Bazen İngiltere'deki abartılı sağlık ve güvenlik kuralları ile dalga geçeriz. Sağlık ve güvenlik kültürleri ile dalga geçmekten İngilizler de hoşlanırlar. Türkiye'den bizi ziyarete gelen dostlar ve aile üyeleri, İngiltere'deki kural, kısıtlama ve yaşam güçlüklerinden hemen şikâyet etmeye başlarlar. Oysa bunların bazıları sağlık ve güvenlik içindir.

Örnek olarak İngiliz fiş-priz tasarımını ele alalım. Hiç kuşkusuz dünyanın en biçimsiz ve elverişsiz gereçleridir. Dünyadaki tüm fiş-prizlerden daha fazla yer kaplarlar. Uzun yıllar boyunca iPhone ve diğer Apple ürünleri için İngiliz tipi güç adaptörleri çok büyüktü. Sonunda Apple (ve diğer ürün tasarımcıları) İngiliz tipi fişi daha kompakt hale getirmek için yaratıcı yöntemler buldular. Ama yine de bunlar Türkiye, Avrupa ve dünyanın diğer ülkelerinde kullanılan fişlerden çok daha büyük. Aslında bu tasarım ne tesadüfi ne de tarihi gelişimlere dayanıyor.

Biri elektrik, biri nötr ve biri de toprak için 3 ayrı uçlu İngiliz tasarımında bir çocuğun kazaen bir tornavidayı canlı ya da nötr uçlara sokması imkansızdır. Çünkü prizin içine konmuş olan bir kapak ya da kepenk sadece fişin en uzun olan toprak ucunun prizin toprak deliğine girip itmesi ile açılır. Yani toprak için konan metal uç daha uzun tasarlanmıştır ve içeri girdiğinde kepengi kaldırır, ama sonunda da böyle biçimsiz bir şekil ortaya çıkar. Ayrıca hem canlı elektrik hem de nötr uçlarının ortalarına kadar plastik bir yalıtım vardır. Böylece priz fişe sokulduğunda ve bağlantı kurulduğunda, eğer herhangi bir nedenle tam girmemiş ve yarıda kalmış ise çocuğun dokunabileceği bir çıplak uç yoktur. Dışarıda kalan alan yalıtılmış olduğu için çocuğunuz elektrik şoklarından korunur.

Fiş-priz tasarımında güvenlik nedeniyle başka ayrıntılar da vardır. Mesela fişin içerisinde bir sigorta bulunur. Kablonun içindeki üç elektrik teli öyle bir şekilde bağlanmıştır ki çok güvenli bir fiş ortaya çıkmıştır. Prize güvenli bir şekilde girer ancak benzer işi yapan Avrupa gereçlerine göre biçimsiz ve hantaldır.   

***

Gazeteler sağlık ve güvenlik kurallarının yaşamı zorlaştırdığına dair haberlerle doludur. Örneğin bir öğretmenin geleneksel çocuk oyunu 'conkers' (Conker: Atkestanesi) oynarken çocukların güvenlik gözlüğü takmalarını istemesi gibi... Bu oyunda 'conker', içinden ip geçirilmiş bir atkestanesidir. Çocuklar ipler ucundaki atkestanelerini sallayarak tokuştururlar. Atkestanesi yarılan oyunu kaybeder. Ancak öğretmen çocukların gözlerini korumayı düşünerek tedbir alınca komik bir durum ortaya çıkmıştır.

Ancak İngiltere'deki sağlık ve güvenlik tedbirleri ile ayrıntılara dikkat ve itina konularında ben genellikle müteşekkirim. Özellikle restoranlarda, mutfak ve yemek hazırlama güvenliği için sıkı kurallar ve düzenlemeler vardır. İyi pişmemiş bir tavuk 'salmonella bakterisi' nedeniyle ölümcül bir risk taşırken, İngiltere'de geçirdiğim 30 yılı aşkın süre içerisinde tam pişmemiş bir tavuk yemeği ile sadece bir kez karşılaştım. Oysa yaşamımın sadece 5'den az yılını geçirdiğim Türkiye'de iki kez önüme az pişmiş tavuk kondu. Üstelik bunlardan bir tanesi İstanbul'un revaçta lokantalarından birisindeydi.

Türkiye'de sağlık ve güvenlik konusu deyince en çok dikkatimi çeken inşaat endüstrisi oluyor.
Misafir olduğum Ordu'da çayımı içer ve beklenmedik sıcak havanın keyfini çıkarırken bir çatıda iki inşaat işçisi gördüm. Hiçbir güvenlik tedbiri olmadan, baretsiz, güvenlik halatsız, yan binanın çatısına yalıtım panelleri yerleştiriyorlardı.

Yan binada iskele kurulu idi ve hemen her gün bir aşağı bir yukarı gidip geliyorlardı. Ancak inşaat şirketi işçilerin komşu binanın çatısından aşağı düşme riskini azaltacak hiçbir tedbir düşünmemişti, çünkü asıl inşaat yan çatıda değil bu binadaydı.

Bu inşaat çalışması İngiltere'de olsaydı, çalışma süresi boyunca yaklaşık 1 metre genişliğinde korkuluk demirleri yapılır, sağlık ve güvenlik müfettişinin düşme riskini yüksek gördüğü yerlerde güvenlik ağları gerilirdi. (ABD İş Güvenliği ve Sağlığı İdaresi'nin sadece çatı işçileri için 44 sayfalık tedbir kılavuz ve yönetmeliği var.)

Ölüm ve ciddi yaralanma riskinin çok yüksek olduğu böyle bir iş kolunda bu tür tedbirleri almanın mantığı ortada değil midir? Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı istatistiklerine göre 2017 yılında işçi ölümlerimiz 100 000'de 8,8 iken İngiltere'de aynı dönemde bu rakam sadece 0,5 idi. Neredeyse Türkiye'dekinin 18'de biri!

Bazı büyük Türk müteahhit firmalar yerel ortakları ile birlikte halen Londra'da çok dikkat çekici bazı inşaat projeleri yürütüyorlar. Sağlık ve güvenlik düzenlemeleri ve kuralları içinde hareket etmeyi öğrenmek zorundalar. Sağlık ve güvenlik müfettişlerinin inşaat alanlarını güvenli çalışmaya elverişsiz bularak inşaatları birden fazla kez durdurduğunu duydum.  

Hükümetin, devletin bu alanda ve ulaşım, tarım gibi yüksek risklerin bulunduğu başka endüstrilerde daha sıkı tedbirler ve düzenlemeler üzerinde çalışması gerekmiyor mu?

Kuralları ihlal edenleri çok ağır para cezaları ile kontrol altına almadan işçinin canını koruyamayız ki...

***

Eşimle bu konuyu konuştuğumuzda gülümsedi ve şöyle dedi:
Bu biz Türklere has 'Bize bir şey olmaz' Sendromu'dur. Devlet her tedbiri alsa, en ağır cezaları koysa,  şirketler de bunlara uymak için elinden geleni yapsa bile, işçinin eğitim faktörünü unutmamak lazım.
İnşaat işçisi çok kalifiye ustalar dışında en az eğitimli işçilerin çalıştığı bir iş kolu. Üstelik birçoğu günlük işçiler. Bugün var, yarın yok. Sigortaları yok. Güvenceleri yok. Paraları az. Motivasyonları düşük. Şirketler özel eğitim verseler bile bilinçsiz birçok işçimiz baretini kafasına koymaz, iş eldivenini giymez ve güvenlik halatının kancasını iyice bağladığına emin olmak yerine, bağlamaz bile...
Burası Türkiye Tarıkcığım. Burası 'Bize bir şey olmaz abi...' ülkesi.
İş ve inşaat güvenliğinde, tarım, gıda, ulaşım ve genel olarak hizmet endüstrisinin sağlık ve güvenlik tedbirlerinde İngiltere olmamız için önce eğitim, sonra yine eğitim, yine eğitim...
Bunlar oluncaya kadar duvarına bu sloganı asabilirsin:
Bize bir şey olmaz abi!..


Ekler

Üç uçlu İngiliz elektrik fişi
1 Kablo tutucu
2 Nötr
3  Toprak
4  Canlı uç
5  Sigorta