Saç traşı olmak için sabahın erkeninde berberime damladım! Öyle ya, bu saatte sıra bekleme olmazdı...

- Günaydın
- Günaydın, hoş geldin.
Karşımdaki aynada kendimi şöyle bir süzdüm; kırışıklar, göz altı torbalanmalar, kısacası yaşlılığın her türlü dışa vurumu vs. vs. vs.
- Her zamanki gibi üstten, yanlardan kısalsın, ense düz ense olacak.
- Tepede saç namına bir şey kalmamış, değil mi?
- E, olacak o kadar...
- Peki.
Makas başımın üstünde şakımaya başladı.
Berberimin her pazar vazgeçilmez tutkusu balık avcılığıdır. Oltayla balığa çıkar, ne yakaladıysa ballandıra balandıra anlatır. Salondaki tv ekranında sabah sabah Tayyip konuştuğu için bu kez balık muhabbeti olamadı, söze berberim girdi:
- Ne diyorsun bu sefer?
- İnce, Tayyip ve ekibini fena silkeledi. Yüzleri asık. Hani futbolda bel kıran çalımlar vardır ya, öyle çalımlar yiyorlar üst üste. Bir de döviz ve faiz yükselişinin altından kalkamaz bu anlayış.
- Sence cumhurbaşkanlığını kim alır?
- Muharrem İnce meydanlarda iyi götürüyor, herkesi kucaklamak ana teması. Ayrıca somut ekonomik vaatleri elini güçlendiriyor.
- Yok, Meral alır!
- Yapma yahu!
O sıra içeriye yaşlı bir bey girdi. Berberin yıllar öncesinden ilk müşterilerindenmiş. Muhabbetimize hemen katıldı. Bankadan geliyormuş, İnce'ye beş bin lira destek parası göndermiş.
Berber kulağıma eğildi:
- Hasta CHP'lidir, bak şimdi kapışacağız!
Sonra müşterisine döndü:
- Şu gariban berber traşa zam yapsa öfkelenirsiniz. Bize de yardım yapsana!
- Ölüm kalım meselesi bu aslanım. Yetti artık bu Tayyip. Gidiyor!
- Gidiyor, Meral geliyor.
- Avucunu yala sen!
- Gör bak!
- Avucunu yala!
- Peki, Meral gelirse bir yıl senden ekstra ücret alırım. İnce gelirse bir yıl traşın bedava!
*
Sözün özü:
Berber de, yaşlı müşterisi de yurttaş. Tayyip gittiğinde ikisinden birinin kazançlı çıkacağı kesin.
Ne dersiniz, yurttaş kazansın mı?