Bugün 12 Eylül. Ama yazının başlığı çArşı. Buyurun, okuyun efendim:
12 Eylül 1980'de dümdüz etmişlerdi halkı. Kafasını kaldırana kurbağa muamelesi yapılıyordu. 1.683.000 kişi fişlendi. 210.000 dava açtı devlet, beni yıkıyorlar diye! Bu davalarda 230.000 kişiyi yargıladı.
Hiç utanmadan 7.000 kişiyi asalım dedi dönemin savcıları. Bu 7.000 kişinin 517'sini asalım dedi hakimler... 50'sini astı devlet. Bunların 26'sı siyasi suçluydu, gerisi de insan.
Böyle kalmadı: 171 kişi işkencede öldürüldü. 300 kişi tutukluyken öldürüldü/öldü. Başka 144 kişinin ölümüne 'niyazi' dedi yüce devlet. 16 kişi de 'kaçarken' vuruldu ve öldü. 95 kişi devletle girdiği 'çatışmada' ölü ele geçirildi. 73 kişi hakkında doğal ölüm raporu verildi. Tutuklu 43 kişinin intihar ettiğini söyledi devlet. Cezaevlerinde yaptıkları anarşikliğin cezasını çeken 299 kişi ise 'maalesef' öldü. Yaşananları durdurmak için açlık grevine başlayan 14 kişi de kendi kendini öldürdü, ne yazık ki!
14.000 vergi veren yurttaşı, 'bana layık değilsin' diyerek vatandaşlıktan attı devlet. 30.000 kişiyi işten kovdu 'sakıncalı' diye. Bunların dışında 3bin 854 öğretmen, 120 üniversite hocası, 47 hakim de tatlı niyetine yendi, faşist iktidar tarafından.

İsteyenin bir yüzü kara deyip 400 gazeteci için 4 bin yıl hapis istedi dönemin savcıları. Ama neyse ki insaflıydı Hakim Bey! 'Bu kadar hapis yatırmak olmaz' dedi ve gazetecilere toplam 3 bin yıl hapis verdi.
Ankara gücünü özel kanunla 1. lige çıkarttılar!
Kitaplar, dergiler... Ben diyeyim 39 bin ton, siz deyin 390 bin ton kitap ve dergiyi yakıp, ateşiyle aydınlandılar. Ve daha neler neler! Yazsak alt alta, 1 hafta boyunca tam gazete tutar, en az.
12 Eylül rejimi dedikleri şu idi aslında: O gün hukuki/yasal olan şeyler, 12 Eylül'den sonra yasa dışı/hukuksuz kabul edildi ve insanlar yasal olan dönemde, yasal olan şeyleri yaptıkları için yargılandılar.
Paranoid şizofren olsan böyle manyak olamazdın yani...

Çok önemli, unutmamalı! 12 Eylül Rejimi ülkeye seçim barajını getirdi: % 10. Aradan yıllar geçti ve 12 Eylül'ü yargılamaya niyetli, % 10 baraj sevdalısı AKP, 12 Eylül 2010'da referandum yaptı, Anayasa şöyle mi olsun böyle mi olsun diye... Bu referandumun içinde 'Darbe'nin yargılanması' da vardı. 1980'de gerçekleşen darbe sonucunda % 92 oranında olup 'Oh! Bu darbe çok iyi geldi' diyenler, imana gelip fikir değiştirdiler ve 'Iyy darbecilerden nefret ederim' dedikleri için nihayet yargılandı söz konusu darbe; darbeyle getirilen % 10 barajına sarılmış AKP'nin iradesiyle.
'Yargılanıp mahkum olursam intihar ederim' diyen Kenan Evren, mahkum oldu yargılama neticesinde. Ancak ihtiyar, intihar etmek bir tarafa elini bile kaldıramıyordu, bildiğin canlı cenaze.
Sözün dibinden gidersek, 12 Eylül darbesi ülkenin tam omuriliğine yapılmıştı, ülke felç oldu.

İleri uçlardaki bilinçli insanlar dışında, herkesin üzerine öldürdükleri, hapsettikleri binlerce kişinin korkusunu fırlattılar. Bu korku battaniyesi altında yaşadık uzun yıllar boyunca... Kafamızı çıkarmış olsak da, bugün halen, göğsümüzden aşağısı bu battaniyenin içinde...

Ve nihayet şanlı GEZİ DİRİLİŞİ yaşandı, 12 Eylül Rejimi'nin getirdiği, % 10 barajıyla seçime girip, % 38 oy alıp, mecliste % 60'lık 'temsil oranı'na sahip olan AKP iktidarına karşı.
'Dur be!' dedi insanlar durduramasalar da... 'Karışma kardeşim!' dediler erkeklerin ayakta işemelerinden, kadınların rahimlerine kadar organlarımızı ellerinde tutanlara...
Binlerce yıldır İslam'ı Arapçılık yapmadan yaşayan bu toprakları Araplaştırmaya başlamalarına, kültürünü örfünü, yemesini içmesini değiştirmeye kalkanlara karşıydı Gezi. Affedersin ama! Doğaya dosttu, insana dosttu.

İşte, 'Halk'ın halk olarak sokakta olduğu o günlerde, halkın bir parçası olarak çArşı'da sokaktaydı. çArşı'nın önüne geçmek için neler yapmadılar ki: Hıyar tarlalarındaki salatalıklara çakma flamalar sallattılar, ülkenin en aklı başında olan taraftar grubunu gözaltına aldılar, çArşı'nın yerine/alternatif olarak '1453 Kartal' diye kıçlarından bir taraftar grubu uydurdular... Bu kurdukları taraftar grubunu Beşiktaş maçında çArşı'ya/Beşiktaş'a saldırttılar! Takımlarına ceza aldırdılar...

17 Aralıkta bir 'dere'de yayınlanan şantaj montaj tapelerinden anlaşıldığı kadarıyla Gezi sırasında Beşiktaş Kulüp yöneticilerine baskı yapmışlardı da buna rağmen çArşı'yı dizginleyemedi kralın soytarıları.
AKP'nin tüm dikkatini kendi üzerine çeken çArşı, bu yüksek ilgiyi hak etmek için ne yapmıştı peki? Sadece "Yeteeeeeerr!! diye bağıran insanlarının yanında durdu ve halkının yanında oldu! Zulme karşı çıkan herkes/her kurum gibi efsaneleşti:
t5: Toma 9 su sıkarak yavaş yavaş geri çekil
t9: Anlaşıldı tamam
t5: 9 ne durumdasın
t9: (...)
t5: 9 ne durumdasın cevap ver
t9: Aloo iyi durumdayız iyi
t5: Sen kimsin?
t9: Vedat ben
t5: Hangi Vedat?
t9: Açık tribünden Davulcu Vedat.
Herkesin gözünün önündedir 'kepçe'nin Toma'yı kovalaması...
Ve, 12 Eylül'den beri korkutulmuş, sindirilmiş, popüler kültürün basit birer tüketicisi, ucuz üreticisi haline getirilmiş, zihni susturulmuş ve en az onun kadar önemli olan vicdanlarını kullanmaları yasaklanmış bu toplumun uyanışında, en güzel rollerden birini alan bu güzel çocuklar hakkında, darbefobiden kurtulamayan, sürekli mahzun ve sürekli mağdur AKP iktidarı, çArşı'ya 'darbeci' dedi. 'Müebbet' istendi çArşı'nın ileri gelen 35 yıldızı hakkında. Onların, Ankara ve İstanbul'daki Başbakanlık Çalışma Ofisi'ni işgal etmeye kalktıklarını söylediler!
İstanbul'da değildim ama eğer aranızda 31 Mayıs günü Ankara'da Güvenpark'ta olan bir kişi bile varsa beni doğrular: Öğlen 1'den akşam 6'ya kadar süren 'çatışmalar' sonucunda Kızılay'dan polis çekildiğinde, o kalabalık eğer isteseydi, 50 metre! Evet, yanlış okumadınız 50 metre ötedeki Başbakanlığı da, Meclisi de, İçişlerini de tereyağından kıl çeker gibi işgal ederdi. Ama bunların hiçbiri yaşanmadı. Çünkü o insanlar, binalara kapanmak değil! Meydanlarda özgürce 'Kahrolsun AKP' demek ve AKP'nin alaca karanlığını bu ülkenin üzerinden söküp atmak istiyorlardı, sadece. O insanlar halktı.
Öte yandan, pazardan aldığı kelek karpuzu bile atmaya kıyamayıp yemeye alıştırılmış yoksul, bağlı/zorla tutulan diğer % 50'likler, 'oyla' seçtikleri diktatör özentilerine daha da aşık oluyor ve çArşı'da vücut bulmuş Gezi'ye palalarla saldırıyordu.
..
Kısaca Beyler-Bayanlar, durum gördüğünüz gibi: 12 Eylül 1980'den 12 Eylül 2014'e değin aynı, iktidar aynı, babası neyse çocuğu da bu...
Ankaragücü'nü 1. lige kanunla çıkaran 'regime';  çArşı'nın Gezi, Gezi'nin de çArşı olduğunu bildiğinden, üretilmiş mağduriyetini dayanak gösterip çArşı'yı mahkum ettirmeye çalışıyor.
Ama biz yine de kendi adımıza faşist ve faşistseverlere halimizi arz edelim:
Burcumuz Aslan, Kanarya, Hamsi, Timsah...  olsa da yükselenimiz çArşı.