Kübra Topal-Bisikletle Kültür Turları Grubu'nun kurucusu ve moderatörü Dr. Serhat Ferrahi Değimli, İzmir'de bisikletin eğlence aracı olarak görülmesinden ve sahil bandına sıkışmasından şikayetçi. Bisikletin insan ve doğa dostu bir ulaşım aracı olduğunu söyleyen Değimli, Belediyenin bu konuda kozmetik işler yapmaktan vazgeçip, attığı her adımda bisikleti ve bisikletlileri düşünerek planlama yapması gerektiğini belirtiyor. Grup, insanı özgürleştiren bisikleti engellilerin ve otistik çocukların da hayatına sokmuş, onlar için de eğitimler ve turlar düzenliyor

Bisiklet sürmenin hem insana hem çevreye yararı sayılamayacak kadar fazla. Çağımızın en çözümcül aracı olan bisikletin daha da yaygınlaşması, her alanda görülmesi için adımlar atılmaya başlandı. Bisikletle Kültür Turları Grubu'nun kurucusu ve moderatörü Dr. Serhat Ferrahi Değimli, 'Bisikletin hem çevreye zararı yok hem de insan sağlığına yararlı. Bunun yanında trafik karmaşasına en iyi çözüm. Öte yandan bizim de vurgu yapmaya çalıştığımız gibi, bisiklet aynı zamanda hem dostluk hem turizm aracı' diye tanımlıyor bisikleti.
Bisiklet kullanmak, sadece eğlence amaçlı yapılan bir etkinlik olmamalı. Bisiklet dediğimizde aklımıza öncelikle ulaşım aracı olduğu ve bir amaç için kullanıldığı gelmeli ki hedefe ulaşılsın. Tüm dünyada bisiklet araba gibi ulaşım aracı olarak kullanılırken Türkiye'de eğlence aracı olarak kullanılmaya devam ediyor. Oysa ki 7'den 70'e herkes bisiklete binse hayat daha kolay olur. Şunu da unutmamak gerek ki bisikleti engelli vatandaşlarımızın da kullanmaya hakkı var. İşte bu konuda farkındalık yaratmak fayda sağlayabilir. Ancak ciddi olarak ele alınmayan bisiklet ve bisiklet yolları sorunsalı, bu kadar olumsuzluğa rağmen kolaylıkla çözülecek bir yapıya sahip. Bisikletle Kültür Turları Grubu'nun kurucusu ve moderatörü Dr. Serhat Ferrahi Değimli yaptıkları etkinlikleri, farkındalıkları ve bisiklet sürücülerinin beklentileriyle birlikte çözüm yollarını anlattı.

- Öncelikle bu turları hangi mecraları kullanarak insanlara yayıyorsunuz?

Facebook'ta 'Bisikletli Kültür Turları' adı altında bir etkinlik oluşturduk. Ve bu etkinliği herkesin katılımına açıyoruz. Çok yaygın olarak kullanılan Facebook Platformları oluyor; 'İzmir'de Bisiklet Turları, İzmir'de Bisiklet Etkinlikleri' gibi sayfalarda da paylaşıyoruz. Bu sayfalardan da diğer bisikletçi arkadaşlarımızın duymasını sağlıyoruz. Birde ben yıllardır bu işle uğraştığım için kendi sayfamda paylaşıyorum. Eskiden çok insanla temas kurma şansımız yoktu. Sokakta karşılaşıp arkadaşlık kuruyorduk. Sosyal medya çıktıktan sonra daha rahat iletişim kurabiliyoruz. İzmir'de bisikletin yaygınlaşmasında sosyal medyanın büyük faydası oldu. Ben ilk başta karşıydım sosyal medyaya ama şimdi her yönüyle yararlanıyoruz.

-Daha çok hangi grup insan katılıyor etkinliklerinize?

7'den 70' herkes katılıyor. Bu işe başlarken yeni başlayan insanlar da, çocuklar da katılabilsin istedim.  Ama sürekli 7-10 km'lik parkurlar yapamıyoruz. En azından ayda bir kere çok kolay parkur koymaya çalışıyorum çocuklar katılabilsin diye.  Mesela Metropolis turunda Tepeköy son durakta iniyoruz. 7 km pedal çeviriyorsunuz dümdüz yolda. Bu tura 3 çocuğumuz katıldı. Hayatında ilk defa bisiklet turuna katılan kişiler de yer aldı. Onların katılımını önemsiyoruz. Önümüzdeki hafta Aigai antik kentine gideceğiz. Dağ yollarına çıkacağız. Aliağa'da ineceğiz İZBAN'dan, onun üzerine toplam 70 km yapmamız gerekiyor. Oraya tabii ki deneyimli bisikletçilerin katılması gerekiyor. Ayda bir ya da iki kere kolaylaştırılmış turlar yapmaya çalışıyoruz. Katılımcıların içinde akademisyen, işçi emeklisi, aktif üst düzey yönetici de var.
-Yaptığınız kültür turlarında sizi gören insanların tepkisi nasıl oluyor?

Gayet iyi tepkiler alıyoruz. 'Siz hangi grupsunuz, nasıl bir araya geliyorsunuz, katılım ücretli mi' gibi sorular soruyorlar.  Bizim amacımız, bisikleti her alanda görünür kılmak. 'Bir Bornova Masalı' diye bir tur yaptık. Çoğu zaman bisikletleri elimizde taşıdık. Yaşlılar kendi arasında konuşuyor 'Bunlar kimmiş' diyor. Diğeri de 'Güzel, özel yerleri gezip öğreniyorlar, bilmeyenler de gelip görüyor' tarzında yorum yapıyor. Gelip bizimle fotoğraf çektirmek isteyenler oluyor. Bisikletlerin bir arada park edildiğini görünce şaşırıp merak ediyorlar. İnsanların dikkatini çekmeyi başarıyoruz. Her yerde durduğumuz için insanlarla temas etmiş oluyoruz. Bu da güzel bir şey tabii.



-Görme engellilerin de turlarınıza katıldığını öğrendik. Onların  güvenliklerini riske atacak sıkıntı yaşanan durumlar oldu mu?

Güvenlik açısından bir sıkıntıları olmuyor. Engelli arkadaşlar öncelikle çok istekliler. Çünkü bisiklet onları özgürleştiriyor.  Düşünün hafta sonu evde oturacakken ya da kısıtlı gezebilecekken, bisikletle özgürleşiyorlar. İkili bisikletler kullanılıyor ve önlerinde pilot adını verdiğimiz kişiler oturuyor. Bu bisikletteki pedallar, senkronize olarak dönerler. 1, 2, 3 deyip pedal çevirmeye başlıyorlar. Ön taraftaki arkadaş deneyimliyse, bir de güçlüyse sıkıntı olmuyor. Hatta bir bisikleti kullanmaktan daha iyidir ikili bisiklet kullanmak. Çünkü iki güç uygulanıyor. Hatta bu şekilde dünya turuna çıkan kişiler bile var. Geçen sene Eşpedal Grubu, ondan önce Engelsiz Pedal grubu Bodrum'a kadar tur yapıp kamp kurdular. Ayrıca sahada deneyimli arkadaşlarımız, görme engelli arkadaşlarımıza nasıl kamp kurulduğunu anlattılar. Kamp kurmayı öğrendiler, kampta kendilerine nasıl bakabileceklerini öğrendiler. Gittiğimiz her yeri pilotlar onlara anlatıyor. O kişiler de dokunarak anlatılan nesneleri hissediyorlar. Yani çok sıkıntı olmuyor ama tabii böyle bir senkronizasyon olması gerekiyor. Ama sadece görme engelli değil, otizmli çocuklara da bisiklet eğitimi veriyoruz.
-Otizmli çocuklara bisiklet eğitimi fikri nasıl ortaya çıktı?

'Otizmli çocuk gönüllüleri' fikri, okudukları okuldaki resim öğretmeninden çıktı. Kendisi benim hastamdır ve aynı zamanda bisikletçidir. Bir gün bana muayeneye geldiğinde söyledi. Başta olmaz diye düşündüm ama sonradan arkadaşlarla konuşup bu eğitimi yapmaya karar verdik. Bir çocuğa nasıl bisiklet eğitimi verileceği konusunda zamanla deneyim kazandık. Belli eğitim hiyerarşilerimiz var. Önce pedalları söküyoruz, leyleklemeyle başlıyoruz. Üstünde durmalarını sağlıyoruz. Sonra hız kazandırmaya çalışıyoruz. Yavaş yavaş bırakıyoruz. Bizim bu eğitimde ikinci yılımız, her çarşamba bisiklet eğitimi veriyoruz.  Amacımız otizmli çocuklara farkındalık yaratmak. Beklediğimizin üzerinde de yüz güldürücü sonuçlar aldık. Hatta aileleri o kadar şaşırıyorlar ki çocuklarından bu kadarını beklemediklerini dile getiriyorlar.  



-Peki turları daha çok hangi zamanlarda düzenliyorsunuz?

Daha çok hafta sonları, özellikle pazar günleri. Gideceğimiz yerleri anlatacak kişinin de zamanı önemli tabii. Onlar şu gün boşuz dediklerinde o gün gidiyoruz. Ama pazar günleri daha çok katılım oluyor.

-Gittiğiniz yerlerin yöresel özellikleri ve mutfaklarına dair bilgiyi nasıl sağlıyorsunuz?

Bir çalışma grubumuz var, onlarla ne yapmamız gerektiğini değerlendiriyoruz. Ben yıllardır bisiklete biniyorum ve bu coğrafyaya aşığım. Sık sık gidip geldiğimiz yerlerde öğrendiklerimiz, yediklerimiz var; gittiğimiz yerlerde yaşayanlara soruyoruz ne iyidir, neresi iyidir diye. Mesela Torbalı yöresinde kasap çok yaygındır. Onları etüt ediyoruz. Araştırma yaptığımız oluyor, telefonla sorduğumuz oluyor; yani bir ön çalışma yapıyoruz.

-Peki belediyenin bisikletliler için attığı adımlar neler?

Belediyenin bu konuya ilgisi  kozmetik düzeyde. Daha çok gezi yolları gibi algılıyor. Gerçi geçtiğimiz yıllarda bizim de baskımızla belediye belli bir kıvama geldi, daha çok önemsiyor. Ama bir karayolu yaparken, yol yaparken en başta bisiklet yolunu orada tanımlamaları gerekiyor. Bunu yapabilmeniz için de sizin master planınıza, belediyenin kutsal kitabı diyelim, büyük makro planlarınıza girmesi gerekiyor. Belediyecilik alanında attığınız her adımda, bisiklet hep gündemde olur. Öbür türlü mevcut yolları süsleyip, sahilde olduğu gibi ya da rekreasyon alanlarında zaten var olan şeyleri bisiklet yoluymuş gibi sunabilirsiniz ama bu çok gerçekci olmaz. Birde bisiklet gezi aracı değil ulaşım aracı. Ulaşımın en çözümcül aracı. Biz sadece sahil yolunda gezmek istemiyoruz. Ben burdan güvenli şekilde Buca'ya, Bornova'ya gidebilir miyim? Cevabı çok net, hayır gidemem. Biz yıllarca çaba gösterdik, belediye fark yaratsın diye. Bir kıpırdanma var ama çok gerçekçi değil.


-Son olarak trafikte yaşadığınız sıkıntılar neler?

Trafikteyken çok değişik sorunlarla karşılaşabiliyoruz. En başta mazgallar, bizim baş belalımız. Son turda bir tenisçi abimiz, gazi kendisi, bir mazgala girdi ve takla attı. Mazgallar, bisiklet geçerse bunları tutalım, takla attıralım diye yapılmış adeta.  Bunlar ölüm tuzakları resmen. Onun dışında bisiklet ulaşım aracıdır, karayollarında yolculuk yapabilir. Bisiklet yolunun olduğu yerlerde bisiklet yolu, yoksa karayolu. Oysa insanlar bisikleti bir çocukluk eğlencesi gibi görüyor. Hatta kimisi 'bir siz eksiktiniz' gibi şeyler söylüyor. İzmir'in o yönden şöyle bir şansı var, Türkiye'de biz birçok tura katılıyoruz. Birçok yerde pedal çevirme imkanımız oluyor. İzmir, Muğla, Antalya gibi şehirlerde yani sahil bandında insanlar bisikleti yadırgamıyor, sahip çıkıyorlar. Ama trafikteki en önemli sıkıntımız arabaların kapılarının açılması. Kapıyı açtığı zaman bizlere çarpılması sıkıntı oluyor.  Trafikte ani sağa dönüş, sola dönüşler sıkıntılı konular arasında.Trafikte hız sınırları şehir içinde düşürülürse hiçbir sıkıntı yaşamayız.