Türkiye'de politik tartışmalar yaz sıcağında da dinmiyor. Buna rağmen, çok zamandır yapmadığımız bir şeyi yapacağız. Bu haftaki yazımızda güncel politik tartışmalardan uzak kalacağız. Ancak güncel politik tartışmaların mantığını daha iyi kavramamızı sağlayacak birkaç kitaptan söz edeceğiz.
    
Kitapların ilki Leo Huberman'ın oldukça ilginç bir çalışması. Adı "Feodal Toplumdan Yirminci Yüzyıla". Kitap, hep birbirinden ayrıymış gibi düşünülen ekonomi kuramı ile tarihi birleştirme düşüncesinin klasik örneklerinden. Huberman, her tarihsel dönemin ekonomik ve toplumsal yapısı ile ilgili dönemlerde gelişen fikirler ve gerçekleşen eylemler arasındaki iç bağlantıları ortaya koyan bir disiplinler arası çalışma kaleme almış. İlk baskısı 1936 olan bu kitap, içerdiği kuramsal ve tarihsel tartışmalarla bugün bile güncelliğini koruyor.
    
Marc Ferro'nun "Sömürgecilik Tarihi" adlı çalışması da üçüncü dünya ülkelerinde halihazırda yaşanan birçok ekonomik ve toplumsal sıkıntının sömürgecilik süreçleriyle iç bağlantısı olduğu tezini kanıtlamaya odaklanan bir çalışma olması açısından önemli. Sömürgeciliğin hukuksal olarak bitse de ekonomik, toplumsal ve kültürel düzlemlerde etkinliği koruduğu biliniyor. Ferro'nun çalışması, "gizlenen sömürgeciliğin" varlığını ustalıkla ortaya koyması açısından okunması gereken bir yapıt.
    
Müslüman Kardeşler, ülkemizde çok konuşulan ancak oluşum ve gelişim süreci hakkında çok da fazla bilgi sahibi olunmayan bir örgütlenme. Alison Pargeter'in "Müslüman Kardeşler – Muhalefetten İktidara" başlıklı çalışması bu konudaki boşluğu doldurmak açısından önemli bir kaynak. Kitap, Müslüman Kardeşleri, 1928'de Mısır'da ortaya çıkışından itibaren kapsamlı bir biçimde inceliyor. Kitapta, hareketin amaç ve stratejileri, bu amaç ve stratejilerdeki tarihsel dönüşüm de vurgulanarak tartışılıyor. Hareket içi hizipleşmeler aktarılıyor.
    
"Milliyetçilik: Bir Din", Charleton Hayes tarafından yazılan, milliyetçilik kuramları literatürün başyapıtlarından biri. Milliyetçiliği değişime dayanıklı bir kimlik kategorisi olarak değerlendirmesi ve bu çerçevede dine benzetmesi ilginç.
    
Suraiya Faroqhi'nin "Orta Halli Osmanlılar" eseri tarihi sadece devletlerarası ilişkiler düzleminde ele alan literatüre bir başkaldırı. Faroqhi kitabında, Osmanlı'da iki Anadolu kenti Ankara ve Kayseri'de gündelik yaşama odaklanıyor. Geçmişe farklı bir pencereden bakıyor.
    
Değerli okurlarım, okumak her mevsim güzel. Ancak bence yazın bir başka güzel...