Angelo, torununa tatlı tatlı bakarken, O'na, elindeki balonu gökyüzüne bırakmayı öneriyor.
Şöyle diyor torununa, "Balon, geldiği yere, gökyüzüne aittir..."
Güzel torunu da bu fikre katılınca, balonu gökyüzünde süzülmeye bırakıyorlar.
Balon gökyüzüne doğru yol alırken, Angelo, balona teşekkür ederek, veda merasimlerini tamamlıyor: "Bizimle zaman geçirdiğin için çok teşekkürler..."

Oysa bazen hayatta, kendi yoluna giden, gitmesi gerekene, güzel bir teşekkürle veda etmek, bu kadar basit ve kolay olamayabiliyor.
"Hayallerimdeki Kadın" filmi işte böyle bir yolculuk...




Hayallerimdeki Kadın filminin kahramanı Angelo, tek başına, bir evde, kedisi Funny ile birlikte yaşıyor. Çilingir ve anahtarla dolu bir çilingir dükkanı var.
Hayatını, yıllar önce aşık olup daha sonra ayrı düştüğü Clara'nın anısı içinde, O'na yazdığı mektuplar eşliğinde sürdürüyor. Yazdığı o mektuplarla hayatının aşkını geri kazanmaya çalışıyor.
Arıların altında kovan oluşturduğu posta kutusunu, her defasında, Clara'dan bir cevap alabilme umudu ile açıyor.
Angelo'nun temel rutini, iş yeri olan çilingir dükkanına gitmek, kilit altında kalanları kurtarmak, kedisi ile ilgilenmek, arasının iyi olmadığı oğlu ile dialog kurmaya çalışmak, çok sevdiği torununu görmek, Cuma günleri bankaya gidip oradaki işlerini halleden, görmekten ve konuşmaktan hoşlandığı Dawn ile biraz zaman geçirmek.  
Hayatına en büyük anlam ve umudu veren ise, unutamadığı aşkı Clara'ya yazdığı mektuplar...  Öylesine bir aşk bu!
Angelo o mektupları filmde, kendi sesi ile yavaş yavaş dile getirirken, o büyülü aşkı içinde kayboluveriyorsunuz.
Clara O'nun için her şeyin başı ve sonu.
O'na yeniden kavuşamadan adeta durmuş bir hayat içinde var olmaya çalışıyor Angelo.

Çok sevdiğiniz bir şeylere rastlamak hayatta...

Hayatın güzelliğini, şiirselliğini... Bütünlüğünü... O'nunla tanımlamak.
Ama daha tam doya doya yaşayamadan, tadına varamadan da, ellerinizin arasından kaçırıvermek... 
Sonrasında da, kendinizi, keskin, acı dolu, bir "pişmanlık" içinde bulmak!
Zamanında sahip olunan o güzelliğin değerini bilememiş olmaktan...
Kaybedilenden sonra anlamını yitirmiş bir hayat içinde, geçmiş güzelliklere hapsolmuşluktan...
Derin bir sızı içinde, akmakta olan hayata kendini kapamışlıktan...
Artık atılan her adımda, sadece o kaybedilen güzelliğe tekrar kavuşabilmenin umuduna sarılmış olmaktan...

Her bir duygu...

"Hayallerimdeki Kadın"da, Angelo, yaşadığı her duyguyu, bakışı ile, hareketleri ile, sözleri ile, büyülü bir şekilde, bire bir size de hissettiriyor...
Filmde o birkaç saatte, O'nun dünyasında dolaşıyorsunuz. O'nu çözmeye, anlamaya çalışıyorsunuz. O'nun etrafındaki insanlara hissettirdiklerini, o insanlar üzerindeki etkilerini görüyorsunuz.
Harika bir kurgunun örgüsünde, muhteşem bir duygu aktarımının ortasında, Angelo'yu bulmaya çalışıyorsunuz...
Bir kahraman mı, yoksa bir kaçak mı? Bir yalan mı, yoksa gerçek mi?
Davetlisiniz!