Bugün 9 Aralık. Bir yıl daha yaşlandık, Haber Ekspres'i 14'üne bastırdık.
Kuruluşundan beri içinde olduğum bu gazetenin her yaş gününde kaleme aldığım yazılarımda hep "pembe"yi anlattım sizlere.
Doğru, dürüst, dost gazete olmanın gururunu ve onurunu sizlerle paylaşmaktan duyduğum hazzı dile getirdim. "Gri"den hiç söz etmedim. Kol kırılır, yen içinde kalır dedim.
Filmi biraz gerilere sarmak istiyorum, bugün. Hatta en başa...
Patronumuz Aydın Bilgin'in geçici ikametgahı olan Korurlar İşhanı'nda atıldı Haber Ekspres'in temeli. Oldukça sancılı bir süreçti. Hem vitrini, hem mutfağı oluşturmak, Aydın Bey'in hassasiyetlerine halel getirmemek kolay olmadı.
O günlerde vitrini oluşturduk ama, mutfağın can damarı olan baskı konusunda Aydın Bilgin oldukça ısrarlı idi:
"Kendi makinamız olmalı."
Oysa ben fason baskıdan yanaydım.
Aydın bey, "Iııhhh" deyip, bir de "en kısa sürede" deyince, Türkiye kazan biz kepçe başladık aramaya.
Kısa sürede 2 tane baskı makinası bulduk. Bir tanesi Urfa'daydı, diğeri de İzmir'de. İzmir'deki rahmetli Latif Demirbağ'ın Turan Kavşağındaki matbaasındaydı. Aydın Bey'le birlikte makinaya bakmaya gittik. Ulusal bir gazetenin makinasıydı. Teknik bilgileri aldıktan sonra döndük. Düşünme safhasındaydık ki, Urfa'da da bir baskı makinası daha olduğu haberi geldi. İki gün sonra Urfa'daki olsun fikri ağır bastı ve o baskı makinasını aldık, TIR'larla İzmir'e taşıttık.
Doğanlar'da kiralanan devasa hangar önce büyük bir tadilattan geçirildi. Makine kuruldu.
40 yıldır bu kentte gazetecilik yapan biri olarak yerel bir gazetenin yayın hayatına başlamadan baskı makinasını alması öylesine hoşuma gitmişti ki, anlatamam.
Mutfak tamamdı...
Aynı binada üç ayrı kat kiralamıştık.
Zeminde reklam servisi, üstünde yönetim, bir üstte de haber merkezi ve yazı işleri...

Gıpta edilecek arkadaşlarımızdan oluşan haber merkezi ve yazı işleri kadrosu, baskı makinası kendisine ait olan Haber Ekspres.
Böylece vitrin de hazırlanmıştı.
Sadece bunlar mı, hayır.
10'a yakın reklam servisi çalışanı, ayrıca kadrolu olarak çalışan hukuk müşaviri avukatlar, elektrik-elektronik mühendisi, teknik müdürler, satış müdürü, personel müdürü, mali müşavirler, muhasebe ve ön muhasebe elemanları.
Yani o güne kadar yerelde pek de alışık olunmayan meslek grupları kadrolu olarak Haber Ekspres'te.
Anlayacağınız oyunun raconuna göre oynanması için her şey tamam.
Başladık...
Çalışan sayımız bir ara yüz'e çok yaklaşmıştı.
Günler, ayları, aylar yılları kovaladı.
Bu süre içinde bazı sivil toplum örgütleri ve kurumlar, zaman zaman gösterdikleri vefasızlıklara yenilerini eklemeye başladılar.
Kent medyasından, tanınır olandan, tercih edilenden, verilen emekten, gazeteden, gazeteciden, bihaber olan yöneticiler, yanlarında çalışan kişilerin yanlış yönlendirmeleri ile aslan'la çakal'ı aynı gördüler.
Hadi sivil örgütleri anladık da, resmi kurum ve kuruluşlar bile gerçekle naylon'u bir tuttular. Dün "dalga" geçtikleri ile bugün kanka oldular. Meslek ilkeleri, çıkar ilişkilerine kurban edildi.
Yani testiyi dolu getirenle boş getiren aynı kefedeydi.
Matbaamızı satmak zorunda kaldık. Biz de diğerleri gibi fason baskı yapmaya başladık. Diğer bir deyişle, mutfağımızı kaybettik. Sebep olanlar utansın...
Bugün yine sizlere en iyisini verebilmek için çabalıyoruz. Tüm arkadaşlarım en iyinin, en güzelin oluşumunu sağlamaya çalışıyorlar.
Patronumuz Aydın Bey ise, 7/24 masasının başında. Emeğini gazeteye, parasını gazeteciye vermekle meşgul...
Acaba diyorum;
Hak eden, sadece hak ettiği kadarını alsaydı, gazetecilikten helal servet kazanmanın mümkün olmadığını anlatmaya gerek kalacak mıydı?
Yarın yine birlikte olacağız.
Hoşçakalın...