Hareketli günler bitmedi. Bu gidişle bitmez de. Seçimi yinelemek üzere harcandı süre. Uzlaşmak için değil ne yazık ki. Yalnız süre harcanmakla kalsa iyi. Terör fırsat bildi uzlaşmazlığı. Onlarca şehit verildi göz göre göre. Birlik ve beraberliğin olmadığı yere çöreklenir terör. Şimdi de pusuya yatmış 1 Kasım'ı bekler.

Otuz birinci yılı geride bıraktık terörle mücadelede. Yıllardır yaşanmakta bu dram. Sanki bir çözüm üretmek üzere imiş gibi bıkmadan, usanmadan ve de utanmadan "bıçak kemiğe dayandı" diyerek kandırıyor siyasiler kendilerini. İyi niyetini suiistimal ederek aziz milletin. Çözüm süreci ciddi bir parçasıydı belki bu mücadelenin. Ancak tutulan el bırakıldı. Oysa "tuttuğun eli bırakmayacaksın, bırakacağın eli tutmayacaksın" der Hz. Mevlana.    

Dağlarına bahar gelirdi bir zamanlar memleketimin. Kış biter bitmez gelen ilkbahar gibi. Papatya ve gelincik de baharın ilk müjdecisi. Yeşil, sarı, beyaz ve kırmızının hakim olduğu renklere bezenirken doğa, kuş sesleriyle çınlardı dağlar, bayırlar. Bu güzellikler unutuldu. Dağlarına bahar gelmiyor artık memleketimin. Çiçekten çok mayın, kuştan çok kurşun var Güneydoğu Anadolu'nun dağlarında ve bayırlarında.
Yıllar önce tarım ve hayvancılığın bitirilmesiyle başladı doğudan batıya göç. İş ve aş bulmak için ayrıldı insanlar. Güvenlik sorunlarıyla devam etti sonra. Canını kurtarmak için kaçtı insanlar. Son zamanlarda savaş mağduru mülteciler eklendi. Mülteci kampına döndü her yer. Ne  "dur!" diyen var. Ne "nereye?" diye soran. Kontrolsüz göçlerle neler olmaz ki. Aralarında masum olanlar kadar olmayanlar da varken "asayiş berkemal" denilebilir mi bu koşullarda. Yalnız Güneydoğu'da değil, ülkemizin her yerinde güvenlik kaygısıyla yaşıyor artık insanlar.

Göçler bir an önce denetlenmeli. Her ne kadar "doğduğumuz yerden ziyade doyduğumuz yer önemli" denilse de doğduğu yerde doymayı istemeyecek insan yok denecek kadar azdır her halde. Küresel ekonomik krizlerle doymak kadar doyurmak da zorlaşıyor her geçen gün. Özellikle de üç büyük kentimizde. Bu durumda doğduğu yerde doymayı, huzurla yaşayarak yaşlanmayı istemeyecek insan olabilir mi? Göçle terk edilen yerler yeniden hayat bulmalı ki insanoğlunun döndüğüne değsin. "İyi ki döndük" diyebilsin. Dağlarına bahar gelsin yine yeniden memleketimin.

Tutulan el bırakılmamalı. Sarılmalı sımsıkı.  Bırakılan el boşlukta kalır. Boşluklar da doldurulur. Kimin dolduracağı ne malum! Hazır tutmuşken hiç bırakılmamalı. İnsan kazanmak zor, kaybetmek kolaydır çünkü.