Koskocaman bir ayı, yani Ramazan'ı bugün tamamlıyoruz. Yarın Bayram...

Hemen herkes 'Bayram' ile ilgili klasik ve standart bir şeyler yazacak!
Ben ise 'Babalar'dan söz edeceğim. Çünkü, Babalar en kutsal varlıklar olan annelerin gölgesinde kalan gizli kahramanlardır!
Ama öncelikle Mübarek Ramazan Bayramınızı (Bazıları şeker bayramı de diyor) en içten ve samimi dileklerimle kutluyor, sevdikleriniz ve sevenlerimizle birlikte nice bayramları geçirmenizi dilerim. Bu ay resmi olmasa da, genelde halkın yarısının bir bayramı daha var. Anlamışsınızdır cumhurbaşkanı ile milletvekillerini seçeceğiz. Öyle bir dönemdeyiz ki, sonuçlar bazılarımız için Bayram olacak. Umarım seçim öncesi ve sonrasında, bazı tellallar gibi kötü günler yaşamayız.

Hep kahraman!

Evin en öksüzü babalardır, en yalnız, en kimsesizi, herkese kimse olurken. Evin direği olurken, kendisi direksizdir, dayanacağı kimsesi pek yoktur. Çünkü o hep güçlü olmak zorundadır.
O zayıf olamaz; Çünkü o kahramandır, o güçsüz olamaz!
Çünkü o kahramandır, o ağlayamaz!
Çünkü o kahramandır, hep kahraman olmak, öyle kalmak zorundadır. Yoksa silebilir herkes onu.
Küçümser, erkekten bile saymaz.

Nerelisin?

Batan gemiyi en son terk eden baba iken, uçan bir balonda, fazla ağırlıkların atılması aksi halde balonun düşme ihtimalinin olduğu anlarda, aileden ilk atılacak kişi babadır. Hayatını ailesine adasa da, ne eşine ne de çocuklarına yaranabilir tam anlamıyla. Kimsesi kalmaz zaten memleketi belli olduğunda. Hani sormuşlar ya adama 'nerelisin?' diye.
O da demiş 'henüz evlenmedim!' diye. Ne ilk ailesine, ne de yeni ailesine yaranamaz, arada kalır.
O yüzden ailelerde hep dayılar, teyzeler sevilir ya. Amca hele ki hala pek bilinmez genelde.

Dış kapı mandalı!

Aile içi yetmez gibi, hep annelik yüceltilir!
Onun yanına 'ayıp olmasın!' diye, 'babalık' da eklenir. Anneler gününün bütün ihtişamına, şatafatına, her yerde vurgulanması ve insanları harekete geçirmesine rağmen, babalar günü unutulur, ya da babalar gününde hatırlanır ve öylesine geçiştirilir.
Evin 'dış kapı mandalı' gibidir çoğu zaman.
Evin en yalnızıdır!
Bu yüzden en son babalar duymaz mı?
Ya saklanır, ya yalan söylenir ya da paylaşma gereği duyulmaz. Bunda elbet hoşgörüsü az babanın da suçu ve katkısı vardır ama yine de ne yapsa yaranamaz, yakınlaşamaz. Belki çocuklarıyla yakınlaşmak ister ama malum ataerkil kurallar, toplum baskısı, utanç duygusu buna engel olur, ne sevdiğini gösterebilir ne de sevilmek istediğini...

Babanın durumu

Babanın aile de en sevdiği birey kadındır, eşidir. Eşinin ise en sevdiği çocuklarıdır, kendisi değil.
En büyük aşk evliliklerinde bile, sevgilisi doğum yaptığında bir anda artık sevgilisi değil, anne olur, kendine biçtiği en büyük rolü olur sevgilisi. Baba en çok anneyi sever, anne en çok yavrusunu sever, yavrusu ise en çok eşini sever, eşi ise en çok yavrusunu sever. Bu böyle devam eder durur, hayatın kanunu gereği.

Baba mı, anne mi?

Bir yeri acıyan çocuğun hiç 'babam!' dediğini duydunuz mu?
Babası yanındayken bile 'anam' demez mi?
İyi bir işi olması gerekir, zengin olması gerekir. Çocuklar bile birbirlerini heyecanlandırmak için, iki kişinin omuzlarında daha fazla ileri gitmek için, 'bakalım kimin babası daha zengindir', derler.
Anne ya da çocuklar 'işsiz olabilir', kimse bunu çok görmez onlara. Ama baba 'işsiz' olamaz!
Düşünün erkek çalışır kadın ev hanımı ise sorun yok ama tersi durumda erkekten bile sayılmaz.
Evin geçimini karşılamak zorundadır, hem de şartlar ne olursa olsun. Dışarıda onca karşılaştığı kötülük ve güçlüklerle uğraşırken, eve gelip sığınmak, salmak isterken kendini, evde eşinin kaprislerini çekmek, çocukların sorunlarıyla uğraşmak zorunda kalır. Belki ağlamak ister onların yanında, onlarla... Yapamaz!
Evin şerefini, evin namusunu korumak zorundadır. Kızının ilk aşkı kendisi olsa da, büyüyünce kızı artık aldatır babasını ve başka gençlere kayar gönlü. Babasına bin bir naz yapan o kız ise sevgilisinin, eşinin her dediğini yapar. Evde yıllarca babası ile çatışan, özgürlüklerini elde etmeye çalışan, oğlu ise eşinin yanında muma döner.
En acısı ise yıllarca gözünden bile koruduğu o güzeller güzeli kızını, gözbebeğini gelir adamın biri alır elinden, gözünden sakladığını başka gözlere verir. Değil birinin ona dokunması yan gözle bile bakmasına dayanamayan baba, teslim eder bir başkasına elleriyle. Üstelik bir de düğün dernek yapmak zorundadır, oynamak zorunda kalır sanki eğlenirmiş gibi...

HAFTANIN HABERİ

Bunca zorluğa rağmen!

Baba, yıllarca dışarıda deli gibi çalışırken, bebekken hiç büyümeyeceğini düşündüğü yavrularının değiştiğini bile fark edemez, birey olduklarını. Ona bağımlı iken onlar, bir anda bağımsızlıklarını ilan etmeye başlarlar, küçük bir hayal kırıklığıyla karşılar, yapacak bir şey yoktur.
Bizim gibi toplumlarda, erkek evladından çok kızına değer veren, her şeye rağmen onun için her şeyini feda eden babaların önünde sevgiyle eğiliyorum. Sizler büyük insanlarsınız...
(Bunca zorluğuna rağmen Baba olabilmiş tüm özel insanlara ithaftır...)