Duymayana, duyurayım:
Eşine böyle seslenen yandı!
Çünkü,Yargıtay bu konuda ilginç bir karar aldı.
Yargıtay, eşlerin birbirlerini çağırırken, 'Hişttt, heyyy!' diye seslenmesini ve ıslık çalarak çağırmasını hem boşanma nedeni saydı hem de bu şekilde hitap edenlerin tazminat ödemesi gerektiğine hükmetti.

Kadın dayanamayınca!

Konya'da yaşayan H.D. eşine karşı açtığı boşanma davasında, eşinin kendisini çağırırken ismini kullanmadığını, bunun yerine 'Hişt, heyy!' diye çağırdığını ve bazen de ıslık çaldığını belirterek boşanma davası açtı. Mahkeme, çiftin boşanmasına karar verirken tazminat talebini reddetti.
Kararın temyiz incelemesini yapan Yargıtay, kadına uygun miktarda manevi tazminat verilmesi gerektiğine karar vererek davayı bozdu. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, verdiği kararda şu görüşleri dile getirdi: Mahkemenin de kabulünde olduğu gibi davalı kocanın eşine kaba davrandığı, eşine ismiyle hitap etmeyip 'hişt, hey veya ıslık çalarak' çağırdığı anlaşılmaktadır.
Kocanın gerçekleşen bu kusurları, davacı kadının kişilik haklarına saldırı niteliğindedir.
Davacı kadın yararına manevi tazminata hükmedilmesi gerekir.
Sonuç olarak;
Bu kararla birlikte eşini kaba bir şekilde çağıranlar aleyhine hem boşanma davası hem de tazminat davası açılabilecek.

Boş duvar görmesin!

İsmi belki ilk anda anımsamayacaksınız, ama yazdıklarımı okuyunca hemen aklınıza bir şekilde gelecek.
Çünkü zaman zaman gazete, dergi ve televizyonlarda okumuş ya da görmüşsünüzdür.
Nuran Erden köy duvarlarını sanatsal çizimlerle süslüyor.
İzmir'in Çeşme ilçesine bağlı Germiyan köyünde yaşayan Nuran Erden'den herkese örnek tavır.
Erden, köy duvarlarında sanatsal çalışmalara imza atıyor.
54 yaşındaki Nuran Erden'in çizimlerini köylü de ilgiyle izliyor.
Konuyu tekrar gündeme son taşıyan Seda Özen, 'Yörük Nuran Hanım önce bir sandalye boyamakla başlamış sonrasında bu merakını köyündeki yapılara taşımış...' diyor.
Söyleşi yapan:
'Köy duvarlarını sanatsal figürlerle süslüyorsunuz. Nasıl doğdu bu fikir?' diye ilk sorusunu yöneltmiş:
'Resim yapmayı çok seviyorum.
Önceden sandalyelere çizer dururdum, sandalyeler dar gelince duvarlara sıçradım.
Daraldım mı çiziyorum.
Ne zaman sıkılsam bir duvarda alıyorum soluğu' yanıtını almış...
Şimdi bunu okuyan bir çok kadının da belki resim yapma tutkusu öne çıkabilir...
Yani tetikleyici olabilir...

Çobanlık yapıyordu

Nuran Erden'in söyleyişinden bir iki notu da sizinle paylaşayım;
Örneğin 'Resim çizmek dışında başka bir ilgi alanını var mı?'
Çobanlık yaptım hep.
Artık tarımla uğraşıyormuş....
Zeytin sayesinde geçimimi sağlıyor.
Ekmeğini de pazarlara çıkıp kazanıyor.
Pazardan kalan zamanda da alıyor, fırçayı elime köylünün duvarlarını boyuyor.
Bu arada yakında ünlü fotoğraf sanatçılarına da kök söktüreceğini belirtebilirim...
Çünkü 'Kendime bir fotoğraf makinesi alırsam fotoğraf da çekerim belki. Ona da ilgim var.' diyor.

Tahsilini bırakmadı

Germiyan'lı mural artisti Nuran Erden Trakya Üniversitesi Halıcılık Bölümü mezunu.
Önceden çok yadırgıyorlardı, kendisini...
Artık bir şey demiyorlar.
Onlar da beğeniyor çizimlerimi.
Bazen sitem ediyorlar, 'Bizim evin duvarlarına neden çizmiyorsun Nuran abla' diye.


GÜNÜN HABERİ

Yavaş yavaş

Çeşme'nin Karaburun ve Urla'ya daha yakın olan köyü Germiyan, 2016 yılında Türkiye'nin ilk slow food köyü olmaya hak kazanmış.
'Slow food neymiş?' diyenler için hızlıca açıklayalım; bir ürünün yetişmeye başladığı andan tüketildiği ana kadar her şeyin şu anki temposundan çok daha yavaş ilerlemesi gerektiğini savunan bir hareket bu.
Temel amaçları tüketiciye ulaşan ürünlerin iyi kalitede olması, çevreye zarar vermemesi ve uygun fiyatlı olup herkese ulaşması.