Biliyorsunuz; evvelki hafta benim DEÜ'nde başlayan yeni eğitim/öğretim yaşamımdan ufak kırıntıları sizlere yansıtmaya çalışmıştım. Yazdığımda fakülteme daha yeni başlamıştım, belki üç beş günlüktüm. Her şeye karşın gazetem beni yalnız bırakmadı, üstelik taa oralara kadar bir adaşım Şefika Bal'ı görevlendirerek benimle söyleşi bile yapılmasını sağladı.

Latinlerin "Tempus Fugit/Zaman Kaçıyor" diye bir deyimleri vardır. Eskiden saatlerin kadranlarının üzerinde yazarmış. Kaçmak tanımı bile yetersiz kalır gerçekten; zaman öylesine çabuk geçiyor ki şu günler fakültedeki dördüncü haftamızı bitirmek üzereyiz. Dolayısıyla yavaş yavaş yerleşkemize ve fakülteme alışıp gidiyorum.
Biraz da bencillik yapıp kendi üniversite yaşantımdan kesitler aktarmama ne dersiniz? 1959 yılında İstanbul Üniversitesi'nde ilk yüksek eğitimime başladığımda ülkemizin dört kentinde (İstanbul, Ankara, İzmir ve Erzurum) topu topu yedi üniversite bulunmaktaydı. Kısacası benim için üniversite denildiği zaman aklıma İstanbul Üniversitesi geliyordu. Haşmetli binaları, İstanbul'un en görünür yerinde ve Osmanlı'nin Harbiye Nezareti'nin eski binasında eğitim almam benim için her zaman gurur verici olmaktaydı. Bu düşüncelerim uzun zaman öylece sürdü gitti.
Sonraları yeni üniversitelerin açılışları giderek sıralandı. Karadeniz Teknik Üniversitesi, Hacettepe Üniversitesi ve derken belki de her ilimizde yenileri açılmaktaydı. Devlet üniversiteleri yanında daha sonraları açılışlarını takip bile edemediğimiz vakıf ve özeller de üniversite dünyamızda yerlerini almaktaydılar. Olsun benim düşüncelerimde bir değişiklik yoktu; varsa yoksa İstanbul Üniversitesi!
Sonra oğlum Ankara'da Ortadoğu Teknik Üniversitesi'nde eğitimine başladı. Dolayısıyla orayı da tanıma şansım oldu. Ben; doğrusu bu ya kampus/Yerleşke kavramı hakkında yeterli bilgi sahibi değildim. İstanbul'da okumuş İTÜ'nün binalarını da görmüştüm. Benim dünyam bir ölçüde bunlarla kısıtlı sayılabilirdi. Ankara'da gördüklerime inanamıyordum. Üniversitenin yerleşkesinde eğitim birimleri, fakülteler yanında sosyal tesisler, spor salonları, yüzme havuzları, öğrenci yurtları ve daha niceleri bir ölçüde gözlerimi büyülemişti.
Açıkçası İzmir'e dönünce o zamanlar dağınık halde bulunan fakülteleri görünce ciddi anlamda bir küçümseme duygusu yaşamaktaydım. Nasıl yaşamayayım ki Ege Üniversitesi'nin tesislerinin içinde yeni kurulan DEÜ'nün bazı fakülteleri ve bölümleri bulunuyordu.
***
Bu arada, şimdilerde  af yasasından yararlanarak Hukuk Fakültesi'ne kaydımı yaptırınca üniversitemin Tınaztepe yerleşkesini tanıma şansına eriştim. Elbette her şey birden bire olmuyor. Bizim fakülte zaten yerleşkenin en alt bölümünde bir gün iki gün derken yerleşkeyi yavaş yavaş tanımaya başladım.
Bazen üst bölümdeki kapıdan girip aşağılara doğru yürüyorum. Üst bölümdeki sosyal tesislere takılıyorum. Aşağı kapıya doğru yürürken sağa ve sola yerleşmiş fakülteleri, spor salonunu, Mediko Sosyal binasını geçiyorum. Harika bir futbol sahası, akıl almaz güzellikte bir atletizm pisti bilmiyorum İzmir'imizde benzeri var mıdır? Spor salonumuz, belki kapalı yüzme havuzumuz, kütüphanemiz, banka şubeleri, İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük Enstitüsü ve benim eğitim mabedim hukuk fakültemiz. Sağıma bakıyorum koca bir vadi, solumda açılıma ve büyümeye uygun alanlar. Yirmi sene sonrasını hayal ediyorum: her taraf koca koca ağaçlar yeni bir orman oluşturmuş olacaklar, tıpkı ODTÜ gibi.
Unutmadan yazayım, bizim fakültemizin karşısına doğru üniversitemizin adını taşıyan bir de ilkokulumuz var. Örnek bir ilkokul.
Sizlere kısaca bir açıklama yaparak yazımı bitireyim. Aslında yazacak çok şeyler olmalı. 4,5 milyon metrekarelik Tınaztepe yerleşkesi dışında Dokuz Eylül Üniversitesi bugün; Alsancak, Balçova, Konak, Buca, Karabağlar, Narlıdere, Hatay, Torbalı, İnciraltı, Urla, Seferihisar, Foça, Bergama, Selçuk olmak üzere İzmir'in 14 değişik yerleşim biriminde; 15 fakülte, 4 yüksekokul, 6 meslek yüksekokulu, 1 konservatuar, 10 enstitü ve 59 uygulama ve araştırma merkezi ile bilimsel araştırma ve yükseköğretim görevini, kaliteli toplumsal hizmet anlayışı ile sürdürmekte.
Esenlikle kalınız...