Yıldızlar her zaman kayar, tıpkı yaşamımızdaki yıldızların da bu dünyadan göçüp gittikleri gibi. Türk sinema tarihinin estetiksiz yıldızı Pervin Par'ı geçen hafta kaybettik. Ben gençliğimde onu bu isimle tanımıştım. Sonraları yaşam, bizleri değişik ortamlarda bir araya getirdi. Benim ve eşim için o artık Pervin Hanım'dı. Ebedi aleme göçünceye kadar da bizim gönlümüzde Pervin Hanım olarak kaldı.
Meraklılar bilirler, sinema tarihinde unutulmaz sahneler, unutulmaz replikler vardır. "Kahraman Şerif-High Noon" filminde Gary Cooper'in haydutlara karşı kasaba şerifi olarak tek başına karşı çıkması, "Casablanca" filminde İngrid Bergman'ın "Play it, play, as time goes by" diye yalvarması, "Viva Zapata" filminde Marlon Brando'nun boğuk sesiyle "Atlar koşulmalı, Yumurtalar kırılmalı, Kızlar evlenmeli" diyerek düşüncesini belirtmesi, "Düşman Kardeşler-Rocco e i suoi fratelli" filminde Annie Girardot'nun kaderine razı olarak ağaca yaslandıktan sonra kardeşi tarafından bıçaklanmasını ses çıkarmadan beklemesi unutulacak sahnelerden midir? Bence bu yazdıklarım ve belki daha niceleri kolayca akıllardan çıkarılamaz.

Ben; sinemadaki Pervin Par'ı en çok "Gurbet Kuşları" filminde "Kardeşi tarafından sıkıştırıldığında o açık terasta düşme korkusuyla bir sağa bir sola kaçışarak gözlerini dört bir yana gezdirdiği" sahnedeki rolüyle hatırlıyorum. Bir dehşet anı ancak bu derece canlı şekilde yansıtılabilirdi. Gurbet Kuşları filmini sinema ve televizyonlarda defalarca izledim. O sahne gözümün önünden gitmiyor.
Araştırdığım kadarıyla Pervin Par; sinema dünyasına 1957 yılında "Bir Avuç Toprak" filmiyle adımını atmıştır. Filmografisi 1977 yılında sona eren sanatçımızın bu dönem içinde küçüklü büyüklü rol aldığı 79 filminin bulunduğu bilinmektedir. Ülke sinemacılığında seks filmleri furyasının ortaya çıkışıyla birlikte Pervin Par'ın bu alemden uzaklaştığını izlemekteyiz. Aslında; Pervin Par, en meşhur olduğu dönemlerde bile sansasyonel olayların ya da dedikodulu ortamların dışında kalmasını becerebilen ender sanatçılardan biri olarak bilinmektedir. "Gurbet Kuşları" dışında  "Hudutların Kanunu", "Murad'ın Türküsü" ve  "Haremde Dört Kadın" gibi önemli filmleri de bulunmaktadır. Yönetmenliğini Halit Refiğ'in yaptığı "Haremde Dört Kadın" filmi yurtiçi ve yurtdışı film festivallerine katılmış ve ödüller almıştır.

***   

Pervin Par; sinema dünyasından ayrıldıktan sonra İzmir'de P.P. adlı firmasıyla çiçekçilik yapmaya başladı. Eşimin de çiçekçilik yapması nedeniyle bir tanışıklıklarının olması doğaldır. Zira; İzmir'in tüm çiçekçileri haftanın belirli günlerinde "Mezat" denilen üretici Kooperatiflerinde buluşurlar mallarını alırlardı. Ertesinde ben de kendisi ile tanışma fırsatına eriştim. Birlikteliğimiz; bizleri zaman içerisinde "Çiçekçilik sektörü" için yapılabilecekleri düşünebilme noktasına götürdü. Pervin Par artık bizler için Pervin Hanım olmuştu. Onun bu çalışmaları gündeme getirme ve uygulama önerileri bizlere her zaman önderlik örneği olmuştur. 

Düşüncelerimizi birleştirirdik, ama unutulacak gibi değil ana fikirler hep ondan gelmekteydi. 1993 yılında çiçekçi camiası olarak özel ama kapsamlı bir gece düzenlemiştik. Gece sonunda bağışlar ve gece gelirlerinden oluşan bir para Pervin Hanımın önerisiyle bankaya yatırılmış yönetim ona bırakılmıştı. Parayı çekebilmek; geceyi organize eden gruptan seçilen iki kişi ile Pervin Hanımın ortak imzaları ile sağlanabilecekti. Belki hepimiz bu parayı unutmuştuk. 1997 yılı geldiğinde gene Pervin Hanımın önderliğinde dokuz arkadaş ve meslektaş birleşerek "İzmir Çiçek Üreticileri ve Satıcıları Derneği"ni kurduk. Kurucular olarak hasbelkader benim önerimle olağan genel kurul yapılıncaya kadar Pervin Par Doyum Başkanlığa, Ali Osman Öğmen Bşk. Yrd.'cılığına ve ben de Sekreter-Saymanlığa seçildik. İlk genel kuruldaki seçimde de konumlarımız değişmedi.

Şimdi bunları neden böylesine uzun anlatıyorum diye sorabilirsiniz. O bizim 1993'teki mütevazı paramız Pervin Hanımın değerlendirme çabalarıyla 1997'de bayağı ciddi bir rakama ulaşmıştı. İlk iş olarak o parayı dernek bünyesine aldık. Ancak Pervin Hanım için durmak yoktu, bizleri sürekli olarak çalışmaya ve etkinliklere iteliyordu. Derneğimiz onun gayretleriyle bir yıl gibi kısa bir sürede 200'ü aşkın üye sayısını yakalamış, parasal gücümüz hatırı sayılır noktalara ulaşmıştı. Hadi bir cesaret, hadi biraz gayret Alsancak'ta mülkiyeti şimdi "İzmir Çiçekçiler Odası"na devredilen taşınmazı bu çabalarımızla edindik.
1998 yılında Cumhuriyetimizin kuruluşunun 75'inci yılı nedeniyle yapılan çeşitli etkinlikler kapsamında "Anıtkabir"in tümünün çiçeklerle süslenmesi olayı ülkemizin dört bir yanından gelen çiçekçilerle çalışılarak gerçekleştirildi. Dernek olarak yaptığımız insan gücü  ve materyal  katkısının, etkinlikteki diğer gruplar tarafından dahi takdirle karşılandığını hatırlıyorum. Orada da itici güç her zamanki gibi Pervin Hanımdı.

***            
Çok tutumluydu, çok prensip sahibiydi, çok disiplinliydi, çok titizdi, kolayca beğenmezdi. Sekreter olarak dernek için yazdığım yazılar hakkında uzunca süre durup doğabilecek sorunlar üzerinde düşüncelerimizi paylaşırdık. Her şeye karşın onunla çalışmak ayrı bir zevkti. Unutulacak gibi değil.
Bütün yaşamında bildiğim kadarıyla en çok kızını sevdi. Sevgili kızı Pınar Türen Özkurt da ölümünün son yıllarında onu yalnız bırakmayarak sevgisini gösterdi. Ne mutlu ona. Hepimizin başı sağ olsun, yaradanın rahmetini esirgememesini diliyorum, nur içinde yatsın.
Esenlikle kalınız...                                                                                                                                                      

Yazıma ek Not: Sn. Başbakan Yardımcımız Bülent Arınç'ın Melih Gökçek'le ilgili olarak sekiz haziranda yapacağı açıklamaları bekliyorum.