Bornova Belediye Başkanı Yüksek Mimar Olgun Atila ile Bornova için yapmak istediklerini konuştuk. Zeki, mütevazi ve yaratıcı Başkan Olgun Atila, öğrenciler için yaptıklarıyla şimdiden Bornovalılar'ın  minnettarlığını kazanmış durumda. Bornova' nın 8500 yıllık bir yerleşim alanı olduğunu ve tarihi, doğal dokularıyla turizme uygun bir merkez olabileceğini belirten Başkan Atila, turizm konusunda Bornova'yı cazibe merkezi haline getirmek istediklerini kaydetti. Mimarlık fakültelerindeki öğrencilerin Bornova için proje üretmelerine olanak sağlayan Başkan Atila, üniversitelerle koordinasyonu sağlayacak bir müdürlük kurduklarını da açıkladı. 'Dost Kart' ile esnaf ve öğrenci ilişkilerini de geliştireceklerini kampanya ile öğrencilerin Küçükpark'ta oluşturdukları yoğunluğu, Bornova'nın farklı merkezlerine kaydıracaklarını kaydetti.

- Babanız Bornova Belediye Başkanlığına aday olmuştu, şimdi oğlunun Belediye Başkanı olmasını nasıl karşılıyor?

Büyük bir onur ve gurur yaşıyor. Biz hep söylüyoruz, Bornova bizim evimiz. Hemşerilerimiz bizim arkadaşlarımız, ailemiz. Amacımız Bornova'ya en iyi şekilde hizmet etmek.

- Bornova tarihi olarak çok önemli bir yer. Yerli ya da yabancı turistleri çekmek için ne gibi projeleriniz var?

Bornova'nın 8500 yıllık bir geçmişi var. Yeşilova Höyüğü, Levanten evleri, Büyük Çarşı, Köylerimiz, doğal ortamımız var. Bunların hepsini biraraya getirdiğimizde tarih, kültür ve doğa turizminin Bornova' da başlaması ve en etkin şekilde devam etmesi için projeler hazırlıyoruz. Burada yeralan sivil toplum örgütleri, muhtarlar ve hemşerilerimizle birlik olarak Bornova'nın en etkin tanıtımını sağlamayı amaçlıyoruz. Bunun için önce Bornovalılar'ın kolları sıvaması gerekiyor. Bornova'yı önce burada yaşayanlar tanıyacak ve anlatacak yönlerini bilecek. İzmir'de yaşayan hemşehrilerimizin Bornova'mızı en iyi şekilde tanıması, tanıtılması ve bunun daha sonra şehirlerarası uluslarası düzeye çıkması gerekiyor. Bununla ilgili kendi aramızda denemeler yapıyoruz. Eksik nedir, daha iyi nasıl olur, ne yapılmalı gibi. Bu konuda Ege Üniversitesi ile Yaşar Üniversitesi ile işbirliği halindeyiz.Turizm bizim çok önem verdiğimiz bir konu. Kentimizde yaşayan 436 bin insan var, günlük nüfusumuz 1,5 milyon, ama biz bu turizm konusunda da önemli bir atılım yapıp kentimize katma değer katmasını bekliyoruz.

- Mimarlar için levanten evleri çok kıymetli yapılar, Siz de bir mimarsınız, üniversitedeki mimarlık öğrencileri ile çalışmalar yapıyor musunuz? 

İzmir'imizdeki bütün üniversitelerimizin mimarlık fakülteleriyle irtibata geçtik. Yaşar Üniversitesi'nde de mimarlık fakültesi var. Bornova daki üniversitelerimizle zaten bir aileyiz. Bornova dışındaki üniversitelerimizi de ziyaret ettik. Geri dönüşler de aldık ve bu haftadan itibaren mimarlık fakültesindeki öğrenci arkadaşlarımız, bizim hazırladığımız dosyalar ve projelerle ilgili, onların tasarlanması, projelendirilmesi için arazi çalışmasına çıkacaklar. Ve bu dönem, üniversitelerimizdeki mimarlık fükültesi öğrencileri, Bornova'nın farklı alanlarında çalışacaklar. Kimi Pınarbaşı'nı çalışacak, kimi Doğanlar da, kreş alanımız var, orayı çalışacak, kimi Homeros Vadisi'nde çalışacak, belediye binamızda çalışacaklar.

Mimarlık öğrencilerinin projelerini uygulamak istiyoruz

Öğrencilerimizin yeni güzel düşüncelerini, kentin yöneticileri olarak, kent konseyimizde sivil toplum örgütlerimizde bunları tartışıp bu projeleri Bornova'da uygulamak için heyecan duyuyoruz. Bunu yaparken herkesi düşündürmek istiyoruz. Herkesi bir çaba ve gayret içerisine sokuyoruz. Ve bu çaba ve gayret mutlaka olumlu neticeler doğuracaktır. Buradan çıkacak projelerle de hem öğrenci arkadaşlarımız öğrenciyken hem bir kentin gerçek problemi nasıl çözülür, hem kendi eğitimleri anlamında da bu bir aktif eğitim, bir başka açıdan da belki onların birkaç projesini de gerçekleştirme imkanı olacaktır. Bizim ve üniversitelerimizin büyük bir işbirliği. Bizim bu dönem kentsel tasarım müdürlüğünü kurma amaçlarımızdan biri de bu. Bizim Kentsel Tasarım Müdürlüğümüz üniversitelerle aramızdaki tasarım projeler anlamında koordinasyonu sağlayıp Bornova'nın her alanında tasarım innovasyon ve turizm anlamında bir atılım yapmasını planlıyoruz. Sadece belediyedeki müdürlüklerimizin değil, kentimizin bütün kurumlarının bu anlamda kendisine bir amaç koyarak ona göre kendisini geliştirmesini bekliyoruz. Bütün birim müdürlüklerimizden bu anlamda tasarım ve innovasyona uygun bir proje bekliyoruz. Kimi logusuyla olur, kimisi başka birşey yapar ama mutlaka tasarım ve innovasyon anlamında kentimize katkı bekliyoruz. Biz turizmi farklı ögeleri ortaya çıkararak, magnetlerle, başka şeylerle oyun parklarıyla, ufak dokunuşlarla heyecanlar yaratacağına inanıyoruz.

- Üniversiteler açıldı ve çok yaratıcı güzel bir projeniz 'Dost Kart' günleri de başladı. Bize bu projeden sözeder misiniz?

Bornova Belediyesi, İzmir Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği, Ege Üniversitesi, Yaşar Üniversitesi ve Şifa Üniversitesi'nin işbirliğiyle başlatılan bu Dost Kart projesi ile öğrenciler indirimli alışverişler yapabilecek. Bornova'da üniversiteli öğrenciler uygulama kapsamında 'Dostkart' amblemini gördüğü işyerlerinden yüzde 10'dan yüzde 50'ye kadar indirimli alışveriş yapma imkanı bulacak. Esnafla öğrencinin kaynaşmasını hedefliyoruz. Öğrencilerin daha ekonomik koşullarda alışveriş yapmasını esnafın da daha çok müşteriye ulaşmasını sağlayacak Dost Kart projesi öğrencilerin Küçükpark'ın dışında da alışveriş yapmasına olanak sağlayacak. Küçükpark'ta yoğunluk fazla. Bu proje ile öğrencilerimizi Bornova'nın farklı merkezlerine de çekmeyi planlıyoruz.

- Gençliğe çok önem veriyorsunuz...

Bizim idealimiz halkın kendi geleceğini kendinin belirlemesi, yani halkın iktidarını halkla birlikte kurmaktır. Bu idealle yaşama sımsıkı sarıldık ve bu uğurda mücadelemizi sürdürüyoruz. Gezi Parkı direnişi bize çok şeyler öğretti. Gezi Parkı direnişi bu ülkenin son on yılda yaşadığı en önemli kırılma noktası, sadece siyasi açıdan değil, sosyal açıdan da bir devrim oldu. Gençliğin apolitik değil tam tersine sağduyulu bir politik bilinci olduğunu öğrendik. Gezi; değişin, gençleşin, yenilenin mesajı veriyor. İnsanı ve doğasıyla barışık yaşam kalitesi yüksek şehirler istiyorum diyor. Parkımız, çevremiz, komşumuz ile barışık, betonlar arasında sıkışmadığım şehirlerde yaşamak istiyorum diyor. Mutlu yaşayabileceğimiz şehirler planlayın diyor. İnsan odaklı kentsel politikalar üretin diyor.
İşte böylesi bir ortamda; yeni bir tarihsel dönemin perdesi aralanırken bizim nerede durduğumuz çok önemli. Hayattan öğrenebilecek miyiz? Halktan öğrenebilecek miyiz? Esas meselemiz şu an budur. Bende bir mimar olarak, bir siyasetçi olarak gezinin verdiği bu mesaj doğrultusunda mücadelemi sürdürüyorum.