Filenin karşı tarafında tenis kortlarının yıldızı eski şampiyon Martina Navratilova, servisi bekliyor, ayaklarının üzerinde bir sağa bir sola hafif yükseliyordu. Gözleri atmaca gibi topu kolluyordu. Tribünde yakında oturanlar, yüzünden şırıl şırıl akan terleri, açıp kapanan burun deliklerini ve ağzının yan ucundan hışırtı ile çıkardığı üflemesini duyuyorlardı.
Navratilova'ya karşı 3-2 önde idi. Ünlü kadın tenisçi sinirli ve hırçın bir oyun çıkarıyordu. Navratilova'ya karşı bir servis daha patlattı... Ama top çizginin dışında kaldı.
Servis avantajı Navratilova'ya geçti. Raket havaya kalktı ve top tokadı yediği gibi bir roket oldu. Hızla yaklaşmaya başladı. Panik içerisindeydi. Karşılanmaz bir toptu bu. Üstelik top öyle bir hızla geliyordu ki onu raketiyle karşılaması olanaksız gibiydi. Birden havalandı ve topa kafa atmaya kalktı... Tribündekiler şaşkın...
                        
***

Yukarıdaki maç Wimbledon finalinden değil, İngiliz Lord Longford'un rüyasından. Lord'un rüyasındaki maç hastanede bitti. Başına üç dikiş attılar. Çünkü rüyasında topa çıkarken, gerçekte yatağından fırlamış, duvara kafa atmıştı...
Bu ilgi çekici rüya gibi binlercesini inceleyen Oxford Psikofizik Araştırmalar Enstitüsü'nden Celia Green ve Charles Mc Creery insanların rüyalarını kontrol edebileceklerine inanıyor ve bunu bilimsel olarak kanıtlamaya çalışıyorlar.
Araştırmacılara göre Lord Longford 'bilinçli rüya' görmeyi öğrense idi, bu rüyanın tam ortasında kontrolü eline alacaktı. Navratilova'nın raketi ya da top, havada iken yarı uyanacak, rüyanın sonunu istediği şekilde değiştirecek ve rüyasına devam edecekti.
Bu araştırmacılara göre, rüyalar kontrol edilerek bütün bir gece sıkıntı, üzüntü hatta kalp sıkışıklığından kurtulunabilir. Bunun 19. asırda Hervey de Saint Denys Markisi tarafından uygulandığını ileri sürüyorlar. Bir nevi Don Juan ya da Casanova olan Marki, ilişkide bulunduğu hanımlarla rüyalarında serüvenlerine istediği gibi devam ediyordu. Onlarla ilgili anılarından nesneleri odaya yerleştirip, birlikte dinledikleri melodileri çalan müzik kutularını koyuyor ve rüyalarda yaşıyordu.
Bu yarı uyanık, kontrollü rüyalara 'açık rüya' adı veriliyor.
                        
***

Bir de New Yorklu psikoterapist Dr. Daniel Schneider'i dinleyelim. 45 yaşındaki hastanın ağzından bir rüya anlatıyor:
Ünlülerin konser verdiği bir salonun kulisinde buldum kendimi. Galiba bir solo keman konseri verilecekti ve konserin solisti bendim. Sahneye çıktığımda büyük bir alkış koptu. Ancak nedense kemanı daha kutusundan çıkarmamıştım. Halka doğru eğildim ve dönüp keman kutuma uzandım. Kapağını açtığımda yüreğim ağzıma geldi. İçinde bir keman değil gangsterlerin kullandığı türden tamburalı bir makineli tüfek vardı. Tüfeği çıkardım. Namlusunu ağzıma soktum ve salondaki binlerce seyircinin önünde ateşledim...
Dr. Schneider'in hastası bu rüyadan uyandığı zaman göğüs ağrıları içinde kıvranıyordu. Ambülans çağrıldı. Acil servisteki doktorun teşhisi, kalp krizi idi.

***

Dr. Schneider de, diğer uzmanlar gibi, insanın bu tür rüyaları görmemek için çaba göstermesi gerektiğini ve insanın beynini uykuda bile kontrol dışı bırakmaması gerektiğini söylüyor.

Türkiye'nin yaşadığı kabustan uyanmanın yolunu öğrendiniz. Rüyamızın ortasında uyanacak, kontrolü ele alacak yani beynimizi kullanacak ve rüyayı değiştireceğiz.
Uyanın artık! 10 Ağustos'ta değiştirin bu kabusun sonunu...