Geçen haftaki yazımda Meclise sunulan "Bazı Vergi Kanunları ile Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"ndaki Maden Kanunu'na ilişkin değişikliklerden bahsetmiştim. [1] Bu konuya devam etmek istiyorum. Tasarının maddeleri üzerindeki görüşmelere Plan ve Bütçe Komisyonu'nda devam ediliyor, tutanaklara göre çevreye ilişkin Maden Kanunu, Mera Kanunu değişikliklerine henüz sıra gelmedi.[2] Komisyondaki görüşmelere bugün saat 15:00'te devam edilecek, Maden Kanunu değişikliğine ilişkin 54, 55, 56, 57, 58. maddeler ile Mera Kanunu'nda değişiklik öngören 61. maddenin bugün görüşülmesi bekleniyor.

Tasarının 54., 55., 56. maddelerinin neler içerdiğini geçen hafta yazmıştım. Diğer maddeleri de özetleyecek olursam;
Ø Tasarının 57. maddesi ile Maden Kanunu'nun 24. maddesinde değişiklik öneriliyor. Buna göre; işletme izninden sonra madenlerin en kısa zamanda tam kapasite ile çalışması amacıyla projede beyan edilen üretim miktarından % 30'dan az üretim yapanlara önce para cezası ardından ruhsat iptali yaptırımı öngörülüyor. Değişiklikle çevresel etki değerlendirmesi ve denetimlerden uzak şekilde sadece çok fazla üretim hedefleniyor.

Ø Tasarının 58. maddesi ile Maden Kanunu'nun Ek 1. maddesinde değişikliğe gidiliyor ve Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) ile Türkiye Kömür İşletmeleri (TKİ), uhdelerinde bulunan maden ruhsatlarını işletmeye, işlettirmeye, bunları bölerek yeni ruhsat talep etmeye ve bu ruhsatları ihale etmeye yetkili kılınıyor. Bu değişikliğin amacı ne olabilir? Geçtiğimiz hafta Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı; ithal kömürle çalışan termik santrallerin yerli kömüre dönüştürülmesi ve yerli kömürle çalışacak yeni termik santraller yapılması için yeni teşvikler verileceğini açıkladı. Bunun anlamı şudur; tasarı ile TTK'nın ve TKİ'nin elindeki ruhsatlar hızla ihale edilecek, çıkarılacak kömürlerle yeni termik santraller yapılacak. İklim değişikliğinin olumsuzluklarının yoğun biçimde yaşandığı günümüzde, bizim yöneticiler halen bunun en önemli müsebbibi olan termik santralleri çoğaltma peşinde.

Ø Tasarının 61. maddesi ile Mera Kanunu'nda değişikliğe gidiliyor; mera, yaylak ve kışlaklar, endüstri bölgesi, teknoloji geliştirme bölgesi, organize sanayi bölgesi, serbest bölge kılıfı altında ot parası dahi ödenmeden yağmaya açılıyor. Tasarı ile biyolojik çeşitliliğin, yaban ve evcil hayvanlar için yaşam alanı, yoksul köylüler için geçim alanları olan mera, yaylak ve kışlakların sonu hazırlanıyor.

Özetlemek gerekirse; tasarı ile sağlıklı çevrede yaşama hakkını koruma altına alan başta Anayasa'nın 56. maddesi olmak üzere, Çevre Kanunu ve diğer iç hukuk metinleri ile çevre korumaya dair uluslararası sözleşmeler, madencilik faaliyetleri için yürürlükten kaldırılmak isteniyor. Tasarı yasalaşırsa, madencilik faaliyetleri için alınması gereken Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) kararı, çevre izin ve lisansları, orman tahsisi, işyeri açma ve çalışma (gayrisıhhi müessese) ruhsatları, imar izinleri, kamu hizmetine ya da umumun yararına ayrılmış yerlere 60 metre, özel mülklere 20 metre dahilinde madenciliğe izin ile diğer izin ve ruhsatlar için yapılan başvurular 3 ay içinde sonuçlandırılmazsa izin verilmiş sayılacak. Tasarı; her türlü denetimden bağışık madencilik faaliyetlerinin önünü açıyor, madencilik yapılan alanların yaşanmaz hale gelmesine ve yeni Soma facialarına davetiye çıkartıyor.

Bu değişiklikler hangi aklın ürünü? Tasarının gerekçesinde "doğal kaynakların ekonomiye hızlı bir şekilde kazandırılması"ndan söz ediliyor. Yani ekonomik bakış açısı ile tasarı hazırlanmış. Ekolojik bakış olmadan sadece ekonomik bakışın sakatlığı bir yana, deneyimlerimizle sabit olduğu gibi buradan ekonomiye de bir şey kazandırılamaz. Yıllar önce DSP, MHP, ANAP koalisyonu döneminde Bergama Ovacık Altın Madeni ile ilgili alınan bakanlar kurulu kararını anımsatmak isterim. Ecevit, Bahçeli ve Yılmaz koalisyon hükümeti Bergama-Ovacık Altın Madeni ile ilgili mahkeme kararlarını etkisiz hale getiren 29 Mart 2002 tarihli Bakanlar Kurulu prensip kararını almıştı, onun gerekçesinde de aynı şeyler yazıyordu. Bu ve benzer düzenlemelerle Bergama-Ovacık Altın Madeni yıllarca hukuka aykırı şekilde çalıştı. Ne oldu, Türkiye mi zengin oldu yoksa şimdi "terör şüphelisi" olanlar mı?

Türkiye'de ÇED uygulamalarının çok aşınmış olduğu bir gerçek; ancak doğaya, yaşama alanlarımıza zarar veren faaliyetlerin tek denetim yolunun ÇED olduğu bir başka gerçekliğimiz. Aşınma oldu diye ÇED'den vazgeçmek, yaşam alanlarını tek dertleri daha fazla kâr sağlamak olan şirketler ile onların bir dediğini iki etmeyen Hükümetin insafına bırakmak olur. O yüzden ÇedSiz'siniz, ÇedSizOlmaz. Bugün sosyal medyada ve diğer iletişim kanallarında siz de #ÇedSizOlmaz tepkisini gösterin, gün boyunca Plan ve Bütçe Komisyonu üyelerine[3] görüşlerinizi iletin.

[1] http://www.haberekspres.com.tr/madenciligin-dayanilmaz-dokunulmazligi-makale,6066.html
[2] https://www.tbmm.gov.tr/develop/owa/komisyon_tutanaklari.tutanaklar?pKomKod=17&pDonem=26&pYasamaYili=3
[3] https://komisyon.tbmm.gov.tr/uyeler.php?pKomKod=17