Almanya, 2030 yılına kadar benzinli ve dizel araç satışlarını yasaklıyor. Ülkedeki karbondioksit emisyonunu yüzde 90 oranında azaltmayı hedefleyen Alman Hükümeti'nin elindeki tek seçenek elektrikli otomobile geçmek. Almanya'da 1990'lı yıllardan beri karbondioksit emisyonunun istikrarlı bir şekilde arttığı hesaplandı. Bu artışın en büyük nedenlerinden biri, Alman otomobil devlerinin, emisyon ölçüm testlerini yanıltmak için yıllardır yasa dışı yazılım kullanarak, aslında karbondioksit salınımını arttırmış motorlar üretmiş olmaları.

Bu olumsuz durumu tersine çevirmeyi planlayan Almanya'da, BMW'nin ürettiği elektrikli otomobillerin yanına, yakında Mercedes'in modelleri de eklenecek. BMW, elektrikli araç modeli Mini'nin 2019'dan itibaren İngiltere'de üretileceğini bildirmişti. Şu anda oldukça pahalı olan elektrikli otomobillerin 2030'a kadar ucuzlaması bekleniyor.

***
Bu konuda çalışmalar yapan tek ülke Almanya değil. İngiltere'de de hava kirliliği ile mücadele amacıyla, 2040 yılından itibaren dizel ve benzinli araçlar yasaklanıyor. İngiltere, bunun için 255 milyon sterlinlik bir fon oluşturdu. Bu fon ile belediyelerin hava kirliliği ile mücadele etmelerine yardımcı olunması hedefleniyor. İngiltere'de halen elektrik enerjisi ile çalışan otomobillerin toplam satışlardaki payı ise yüzde 1'in altında.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron da ülkesinde, 2040 yılı itibarıyla fosil yakıtlarla çalışan tüm motorlu araçların satışının durdurulacağını açıkladı. Tüm bu gelişmelere paralel olarak, İsveçli otomobil devi Volvo da birkaç gün önce, 2019'dan itibaren tüm yeni modellerinde bir elektrikli motor bulunacağını duyurmuştu. Elektrikli araçların benimsenmesi ile 2020 yılında şu anki elektrikli araç sayısının on katına çıkarak, 20 milyona ulaşacağı tahmin ediliyor.

***

Avrupa ülkelerinde bunlar konuşulurken, hava kirliliğinin her geçen gün daha da arttığı ülkemizde ise hükümetimizin gelecek planları arasında bu konuların bahsi bile geçmiyor. Doğayı korumak için geleceğe dönük planlar yapan Avrupa ülkelerinin vazgeçtiği araçlar (özellikle dizel), yakıt tüketimi konusunda daha düşük maliyetli olması nedeniyle Türkiye'de en çok tercih edilen araçların başında geliyor. Yani bugünümüzü kurtarmak için yarınlarımızı hızla tüketmeye devam ediyoruz.
Oysa doğanın dengesi bozulunca ne gibi felaketlerle karşı karşıya kalacağımızın en açık örneğini daha on gün önce İstanbul'da yaşayarak gördük. Eğer doğayı bu hızla tahrip etmeye devam eder, karbondioksit salınımını en aza indirmezsek, daha büyük çevre felaketleri ile karşı karşıya kalmamız kaçınılmaz.
Çevre konusunda İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin yaptığı çalışmalar ise takdire değer. Çünkü hükümetin gelecek planlarında çevre konusuna bir satır bile yer verilmezken, 'Avrupa Birliği Belediye Başkanları Sözleşmesi'ne taraf olan İzmir Büyükşehir Belediyesi, 2020 yılına kadar kentteki karbondioksit salınımını en az yüzde 20 oranında azaltmayı planlıyor.
Bu girişimin, gelecek kuşaklara yapılan en güzel yatırımlardan biri olduğunu ifade eden İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, 'Belediyemizin yerelde karbondioksit salınımının azaltılması konusundaki kararlılığı, gelecek kuşaklara verdiği önemin de bir göstergesidir. Bu çalışmalarda uygulayacağımız yönetişim yaklaşımıyla oluşacak sinerjinin, yerelde diğer kurum ve kuruluşları da motive ve teşvik edeceğine inanıyorum. Bu da doğrudan kentin dinamizmine yarayacaktır' diyor.

***
2020 yılına kadar kentteki karbondioksit salınımını en az yüzde 20 azaltmak için çalışmalarını sürdüren Büyükşehir Belediyesi, bu kapsamda örnek projeleri de bir bir hayata geçiriyor. Büyükşehir'in yaptığı en güzel çalışma ise, Türkiye'nin ilk elektrikli otobüs filosunu oluşturması oldu. Yerli firma tarafından üretilen 20 elektrikli otobüs, yaklaşık iki ay önce kente getirildi. 45 günlük test sürüşünün ardından kent içi ulaşımda hizmet vermeye başlayan çevre dostu, sessiz ve ekonomik otobüsler, 1 kilometrede 25 kuruş harcayacak. İzmir Büyükşehir Belediyesi, 2 yıl içinde kente 400 elektrikli otobüs kazandırmayı hedefliyor. Çevreci ve ekonomik otobüslerin şarj edilmesi için kullanılacak elektrik enerjisinin maliyeti ise ESHOT Genel Müdürlüğü'nün Buca Gediz Ağır Bakım Tesisleri'nde kurulan güneş enerji santralinden karşılanacak.
İzmir'de devam eden tramvay çalışmaları ile raylı sitemin kent içi ulaşımdaki payının arttırılması ve son olarak dün Başkan Kocaoğlu'nun açıkladığı, İzmir'in yıllık 180 milyon TL'lik enerji maliyetini karşılamak için kurulması planlaran rüzgâr enerji santrali, kentin havasının temiz kalmasına önemli bir katkı sağlayacak.
Umarım, geleceğini kurtarmak için 20 yıl sonrasının planlarını yapan, bu planı uygulamaya koymak için fonlar oluşturan Avrupa ülkelerinin ve ülkemizin ilk elektrikli otobüs filosunu kuran İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin bu takdir edilesi çabası, ülkemizi yönetenlere de örnek olur. Çünkü bugün bile geç, harekete geçmezsek yarın çok geç olacak.