İzmir futbolda zirvesini 25 Haziran 1967 tarihinde gerçekleştirmişti. Bu tarihte Türkiye Kupası finali iki İzmir takımı, Altay ile Göztepe arasında oynanılan final maçıyla Alsancak Stadında gerçekleşmişti. Bu kupanın bir özelliği, o tarihe kadar oynanan ilk 5 kupayı Galatasaray kazandığı için, kupanın ilk defa Galatasaray haricinde bir kulübün müzesine gidecek olmasıydı. Bu kulüp ise ne Fenerbahçe ne de Beşiktaş idi. Kupanın adresi İzmir olacaktı ama kupanın sahibi olmanın şerefini ise iki İzmir takımından sadece biri ömür boyu yaşayabilecekti.

Bu final hala bazı özellikleri ile ilk ve tektir. Altay ve Göztepe aynı ilin takımı olmanın ötesinde aynı ilçenin takımı olmaları özellikleriyle de Türk futbol tarihinde tek olma özelliğini, bu kupaya katmışlardır. Aynı şehrin takımları zaman zaman bu önemli kupanın finalinde karşılaşıyor olsa da, aynı ilçe takımı olarak Türkiye Kupasında oynanılan bu final tektir. Tamamen dolu tribünler önünde oynanılan finalde yaşanılanlar ise bir filmi dolduracak kadar zengindir. Karşılaşmanın canlı tanıkları, o günün finalini oynayan usta oyuncuların öyle farklı anektod ve anıları var ki dinlediğinizde bir masal dinliyor hissi yaşıyorsunuz. Karşılaşmada Göztepe Fevzi Zemzem ve Halil Kiraz'ın attığı iki golle 2-0 öne geçmiştir. Yediği hatalı goller nedeniyle kaleci Varol Ürkmez'e Altay'ın efsane kaptanı, efendiliği ve sakinliğiyle tanınan Ayfer Elmastaşoğlu'nun kupayı kazanmalarına rağmen maçtan sonra soyunma odasında saldırdığı rivayet edilir. Yediği hatalı iki golden sonra Varol adeta devleşmiş ve maçın geri dönüşünde büyük rol oynamıştır. Altay bu maçta Ayfer Kaptanın ayağından bir de penaltı kaçırmıştır. Aydın Yelken'in attığı gol Altay'a ümit vermiştir.  2-1 yenik durumdayken 1.55 boyuyla Altaylı Vosvos Aytekin'in, 1.90'lık Göztepe kalecisini avlaması ise, Vosvos Aytekin'in kendi anlatımıyla bir efsanedir. Maç 2-2 bitmiştir. Türkiye Kupasının sahibi o günün kuralları gereği para atışı sonucu belirlenecektir. Maçın yabancı hakemi tercih hakını Göztepe takımına vermiştir. Göztepe takımı adına kuraya takım kaptanı olmadığı halde şansıyla tanınan Nihat katılmıştır. Paranın bir yüzü mavi bir yüzü kırmızıdır. Nihat'ın kendi ifadesiyle hakem mavi tarafı kendine göstermiştir. Fakat Nihat hakeme güvenmemektedir. Ona göre maçta yabancı hakem Altay'ı kayıracak kararlar vermiştir. Bu sebeple hakemin onu aldattığı düşüncesiyle para atışında kırmızı tarafı tercih etmiştir. Nihat'ın kendi ifadesiyle, bu kurnazlığı Göztepe'yi yakmış, kupayı Altay'ın kazanmasını sağlamıştır. Türkiye kupasında 1964 yılında yükseldiği finalde federasyonun haksız tutumunu protesto etmek için final maçına çıkmayan ve bir anlamda ahlak meşalesini yakan Altay, bundan 3 yıl sonra o kupayı 2-0 yenik düştüğü maçta kazanmayı başararak müzesine götürme şerefine ulaşmıştır.

Üzerinden tam 50 yıl geçmiş bir final. İzmir futbolu bu 50 yılda acı tatlı çok günler gördü ama bir daha o zirveyi yaşamayı bırakın, yanına bile yaklaşamadı. Altay Sosyal Dayanışma Derneği olarak, 2017 yılında 50. yılını dolduracak bu finalin anmasını yapmak, tüm yıl boyunca hedeflerimizden oldu. Yıl içinde takımların lig mücadelesi, oynanılan play-off'lar bu anmayı 22 Aralık Cuma günü yapmamıza neden oldu. O kupayı kazanan takımın başkanı Erdoğan Tözge ve takımın önemli oyuncusu Ali Rıza Şenol'u, bu programı hazırlamaya başladıktan sonra yitirmemiz ise bu anmanın daha ertelenmemesi gereğinin önemli kanıtı. O finalde görev almış hem Altay hem Göztepe oyuncularına ulaşabilmek için dernek yönetim kurulu üyelerimiz Av. Namık Kemal Marmara ve Mümin Fındık başta olmak üzere büyük emekler verildi. Dernek üyesi, bir Altaylı olmaktan öte, bir izmirli olarak kendilerine bu emekleri için teşekkürü borç biliyorum.

İnsanlar yaşarken anılmalı. Yaşattıkları güzellikler için teşekkür edilmeli. 50 yıllık bir finalin sıcak, samimi ortamını yaşamak için sadece Altay ve Göztepe değil, tüm İzmirli dostlarımızı Altay Sosyal Dayanışma Derneği'nin 22 Aralık Cuma günü dernek binasında gerçekleştirilecek olan törende görmekten mutluluk duyarız.