Bugün 1 Mayıs, işçiler ve diğer emekçiler tarafından dünya çapında kutlanan, birlik, dayanışma ve haksızlıklarla mücadele günü. Dünya üzerindeki pek çok ülkede, resmî tatil, Türkiye'de de 2429 Sayılı Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanun'un (5892 sayılı 22.04.2009 tarihli kanunla yapılan değişik) 2.maddesine göre "1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü" genel tatil günleri arasına alındı.
Bizde 1 Mayıs'ın bir başka anlamı daha var; 1977'de Taksim Meydanı'nda 34 kişinin hayatını kaybettiği büyük bir katliam yaşanmıştı. Türkiye'de 1 Mayıs'ın bir anlamı da bu katliamın hatırlatılması, halen bulunamayan faillerinin yargılanmasını istemek, benzer katliamların bir daha yaşanmaması için toplumsal dayanışmanın gösterilmesidir. Bu nedenle 1 Mayıs toplantısının Taksim'de yapılması emek örgütleri için, duyarlı yurttaşlar için çok önemli, ancak Taksim Meydanı bu yıl da yasaklı. Taksim Meydanı'nın yasaklı olması demokrasinin ne halde olduğunun göstergesidir.


Yargıya talimat veren KHK


Türkiye'de demokratik bir yönetim olup olmadığını ölçmek için bugün Taksim yasağından daha can yakıcı uygulamalar mevcut. En yakın olanından söz etmek yeter; 29 Nisan tarihli Resmi Gazete'nin mükerrer sayısında iki Kanun Hükmünde Kararname (KHK) yayımlandı. Magazin kültürünün pompalanması ile "televizyonlarda evlilik programlarının yasaklanması" ile gündeme gelmiş olsa da bu KHK'ler daha ağır hukuka aykırı düzenlemeler getiriyor. Yine kimin tarafından neye dayanarak hazırlandığı belli olmayan listelerle, çoğu haklarında soruşturma dahi açılmayan 3974 kişi sorgusuz sualsiz kamudan ihraç edildi. Düşünebiliyor musunuz; "terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olan" suçlamasıyla en ağır disiplin yaptırımı uygulanıyor, ancak ortada düzgün işleyen bir soruşturma yok.
Şimdiye kadar masumiyet karinesinin yok sayması ve pek çok haksızlığa yol açmasıyla meşhur KHK uygulamaları, 690 sayılı KHK ile bir başka boyuta ulaştı. OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonunun kurulmasına ilişkin 685 sayılı KHK'ye yapılan ek ile yargıya talimat veriliyor; "...KHK ile yapılan işlemlerin iptali için açılan davaları gören yargı mercilerince bu dosyalar hakkında karar verilmesine yer olmadığına ve tarafların yaptıkları masrafların üzerlerinde bırakılmasına dosya üzerinden kesin olarak karar verileceği, bu durumda vekâlet ücretine hükmedilmeyeceği, dosyaların doğrudan incelenmek üzere Komisyona gönderileceği..." deniyor. Bu düzenlemeyi neresinden tutsan elinde kalıyor, başta "Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz" kuralını getiren Anayasanın 138.maddesi yok sayılıyor. Mahkemelere açılan davalarda esasa girilmeyip, dosyanın işlemi tesis eden Yürütmeye bağlı çalışacak bir komisyona havale edilmesi hukuk güvenliğinin ve dolayısıyla hukuk devleti ilkesinin tamamıyla ortadan kaldırılması anlamına geliyor. Diğer yandan ortada henüz başvuruları almaya başlamış bir OHAL İşlemlerini İnceleme Komisyonu da yok.[1]


Doğanın sömürüsü de devam ediyor


Aliağa'yı, termik santral projelerini bu köşeye çok taşıdım. En son "Aliağa'da Hukuk Devleti de Yaşam da Kirletiliyor" başlığı ile yazmıştım [2] Yazıda bahsettiğim gibi 21 Nisan'da yeniden dava açıldı, daha sonra ayrıntılı yazma sözü vererek, şimdilik davanın EGEÇEP Derneği, İzmir Barosu, İzmir Tabip Odası ile 107 yurttaşın davacı olduğu çok önemli bir dava olduğunu yazmakla yetineyim.
Doğaya, çevreye, yaşam alanlarına yönelik hukuka aykırı müdahaleler bitmiyor. Yine daha önce hakkında yazılar yazdığım İzmir Körfezi Geçişi Projesi ÇED olumlu belgesi iptali davasının en geç 4 Mayıs'a kadar açılması gerekiyor. İzmir'in en önemli doğal zenginliği olan Körfeze çok zarar vereceğine dair ciddi bilimsel uyarıların yapıldığı, kentin sorunlarını büyük ölçüde çözecek bir kaynağı körfeze gömecek[3] bu projeye karşı Aliağa'da olduğu gibi dernekler, odalar,yurttaşlar ortak dava açamaz mı?
Bugün 1 Mayıs; resmi tatil ama tatil günü değil. Bugün emeğin ve doğanın sömürüsüne #hayır demek için, bugün barış, demokrasi ve hukuk güvenliği taleplerini yükseltmek için alanlarda olma günüdür.

[1] <http://www.haberekspres.com.tr/ohal-islemleri-inceleme-komisyonu-na-ne-oldu-makale,5441.html>
[2] <http://www.haberekspres.com.tr/aliaga-da-hukuk-devleti-de-yasam-da-kirletiliyor-makale,5526.html>
[3] <http://www.haberekspres.com.tr/yasanacak-sehir-icin-yasayan-korfez-makale,5310.html>