Bryant Park, New York'ta, 5 ve 6. caddeler ile 42. Cadde arasında, muhteşem mimariye sahip Halk Kütüphanesi'nin kıyısında bir park. Parkın ortası kocaman çim alandan oluşuyor. Çevresi sandalye ve masalarla çevrili. Parkın malı masa ve sandalyeleri dileyen herkes günün 24 saati içerisinde kullanma özgürlüğüne sahip. Çimler ıslak değilse oraya da uzanarak güneşlenip, çocuklarınızla oynayabilirsiniz. Yanınızda yiyeceğiniz varsa onları da masalarda ya da çimin üstünde yemek özgürlüğünüze dahil. Kimse size karışmıyor, siz kimseye karışmıyorsunuz. Hiçbir satıcının işgâli de söz konusu olmadığından; yer kirası, illâ ki bir şeylere bedel ödemeniz de söz konusu değil. Parktan ayrılanların artlarında bir kibrit çöpü dahi bırakmadıklarını da eklemem gerekiyor.

Ya da 5. Caddesi üzerindeki Trump Tower'ın önünden geçiyorsunuz, diyelim. Tower'ın önünde nöbet tutan iki resmi polis yağan yağmur nedeniyle bekleyişlerini binanın hemen girişinde sürdürüyorlar. Siz de bu Tower'ın sahibi, ABD'nin çiçeği burnunda yeni başkanı Trump'ı protesto etmek istiyorsunuz. Islanmamak için siz de girişe, polislerin burunlarının dibine değin gelip, ortalığı dağıtmamak koşuluyla bağırıp çağırarak, elinizdeki pankartları kaldırarak protestonuzu sürdürebilirsiniz.
*
İçinde bulunduğumuz mayıs ayında bir süreliğine New York'taydım. Kente ilk gelişim. Bu ışıltılı kentin yabancıyı kucaklayan en önde gelen özelliklerinden bir kaçı; dikine uzanan hepsi sağlam işçiliğe dayalı gökdelenleri, su akışı düşünülerek yapılmış yola eğimli geniş kaldırımları, yağan sağanağa karşın müze girişlerinde oluşan uzun kuyruklar, merkezindeki cennet ünlü Central Parkı.
Kentte yine ilk gözüme çarpan diğer bir unsur; yeraltında ulaşımı sağlayan metro ağının eskiliğine karşın yer üstündeki araçların hemen hepsinin son model oluşlarındaki müthiş çelişki.
New York caddelerini birlikte adımladığım, kenti komşu kapısı yapmış kızım Eylül, sanıyorum iyi gözlemlemiş ki, dayanamayıp sormadan yapamıyor:
-Baba, New York'ta yaşamak ister miydin?
Hiç ikirciklenmeksizin verdiğim yanıt onu hayli şaşırtıyor:
-Evet.
-Ama kapitalizm karşıtı sen bu yolculuğa isteksizdin!
-New York'u görüp, biraz da tanıdıktan sonra yerleşme isteğim ağır bastı!
-Baba, inanmıyorum sana!
Kızım inanmıyorum, derken haklıydı.
Çocukluğu, gençliği hep sağ partilerin açmazlarının yarattığı yüzlerce sorunla geçmiş; kapitalizm karşıtı, Anadolu sevdalısı babası New Yorklu bir kentli olmaya nasıl da hemen karar vermişti böyle...
-Hadi, dedim; Bryant Park'ta çimlerin üzerine oturalım da, New Yorklu olma isteğimi sana özetleyeyim.
-Biliyorsun şair Ataol Behramoğlu'nun şiirlerinden birisi, "Türkiye, Üzgün Yurdum, Güzel Yurdum" başlığını taşır. Dizeleri pek dokunaklı olan, çok sevdiğim bu şiirin başlığını hep düşünmüşümdür. Bu kent o başlığı geldiğimden bu yana bana daha yoğun olarak düşündürtüyor. New York merkezinde şu anda gördüğümüz özgürlükler ile konfor aslında insanın en doğal hakkı. İşte benden önceki kuşak, benim kuşağım ve sizler, Bağımsızlık Savaşı verilerek elde olunmuş; doğası, iklimi, insanı güzel ülkemizde, çok partili rejime geçilmenin daha başlangıcında karşıdevrimcilerin kıskacıyla karşı karşıya kaldık ve özgürlüklerimiz elimizden alınmaya başlandı. Süreç içerisinde yağma ve talanın da öne çıkmasıyla boğulma tavan yaptı. Karşıdevrimle kapitalizmin boyunduruğuna teslim olmuş işbirlikçi merkezi ve yerel siyasetçilerin bozuk para gibi harcadıkları bir ülke konumuna geldik. Şimdi bu ülkenin aklı başında olan tüm bireyleri kendi çektikleri acıları bir yana bırakıp çocukları, torunları, gelecek kuşaklar için kaygı duyuyorlar. New York'ta yaşadığım şu günlerde hemen görüverdiğim sokaktaki özgürlüğün ya da standart sayılması gereken konforun binde biri bizde yok. Bu kıyaslamayı yaparken Kurtuluş Savaşımızın Önderi, Cumhuriyetimizin kurucusu Gâzi Mustafa Kemal Atatürk'ün de ne büyük ve gerçek lider olduğunu bir kez daha anladım.
Çağdaşlık düşmanı siyaset anlayışını en kestirmeden eleştirmenin yolu olarak da NY'ta yerleşme düşüncemi ironi olarak seninle paylaştım.
Hadi, soğuk biralarımızı açalım da, şu Bryant Park'ın çimleri üzerinde özgürlüğü soluyalım.

TARİHTEN SAYFALAR

19 - 25 Mayıs Gençlik Haftası


19 Mayıs, Cumhuriyet'in filizlendiği önemli günlerimizdendir. Yüce Atatürk bu önemli günü gençliğimize armağan ederek geleceklerine sahip çıkmaları adına onlara sorumluluk yüklemiştir. Her türlü ulusal şöleni gündemden kaldırmaya çalışan ve bu konuda uygulamalarını bir bir yürürlüğe koyan AKP iktidarının valileri, ileride kendilerine ikbâl yollarını açacak kararlar alıyorlar. Bu konuda son çaba gösteren İzmir Valiliği oldu. Geçtiğimiz günlerde yaşadığımız trafik kazasına dayalı acılı olayı ölçüt göstererek tören ve kutlamaların iptal edildiği Valilik tarafından açıklandı. Bu tür karar ve uygulamaların asla sonuç vermeyeceğini herkesin bilmesi gerekiyor.