CHP 18. Olağanüstü Kurultayı adına yakışır bir kurultay olarak başladı ve bitti. Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu ve Genel Başkan Adayı Muharrem İnce'nin sonuçlar açıklandıktan sonra sahnede birlikte yer alması, alışık olmadığımız bir nezaketle birbirlerini tebrik etmesi dışında da, kardeşleşme adına her şey dolu dolu yaşandı. Kurultay salonunun dışından başlayarak, iki gün boyunca yaşadıklarımızı, gördüklerimizi ve  duyduklarımızı paylaşmak isterim.

Sabah erken saatlerde salonun önünde pankartları, sloganları ve mücadeleleriyle Beşiktaş Belediyesi tarafından işlerine son verilen taşeron işçiler karşıladı bizi. Giriş kapısının hemen önündeydiler. Partililer, delegeler ve milletvekilleri şöyle bir göz ucuyla bakıp, yanlarına uğramadan aceleyle salona koşturuyorlardı. Yanlarına gidip destek olan ve basının da dikkatini onlara yönelten DİSK Genel Başkanı Kani Beko dışında hiç kimse yüzlerine bakmadı. 1996 Gençlik Kurultayını anımsadım. Kurultay salonunun önünden geçen eylemci işçileri görünce, salon boşalmış, Türkiye'nin dört bir yanından gelen gençler  yürüyüşe dahil olarak coşkuyla destek vermişlerdi.

Küçük bir salonda yapılan ve sınırlı sayıda katılımcının girmesi planlanan salona her zamanki yöntemlerle girildi. Ustaca çoğaltılan kartlar, kartı olmayanlara kendi ekiplerince dağıtılıyordu. Seç beğen al; Onur üyesi, basın, görevli... Dolayısıyla giriş, kurultay salonu, katlardaki koridorlar ve teraslarda beş bin kişiye yakın partili vardı. "İşi bilen" hiç kimse kart yokluğu nedeniyle dışarıda kalmayınca içerisi hınca hınç doldu. Böyle bir dolulukta ve kavga etmek istesen elini kaldırabileceğin bir boşluk da olmayınca, kardeş kardeş bir kurultay gerçekleşmiş oldu!

Sabahın erken saatlerinde "güvenilir kaynaklardan" ilk kulis bilgisi geldi. Kurultaydan önceki gece Parti Meclisi listesi nedeniyle Muharrem İnce ile tartışan eski Genel Başkan Deniz Baykal, İnce'den desteğini çekmişti. Aynı tartışma nedeniyle Emine Ülker Tarhan'ın da desteğini çekmesi, 2015 seçimlerinden sonra gerçekleştirilecek kurultayda Deniz Baykal'ın Genel Başkanlık için Emine Ülker Tarhan'ı hazırladığı yorumlarının yapılmasına yol açtı. Bekleyip görmek lazım lakin eski Genel Sekreter Önder Sav ve ekibi İnce'nin listesinin her aşamasında etkindiler. Hazırlanmasından, delege kulisine kadar...
İlk gün Genel Başkanlık yarışıyla başladı. Tahminler Kılıçdaroğlu'nun kesin kazanacağı yönündeydi, sadece fark konusunda herkesin farklı bir fikri vardı. Hemen herkes yanıldı. M. İnce beklenmeyen, ciddi ve yüksek bir oy aldı. Bildiğimiz, bilmediğimiz çok fazla nedeni vardı. Parti Meclisinde tercih edilen isimler, kurultay salonundaki kulisler ve elbette adayların konuşmaları...

Genel Başkan, "Dersimli Kemal" olarak devrimciliğin genetik bir durum(!) olduğu vurgusu ve mezar ziyaretlerinden ideoloji inşa etme çabası ile kötü bir performans sergiledi. Rakı ve rakı içenlere yönelik eleştirisi ise "genel içici" olan partilirce hoş karşılanmadı. Üstelik Cumhurbaşbakanın M. Kemal ve İ.İnönü'ye iki ayyaş demesi de akıllara gelince, bu sözler şık bulunmadı.

Muharrem İnce, bir edebiyat öğretmeni edasıyla şiirlerle başladı konuşmasına. Konuştukça açıldı, açıldıkça salondaki destek arttı. Parti içi yönetim anlayışı, parti disiplini, cumhurbaşkanı adayının belirlenme süreci gibi konulardaki eleştirileri yerindeydi. Salondan karşılık da buldu. Bu karşılık nedeniyledir ki kendisine imza vermeyenlerin de oyunu almayı başardı. Sağdan oy almak için sağcılaşmamak ve  iki seçimde başarısız olunduğunda Genel Başkanlık koltuğunu bırakmak konusundaki çıkışları benimsendi, kabul gördü...

İkinci gün gerçekleştirlen Parti Meclisi seçimleri süprizlerle doluydu. Genel Başkanın listesinde yer alacağına kesin gözüyle bakılan Manisa Milletveki Özgür Özel, Bursa Milletvekili Aykan Erdemir ve İstanbul İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı listede kendilerine yer bulamadı. Özgür Özel buna rağmen listeyi delerek Parti Meclisine girmeyi başardı. Genel Başkanın önemsediğ Mehmet Bekaroğlu ise Bilim Kültür ve Yönetim Platformundan cinsiyet kotasından en az oyu alarak seçilmeyi başardı. Salonda  cinsiyet kotası ile seçilen Bekaroğlu için  yapılan esprileri burada yazmak maalesef mümkün değil!

Yazının sonunda kurultayın başına dönmek isterim. Kurultayın onur konukları Somalı madenci aileleri, Roboskili aileler ve Gezi Direnişinde kaybettiğimiz gençlerin aileleriydi. Anons edildiklerinde istisnasız tüm salon ayaktaydı. Acılarına en içten duygularla ortak olundu. Gezi Direnişi belgeseli gözleri yaşarttı. CHP tabanının yüreği gerçekten SOLda atıyor atmasına ama Gençlik Kolları üyesi Abdocan'a illegal örgüt üyesi diyen adamı Belediye Başkanı yapmak da SOLu yaralıyor! Gönül isterdi ki SOL taktik bir manevraya değil, anti emperyalist köklere dayansın! Önceki gün 91. yılı kutlanan CHP'nin köklerine, mayasına, hamuruna...