Geçenlerde yazmıştım...
İsviçre'de referandum yapılacağını böylece herkese çalışmadan ücret ödenip ödenmeyeceğinin belirleneceğini belirtmiştim.
Ne güzel değil mi?
Sırtüstü yatacak ve hiçbir iş yapmadan maaş alacaksın!
Ama böyle olmadı...
İsviçreliler yapılan referandumda herkese kayıtsız şartsız ayda yaklaşık 2200 euro temel gelir ödenmesi önerisine 'hayır' dedi.
Bu ilginç ve kritik oylamanın dışında sağcı muhafazakar İsviçre Halk Partisi'nin girişimiyle gündeme gelen göç sınırlamasına da 'Hayır' denilmişti.
Dünyanın en yüksek asgari ücretine ret
İsviçre işsizlik parası, sosyal yardım parası ve emekli maaşı yerine İsviçre'de yaşayan herkese kayıtsız şartsız ayda yaklaşık 2200 euro temel gelir ödenmesi önerisini düzenlenen referandumla karara bağladı. Referanduma katılanların yüzde 78'i öneriye 'Hayır' dedi.
Önerinin kabul edilmesi halinde, devletin kayıtsız şartsız her yetişkin için ayda 2500, her çocuk için ise 625 İsviçre Frangı temel gelir ödemesi öngörülüyordu. Söz konusu öneri geçen haftalarda İsviçre'de hararetli tartışmalara neden olmuş, İsviçre hükümetinden, parlamentodaki tüm partilerden ve ekonominin ileri gelen isimlerinden ağır eleştiri almıştı.
Tehlikeli bir fikirdi...
Uzmanlar fikrin tehlikeli olduğu, finanse edilmesinin mümkün olmadığı ve vergilerde çok büyük artışa neden olacağı konusunda uyarıyor. Öneriyi savunanlar ise fikrin 'dördüncü sanayi devrimi nedeniyle ortaya çıkan işsizlik sorununa yanıt' olduğu görüşünde. Ancak onlar da referandumda öneriye en fazla yüzde 20 oranında 'evet' oyu geleceğini önceden tahmin ediyordu.
Biz 'Hayır!' der miyiz?
Merak ediyorum; Acaba Türkiye'de böyle bir oylama yapılsa ne çıkar?
Bence İsviçre'nin tam tersi olur:
Yani yüzde 20 hatta yüzde bir 'Hayır', geri kalan herkes 'Evet' der.
Görmüyor musunuz?
Elbirliğiyle 'Ramazan Bayramı Tatili'ni 9 güne çıkarıverdik...
Bu ne demek?
Devlet dairelerinde işler duracak demek...
Bu tatil kime?
Herhalde serbest çalışana değil!
İzmir'de bu güne kadar 'Tatile hayır' diyen bir kişi tanıdım, o da Konak Belediyesi'nin Kurucu Başkanı Süha Baykal...
Hep, 'Nafakasını günlük kazananlar ne olacak?' derdi.
Sendikalar da 'tatil!' diye bastırdıkça 'olmaz!' diye diretirdi.
Bazısı işini bilir!
Neymiş efendim, 'Batan turizmi, ya da kötü durumda olan turizmi bu 9 günlük tatil kurtaracakmış...
Yani sıradan devlet memuru eşini, çoluk çocuğunu alacak tatili gidecek!
Güldürmeyin insanı...
Hangi para ya da birikimiyle bunu halledecek...
Tatile gidenler yine tuzu kuru olanlar...
Yani aynı kesim...
Zaten üst kademedeki yani durumu binlerce, milyonlarca meslektaşına göre iyi olanlar, zaten işlerini bilir...
Onlar davete giderler...
Para harcamazlar...
Otelcilere soruna bakın anlatsınlar...
Hatta otellerde yüzde 10'dan aşağı olmamak üzere 'ücretsiz' konuklar vardır.
Onlar kim mi?
Burada söylemek istemiyorum, sinirlerime hakim olamayarak yazarım ve de mahkemelik olabilirim.
Yüzsüzler ya de görevini kötüye kullananlar diyebilirim.
En basitinden bu tipler sabah kahvaltısı ile öğle ve akşam yemeklerini 'Ne olacak!' diyerek lüks otellerde yiyen sahte görevliler var.
Bir yetkili anlatmıştı:
'Aralarında anlaşıyorlar, bugün şu otelde şu yemekler ve tatlılar var, orada buluşalım!'
Hesap mı?
Yaz tahtaya al çıkmaz ayın son çarşambasında...
Önce bunları düzeltmemiz bu zihniyetin önüne geçmeliyiz.
'Yatla insan kaçakçılığı...
Önceki gün Urla'dan İzmir'e gelirken Suriyeli erkek dilencilere rastladım.
Ellerindeki Türkçe 'Açım' yazılı kağıt kartonlarla araçlara yaklaşıyor ve yardım dileniyorlar. Aynen kentin birçok noktasında olduğu gibi...
Bir şekilde İzmir'e kadar gelmişler...
Buradan da Avrupa ülkelerine gitmeye çalışacaklar. İstanbul'da bunlardan çok var...
Yunanistan'da da...
16-17 yaşındaki bu erkeklerin Atina'daki durumlarını ele alsam, şaşkınlıktan küçük dilinizi yutarsınız.
Benim kanıma dokunan, 'Müslüman erkeklere ya da kadınlara gidiyoruz!' gibi cümleler...
Kendilerini 'Mecburuz, açız!' gibi cümlelerle korumaya ya da utançlarını gizlemeye çalışıyorlar.
Vatandaş ihbar etti...
Daha önceki gün İtalya'nın güneyinde, Türkiye üzerinden bir yatla 16 Suriyeliyi İtalya'ya kaçırmakla suçlanan iki Ukraynalı gözaltına alındı. Calabria bölgesindeki Isola Capo Rizzuto kasabasında plajda ıslak giysileriyle yürüyen bir grup yabancının görülmesi üzerine güvenlik güçleri alarma geçti. Operasyonu yapan Mali Polis güvenlik biriminden yapılan açıklamaya göre, yapılan incelemelerde 16 Suriyeli'nin Türkiye'den bir yatla yola çıkarak İtalya'ya ulaştıkları belirlendi.
8'i erkek, 6'sı kadın, 2'si çocuk olan Suriyeliler, kendilerini Türkiye'den İtalya'ya getiren insan kaçakçılarına kişi başı yaklaşık 5000 euro ödediklerini anlattı.
Yani bunların çoğunda para var...
Ya da hırsızlık, yağmacılık yaparak para kazanmışlar. Hepsi de vatanları için savaşacağına kaçıyorlar.
aşağılık yöntemlerle kâr elde eden organizasyonun işleyiş sistemini hepimiz biliyoruz.
Peki 'açız!' diyerek dilenenlere ne demeli?
Onlar hangi para ile İzmir'e, ya da ülkemizin belli başlı kentlerine ulaşıyorlar?
İtalyan yetkililer, son 8 ayda ise göçmenlerin Türkiye üzerinden yatlarla İtalya'ya ulaşması vakalarına yaklaşık 20 kez rastlandığını söylüyor.
Bu yatların sahipleri kim?
Suçlanan biri 'söylersem yer yerinden oynar!' gibi laflar eder ya, gerçekten de bu lüks yatları herhalde sıradan bir denizci alamaz.
Bu nasıl oluyor?
Hani dört dil bilen bir seri katil var ya, acaba o da bu lüks yatlardan biri ile mi kaçırıldı?
*- 'Yolsuzluğun bedeli; Yılda 2 Trilyon Dolar!
Uluslararası Para Fonu IMF'nin son raporuna göre rüşvet ve yolsuzluk dünya ekonomisine her yıl 2 trilyon dolar zarar veriyor. 
Bu para yoksullukla mücadele, yeni iş yaratma ve çevreyi koruma için kullanılabilir.
Uluslararası Para Fonu IMF'nin raporuna göre her yıl yolsuzluğa kaybedilen para küresel üretimin yüzde 2'sine eşit.
IMF Başkanı Christine Lagarde'a göre yolsuzluğun ekonomiye doğrudan zararı açık, ama düşük büyüme oranı ve daha fazla ekonomik eşitsizlik gibi dolaylı zararları daha kötü olabilir.
Lagarde, bunun hükümetlere güveni zedelediğini ve vatandaşların etik değerlerini erozyona uğrattığını söyledi.
IMF, yolsuzluğu 'özel kazanç sağlamak için kamu dairelerinin suistimal edilmesi' olarak nitelendiriyor.
Rüşvet ve yolsuzluk bankacılık sistemini zayıflatıyor ve insanları finans piyasaları dışında bırakıyor.
IMF ayrıca yolsuzluğun sosyal ve çevre maliyetinin de önemli olduğunu, bunun daha fazla çevre kirliliğine, kötü idareye ve doğal kaynakların yıkımına neden olduğunu belirtiyor.
IMF, ayrıca sorunların afişe edilebilmesi açısından özgür basın çağrısı yapıyor. Yani; ulusal gazeteler, belli gruplardan mali destek gördükleri için birçok olayı görmezden, duymazdan geliyor.
Büyüme tahminini düşürdü
Dünya Bankası tahmini küresel büyüme hızını revize etti. Büyüme hızı kalkınan ülkelerin yoksullukla mücadelesini sekteye uğratabilir. Almanya'nın büyüme hızı artarken, enflasyon eksiye düştü. Dünya Bankası'nın raporunda büyüme hızının düşmesinde gelişmiş ülkelerdeki durgunluğa yakın ortamın ve hammadde fiyatlarındaki hareketsizliğin etkili olduğu kaydedildi. Hammadde ihracatına bağımlı kalkınma halindeki ülkelerin düşük fiyat seviyesinden olumsuz etkilenmesinin büyüme hızı tahminindeki düşüşün yarısını oluşturduğuna raporda yer verildi.
İlk fideler ürün verdi
Buca Belediyesi'nin 'Balkon Tarımı' projesinde vatandaşlar bu yılın ilk ürünlerini almaya başladı. Geçen yıl başlatılan projede gönüllü sayısı 24'e ulaşırken, fideleri gelişip, ürün almaya başlayan vatandaşlar balkonlarında organik ürün yetiştirip, tüketmenin keyfini ve lezzetini yaşıyor. Kentte yaşayan vatandaşları organik tarımla buluşturmak adına hayata geçirilen 'Balkon Bahçeciliği Uygulama Projesi'nde bu yılın ilk fideleri ürün vermeye başladı. 
Profesyoneller ve Akademisyenlere yönelik 
Türkiye'de yayın sektörü büyüyor. Sayısı her yıl daha da artan akademik yayınlar, yayın sektörünün önemli bir bölümünü oluşturuyor. E-kitaplar, gelişmiş dağıtım ağı ve ileri teknolojiler sayesinde Türkiye'de akademisyenlere çok çeşitli alanlarda kitaplar sunuyor. Thomson Reuters, Türkiye'de profesyoneller ve akademisyenler kullanım için özel olarak geliştirilen ProView'un Türkiye'de piyasaya sürüleceğini açıkladı. 
Thomson Reuters Genel Müdürü Nadim Najjar, 'Profesyoneller ve akademisyenlerin kütüphane içeriğine erişim deneyimini geliştirmenin heyecanını yaşıyoruz. Sunduğumuz çözüm, Türkiye'deki yeni trendlere cevap veriyor; bu durum özellikle yayınevlerinin hem yeni ve son teknoloji programları sunmasından hem de akademisyenlere yeni e-çözüm teknolojileri uygulamasından kaynaklanıyor' dedi.
***
DİP EKSPRES

Esnaftan da 'dükkan kapatma' parası toplanacak!
İşsiz kalan işçiye belli şartlarda çalışmadığı dönemde geçimine katkı sağlamak için 659-1318 lira arasında değişen tutarlarda 'işsizlik parası' ödeniyor. İşsizlik parası devletin kasasından çıkmıyor, 'İşsizlik sigortası Fonu'ndan karşılanıyor. 
Yani daha önce işçiden alınarak bir havuzda toplanan paradan ödeniyor. 10 aya kadar ödenen bu maaş yetmese de yeni bir iş bulana kadar işçi için önemli bir güvence. 
Esnafın talebi üzerine harekete geçen Maliye ve Çalışma Bakanlıkları farklı seçenekleri masaya yatırmış durumda. 
Buna göre, esnafın ödediği Bağ-Kur sigorta priminden yüzde 2 işsizlik sigortası primi kesilecek. 
Devlet de buna belli oranda katkı sağlayacak. Normalde işsizlik sigortası için SSK'lı bir çalışanın aylık brüt kazancı üzerinden yüzde 1, işveren yüzde 2, devlet de yüzde 1 oranında prim ödüyor. Sonuçta; toplanan paralardan, dükkanını belirli nedenlerden dolayı kapatmak zorunda kalan esnafa bin 300 liraya varan ödeme yapılacak.