu tezkereyi çıkarttı havasına büründüler. Aksi olup da sonuç hayır çıksaydı yine aynı kişilerin 'Helal olsun hükümete/İşte dünyaya karşı dik durabilmek budur dedikleri gözümün önüne geliyor. 
* * *
Sezen Aksu Mustafa Ceceli ile birlikte verdiği konserinde ortaöğretimde 9 yaşındaki çocukların türban takabilecek olmalarına şu tepkiyi vermiş: 'Bizi örteceğizine siz nefsinize hakim olun öküzler'. Sezen Hanım en meşhur 'yetmez ama evet'çilerdendi. Diğerleri gibi ancak bazı şeylerin geri dönüşü olmadığında yaptıkları hatanın farkına vardılar. Bugün Atatürk ilkelerini benimsemiş hala bazı seçmenler tercihlerini yaparken şu ya da bu sebepten oylarını iktidar partisine veriyor. Umarım birgün onlar yaptıkları hatanın farkına vardıklarında geriye yapılabilecek birşeyler kalmış olur.
* * *
2011 yılından beridir dış politikada maalesef ülkeyi yöneten iki kişinin dediklerinin hep tersi çıktı. Musuldaki rehinelerin kurtarılmasından sonra ortaya çıktı ki rehinelere teslim olun çağrısını yapan da o günün dışişleri bakanı bugünün başbakanı. Geçen gün her maç için kaybedecek takımı tahmin eden doktor arkadaşımla sohbet ederken aklıma bir fantezi geldi. Malum cumhurbaşkanımız eski futbolcu. Futbolcu olarak başarılı olsa bugün büyük ihtimalle spor yorumcusu olurdu. O zaman iddaa oynamak bizim için ne kadar kolay olurdu. Ne dese tersine bahis yapsak zengin olurduk. Sizce de güzel olmaz mıydı?
% % %
Futbol demişken futbolun ülkemizde her geçen gün kan kaybettigi aşikar. 1985 yılında vefat eden/ Celtic'e Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası'nı kazandırmış Jock Stein 'Taraftarı olmayan futbol hiçbirşeydir' demiş. Ülkenin her şehrinde statlar bomboş. Bu boş statlarda ortak ses 'Yıldırım Demirören yeter' sloganı. Siyasi iktidarın bazı hesaplarla başa getirdiği federasyon başkanı Türk Futbolu'nun dibe gitmesi için her türlü yetersizliği gösteriyor. Bununla birlikte az sayıda kalmış futbol seyircisine potansiyel terör örgütü üyesi gibi davranan kolluk kuvvetlerinin her fırsatta şiddet uygulaması az sayıdaki seyirciyi de maçlara gitmeme konusunda yemin ettiriyor. Hafta içerisinde oynanan İzmir derbisinde Altay taraftarlarına karşı uygulanan polis şiddeti korkunçtu. Maç çıkısı koridor oluşturup kişilerin sağlıkla evlerine dönmesine yardım etmekle görevli güvenlik güçlerinin 7'den 70'e herkese suçlu suçsuz ayrımı göstermeden şiddet uygulaması kabul edilir birşey değildi. Maçı izleyen Valimiz Mustafa Toprak umarım gerekli mevkilere gerekli uyarıları yaparak insanları hem spora hem de devlet güçlerine karşı soğutan bu tutumları önleyecektir.
* * *
Bayram yazımı ilginç bir anekdotla tamamlamak istiyorum. Kendi takımlarını protesto eden taraftarları çoğu zaman tribünlerde görürüz. Her maçını statta izlemeye gayret ettiğim Altay tribünlerinde de kapalının sol tarafı bu konuda meşhurdur. Hatta bazı maçlarda bazı kişilerin rakip takım aleyhine tek bir laf etmeden/kendi takımı lehine tek tezahurata katılmadan sadece kendi futbolcu ve teknik adamlarını yerden yere vurduğuna çok defa şahit olmuşumdur. 27 Temmuz 1994'te West Ham'ın Oxford ile oynadığı hazırlık maçında tam yedek kulübesi arkasında sürekli olarak Steve Davies isimli taraftar kendi takımını protesto eder. West Ham menajeri Harry Redknapp dayanamaz ve Davies'i maça davet eder. Adeta çok biliyorsan gel sen oyna der. Maçın ikinci yarısında oyuna giren ve öncesinde hiçbir profesyonel tecrübesi olmayan taraftar maçın 71. dakikasında gol atmayı başararak futbol tarihine geçmeyi basarır. Altay Teknik Direktoru sevgili Mesut Toros ara ara tribüne şans verse ne dersiniz? 
Her gününüzün bayram coşkusu ile geçmesini umarak ayrımcılıkların savaşların olmadığı bir dünyada bayramlaşabilmeyi diliyorum.